S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet102/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
D üzlüğe geri döndüğümüzde, Idriss’in yanında Stuart Vinson’la Rannveig’i 
gördüm. Idriss’in şirin bir dost ve sevgili sorunlarıyla ilgili söylediklerini hatır­
ladım.
Onları yalnız bırakıp mutfağa gittim. Bulaşık yıkarken Vinson’la Rannveig 
yanıma geldi. Rannveig küçük bir elbezi alıp yıkadıklarımı kurulamaya başladı. 
Dağın balmumundan minyatür modellerini andıran mumlar içeriyi sarı bir 
ışıkla aydınlatıyordu. Rannveig kapıdan bizi izleyen Vinson’a buz mavisi bir 
bakış fırlattı. Vinson hemen yardıma koştu ve temiz tabakları yerlerine kaldır­
maya koyuldu.
“İsminin nasıl telaffuz edildiğini söylerken illa havaalanındaki o mekânın 
adını söylemek zorunda değilsin,” dedim kıza. “İngilizce’de 
runıvay
pist ya da 
geçit anlamına gelir. Bu kadarını söylesen yeter.”
“Ben havaalanındaki o yeri daha çok seviyorum,” dedi sertçe. “Yine de sağ 
ol. Karla’yı gördüm.”
“Öyle mi?”
“Sana söyleyeceklerim var ama yalnız konuşmamız gerek.”
“Tabii.”
“Stuart,” dedi bezi Vinson’ın eline tutuşturarak. “Ben Lin’le konuşacağım. 
Yirmi dakikaya gel al beni.”
Ellerimi kuruladım ve birlikte açık mutfaktan çıktık. İnsanların kitap oku­
mak ya da muhabbet etmek için kullandığı ağaç kütüğüne götürdüm onu. 
Karşılıklı oturduk. Mutfakta bulaşık kurulayan Vinson’a baktım.
“Yalan söyledim,” dedi Rannveig.
“Ne konuda?”
“Karla özel bir şey söylemedi. Yakında görüşecekmişsiniz. İnançlarına sa­
dıkmış ve onları her gün değiştiriyormuş. Hepsi bu.”
“İyiymiş,” dedim gülümseyerek. “Sen benimle ne konuşacaksın?”


“Kız arkadaşın Lisa’yı.”
Gözlerimin içine bakıyordu. Haddini aşıp aşmadığını anlamak için beni 
yoklar gibi bir hâli vardı.
“Erkek arkadaşın da aşırı dozdan öldüğü için mi?”
“Evet,” dedi başını eğerek. Sonra Vinson’a kaçamak bir bakış fırlattı. 
“İstediğini söyleyebilirsin,” dedim.
Yeniden bana döndü.
“Haberi duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Onu yalnızca bir kere 
gördüm ama suratıma yumruk yemiş gibi oldum. Anlıyor musun?”
“Ben de öyle hissediyorum. Nasılsın? Biraz daha toparlandın mı?”
“Sence?”
Dikkatle yüzüne baktım. Birazcık kilo almış, yanaklarına renk gelmişti. 
Şaşırtıcı mavilikteki buzdan bakışları daha bir canlıydı. O elini kolunu nereye 
koyacağını bilemez hâli kaybolmuştu.
Üzerinde gök mavisi bir tişört, bir erkeğin takım elbise yeleği ve soluk bir 
kot vardı. Ayakları çıplaktı. Makyaj yapmamış, hiçbir takı takmamıştı. Tek 
süsü oval yüzünde hemen dikkati çeken biçimli burnu ve dolgun dudaklarıydı. 
“Güzel görünüyorsun,” dedim.
Kaşlarını çattı. Belki de ona asıldığımı sandı.
“Korkma, sana asılmıyorum,” dedim gülerek. “Bu da dâhil olmak üzere 
bütün hayatlarımda başka birine aidim.”
“Nasıl? Hemen başkasını mı buldun?”
“Bulmadım. Zaten hep vardı.”
“Başka birine mi âşıksın yani?”
“Hep öyleydim. Ama şimdi daha da çok öyleyim. Bir gün sen de iyi ola­
caksın.”
Bulaşıkları kurulayan Vinson’a baktı.
“Norveç’teki ailem Katolik. Son derece tutucu insanlardır. Erkek arkada­
şımdan nefret ederlerdi. Onunla Hindistan’a gelmek benim için bir ispat ça- 
basıydı.”
“Onun Hindistan’da ne işi vardı?”
“Bir tapınağa gidecektik ama Bombay’dan bir yere kıpırdayamadık.” 
“Onun da ilk gelişi miydi?”
“Hayır. Birkaç kere daha gelmiş. Hep uyuşturucu için.”
“Ama öldüğünde yine de canın acıdı ve hâlâ da acıyor, değil mi?”
“Ona âşık değildim ama çok hoşlanıyordum. Ona yardım etmeye çalıştım.” 
“Ya Vinson?”


“Galiba ona âşık oluyorum. İlk kez biri için böyle şeyler hissediyorum. Ama 
kendimi tutuyorum. Ona yaklaşmıyorum. Yapamam. İstiyorum ama olmaz.” 
“İyi de...”
“Sen nasıl başardın?” diye sordu yalvarırcasına. “Bir başkasıyla bağ kurmak 
zor olmadı mı?”
Bir başkasıyla bağ kurmak mı? Sevdiği kadınla arasında koca bir dağ olan 
bir adama sorulacak soru muydu bu?
“Stuart sana zaman tanıyacaktır,” dedim. “Aceleye gerek yok zaten. 
Gördüğüm kadarıyla, onunla tanıştığımdan daha mutlu bir adam oldu.”
“Daha da mutlu olabilir,” diye iç çekti. “Ben de öyle. Bazen anılara takılıp 
kaldığın oluyor mu? Kendini onların arasında sıkışmış gibi hissettiğin?” 
“Elbette.”
“Sahi mi?”
“Tabii. Bundan doğal ne var? Bizler duygusal yaratıklarız. Bu bir hayat tarzı 
değil ki. Yaradılışımız böyle. Sürekli geçmişe mi dönüyorsun?”
“Evet. Birden onu hiç düşünmediğim bir anda gözümün önünde canlanı- 
veriyor. Sanki hâlâ benimle.”
“Idriss’i dün birine söylerken duydum. Göçmüş bir ruhu özgür bırakmanın 
mümkün olduğundan bahsediyordu. Nehrin kıyısına onun için bir tabakta 
yemek bırakıyormuşsun ve kargalarla fareler gelip onu yiyormuş.”
“Eee, ne işe yarıyormuş bu?”
“Emin değilim ama galiba huzursuz ruhları yatıştırıyormuş.”
“Her yolu denemeye hazırım. Ne zaman biraz durup dinlensem yanımda 
bitiveriyor. Çıldırmak üzereyim.”
Aslında bunu dikkatini başka bir yere çekmek için söylemiştim. Ama gözle­
rinde yeni bir kapının açılışına tanık oldum ve ne kadar korktuğunu anladım. 
Titremesini engellemek için kollarını gövdesine doladı.
“Bak, ne diyeceğim? Anayola ulaşman için önünde geçmen gereken bir 
nehir var. İstersen, sana bir tabak hazırlayayım. Nehrin kıyısına bırak. Erkek 
arkadaşın tatlı sever miydi?”
“Evet.”
“Tamam. Akşama bir sürü tatlı yaptılar. Belki erkek arkadaşın çok sevinir 
ve seni rahat bırakmaya karar verir.”
“Anlaşık. Sağ ol.”
“Zamanla kolaylaşacak.”
“Meditasyon yapıyor musun?” diye sordu.
“Sadece yazarken. Neden?”


“Ben de yapsam iyi olur diye düşündüm.” Bir an düşüncelere daldı. Sonra 
yine bana baktı. “Onun hakkında ne düşünüyorsun?”
“Vinson’ı mı soruyorsun?”
“Evet. Babam ya da ağabeyim yanımda olmadığına göre senin fikrini ala­
yım. Stuart nasıl biri sence?”
Kuruladığı tencereyi rafa kaldıran Vinson’a baktım.
“Vinson’ı severim,” dedim. “Senin için deli olduğu da ortada. Eğer onun ruh 
ikizin olduğunu düşünmüyorsan bunu ona hemen söylemelisin, Rannveig.” 
“Hiç depresyona girdin mi? Stuart seninle ilgili bir iki şey anlattı. Hayatınla 
ilgili. İntiharı düşündüğün oldu mu hiç?”
“Mahkûmken hayır. Eh, hayatımın çoğu da şu veya bu şekilde tutsaklıkla 
geçti.”
“Ciddiyim, Lin. Her şeyin bitmesini istediğin olmadı mı hiç?”
“İntihar fikri bana ters, Rannveig. Onunla tanışırız. Ara sıra da selâmlaşırız 
hepsi o. Ben daha çok 

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish