Reşat Nuri Güntekin’in Eserleri



Download 2,45 Mb.
Pdf ko'rish
bet8/60
Sana14.07.2022
Hajmi2,45 Mb.
#795145
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   60
Bog'liq
-kitabyurdu.org- Calikusu - Resat Nuri Guntekin

Zeyniler, 15 Aralık
Bu sabah, uyandığım vakit, etrafımda bir eksiklik var gibi geldi. 
Dikkat edince, buldum. Geceleri bahçede, mahzun bir ninni sesiyle akan 
çeşme durmuştu. 
Pencereyi açmak için yatağımdan kalktım. Tahta kepenkler fazla 
mukavemet etti ve ben, kuvvetle sarsarken aralarından karlar dökülmeye 
başladı. 
Meğer, bu gece kar başlamış. Zeyniler, adeta tanınmayacak bir 
hale gelmişti. 
Hatice Hanım’dan işitmiştim. Burada kar, bir kere yağmaya 
başladı mı, Nisana kadar bir daha kalkmazmış. Ne iyi şey, demek 
yaprakları bile siyah görünen bu karanlık ve can sıkıntısı memleketin 
asıl baharı kış aylarında başlıyor. 
Öteden beri kar, benim için, yeni açılmış badem çiçeklerinden 
daha güzel bir şeydir. Bahçede bu beyaz, temiz, yumuşak ı şeylerin 
içinde yuvarlanmakta bulduğum neşe ve zevki hiçbir bayramda 
bulamam. Sonra insan, için için nefret ettiği insanlara karşı ne tatlı 
intikam vesileleri bulur. Benim vaktiyle bir düşmanım vardı ki, kardan 
çok korkardı. Kalın fanila yakalar içine sakladığı nazik boynuna haberi 
olmadan kar doldurur; o, soğuktan kızarmış dudaklarıyla titrer ve 
renkten renge girerken neşeden çıldırırdım. 
Zeyniler, 17 Aralık
Kar, gittikçe artıyor, yollar kapandı. O kadar ki, çocuklardan 
birçoğu mektebe gelemiyor. 
Bugün hayatımın en acı, en dertli günü oldu. Sabahleyin 
talebelerim bana fena bir havadis getirdiler. Dün gece, Munise, bir 
kabahat yapmış, babası odunla dövmek için üstüne yürümüş, çocuk, 
odanın penceresinden kendini bahçeye atmış, karlar ve karanlıklar içinde 
uzun müddet kalamayacağını, biraz sonra kapıya gelip yalvaracağını 
downloaded from KitabYurdu.org


194 
zannetmişler, fakat saatler geçtiği halde, çocuk görünmemiş. O vakit, 
komşulara haber vermişler. Köy delikanlıları ellerinde yanar çıralarla 
sokaklara dökülmüşler, zavallının nereye gittiğini anlamak bir türlü 
mümkün olamamış. 
Munise’yi en sevmeyen arkadaşları bile ona acıyorlardı. Akşama 
kadar her yeri aradılar. Küçük kıza, ne kadar ehemmiyet verdiğimi 
bildiği için, Muhtar Efendi, Vehbi ile sık sık bana havadis gönderiyordu. 
Vehbi, bugün büyük bir erkek kadar ciddi ve telaşlıydı. Munise’nin 
hâlâ bulunmadığını anlatmak için soğuktan morarmış avuçlarının içini 
gösteriyor, kaşlarını çatarak “Gitti fakir kızcağız, kurtlar yemiş olmalı!” 
diyordu. 
Akşama doğru Vehbi’nin bu şüphesi büyüklere geçmeye başladı: 
“Çocuk, bu fırtınada başka köye gitmiş olamaz. Ya bir yerde soğuktan 
donup öldü, ya canavar paraladı!” diyenler oluyordu. 
Bu göz gözü görmeyen tipi altındaki günün siyah bir duman gibi 
inen akşamıyla beraber, içime vahşi bir ümitsizlik çöktü. Hayata zalim 
ve haksız bir şey diyenlere ilk defa inanıyor, ona isyan ediyordum. 
Sesim, soluğum kesilmiş, başım ateşler içinde, erkenden yatağıma 
girdim; aydınlık, bu gece gözlerimi incittiği için lambamı söndürdüm. 
Dışarıda fırtına gittikçe artıyor, pencere kepenklerini zorlu 
hücumlarla sarsıyordu. 
Zavallı küçük kız, kim bilir, nerelerde gömülü, açık sarı saçları 
kim bilir, karanlığın hangi bucağında, eski mehtaplardan kalma bir ışık 
parıltısı gibi titriyor?.. 
Kaç saat geçtiğini bilmiyorum, insan böyle hallerde zaman hissini 
kaybediyor. Mezarlık tarafındaki kapıyı vuruyorlar gibi bir ses işitmeye 
başladım. Rüzgârdan başka ne olabilirdi? Fakat hayır, bu rüzgâr 
sarsıntısından başka bir şeydi. Yatağımdan doğrularak kulak verdim ve 
downloaded from KitabYurdu.org


195 
gecenin içinde boğuk bir insan iniltisi işitir gibi oldum. Hemen 
yatağımdan fırladım, omuzlarıma bir örtü alıp aşağı koşmaya başladım. 
Niyetim Hatice Hanım’ın odasına uğrayarak onu uyandırmaktı. 
Fakat o da bu sesi işitmiş, elinde bir mum parçasıyla taşlığa çıkmıştı. 
Kapıyı birdenbire açmaya cesaret edemedik. Zaten gürültü de 
kesilmişti. 
Hatice Hanım erkek gibi kalın sesiyle: “Kimdir o?” diye bağırdı. 
Cevap yok. ihtiyar kadın bir kere daha seslendi. O vakit, rüzgârın 
gürültüsü içinde ince bir sesin inlediğini işittik. 
Hatice Hanım: “Sen kimsin?” diye bağırdı. Fakat, ben sesi tanımış, 
“Munise” diye haykırarak kol demirlerine sarılmıştım. 
Kapı açılır açılmaz içeriye karlı bir rüzgâr doldu, ihtiyar kadının 
elindeki mum birdenbire söndü. 
Karanlıkta, kollarımın içine buz gibi olmuş, küçük bir vücut düştü. 
Hatice Hanım, tekrar mumunu yakmaya uğraşırken, ben onu 
göğsümde sıkıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. 
Son kuvvetini tükettiği anlaşılan Munise, kollarımda baygın 
gibiydi. Yüzü mosmor, saçları dağılmış, elbisesinin içine karlar 
dolmuştu. 
Çocuğu soyduktan sonra kendi yatağıma yatırdım. Hatice Hanım'ın 
mangalında ısıttığım fanila parçalarıyla vücudunu ovuşturmaya 
başladım. Munise, kendine gelir gelmez ilk sözü “Bir parça ekmek!” 
diye yalvarmak oldu. Bereket versin, biraz sütümüz vardı. Hatice 
Hanım’la onu ısıttık ve kaşık kaşık çocuğa vermeye başladık. 
Dakikalar geçtikçe Munise’nin yüzü kızarmaya, gözlerine fer 
gelmeye başlıyordu. Kollarımda ara sıra içini çekiyor, kim bilir, hangi 
acı ile için için ağlıyordu? 
Ah, şu çocuk gözlerindeki minnet! Dünyada, bir parça iyilik 
edebilmekten daha güzel bir şey olmuyor. Fırtına içinde, viran bir gemi 
teknesi gibi sallanan bu sefil ve karanlık oda, ocağın kızıl akisleri içinde 
downloaded from KitabYurdu.org


196 
birdenbire öyle munis ve mesut bir yuva olmuştu ki... Biraz evvel hayata 
gösterdiğim emniyetsizlik için, kendi kendime utanıyordum. 
Çocuk, artık konuşmaya başlamıştı. Kolları boynumda, sarı saçları 
bileklerimden dökülerek, gözlerime bakıyor, sorduğum suallere ağır ağır 
cevap veriyordu. Dün akşam, üvey annesinden çok korkmuş, köyün 
öteki ucundaki bir ambara kaçarak samanların arasına girmiş. Samanlar 
insanı yatak gibi sıcak tutuyormuş. Fakat, bugün çok acıkmış. Dışarı 
çıkarsa tutup yine eve götüreceklerini biliyormuş. Onun için çaresiz, 
geceyi beklemiş. 
Zavallı çocuğun en büyük ümit yeri benmişim. Bütün gün 
“Hocanım mutlak bana ekmek verir,” diye kendini avutmuş. 
Biraz sonra, çocuğun parlak gözlerine bir gölge düştüğünü, ilk 
neşesinin sönmeye başladığını fark ettim. Sormaya lüzum yoktu. Çünkü 
aynı korku bende de uyanmıştı. Yarın sabah Munise’yi yine eve 
götürmek lâzım gelecekti. 
İçimde sönük bir ümit yok değildi. Çok güzel bulduğumuz için, 
hiçbir zaman elimize geçmeyecek sandığımız şeylere karşı duyulan o 
ümitsiz ümit. 
Munise’de neticesiz bir rüya uyandırmaktan korkar gibi yavaş bir 
sesle Hatice Hanım’a dedim ki: 
-Madem ki bu kızı, evlerine istemiyorlar. Acaba ben, onu kendime 
evlat etmek istesem razı olurlar mı? Benim de kimsem yok. Vallahi bu 
çocuğa kendi evladım gibi bakarım. Acaba vermezler mi? 
Bu çılgın arzum, Hatice Hanım’ın dudaklarından çıkacak kelimeye 
bağlıymış gibi, titreye titreye ellerimi uzatıyor, boynumu büküyordum. 
İhtiyar kadın, gözlerini ocağa dikmiş, düşünüyordu. Ağır ağır 
başını salladı: 
-Fena olmaz. Yarın muhtarla konuşalım. O “Peki!” derse babasını 
da razı ederiz, iyi olur, dedi. 
Ben, ömrümde bu kadar güzel bir ümit sözü işittiğimi bilmiyorum. 
downloaded from KitabYurdu.org


197 
Cevap vermeden Munise’yi göğsüme çektim. Çocuk, ellerimi öperek 
“Anacığım, anacığım!” diye ağlamaya başladı. 
Ben, bu satırları yazarken, Munise, yatağımda, sarı saçlarında 
ocağın mesut kızıllıkları titreyerek uyuyor. Ara sıra derin derin içini 
çekiyor ve dolu dolu öksürüyordu. 
Bu çocuğu, bana bırakırlarsa ne kadar mesut olacağım Yarabbî! O 
vakit ne geceden, ne fırtınadan, ne sefaletten, hiçbir şeyden korkum 
kalmayacak. Onu, kendi elimle büyüteceğim, mesut edeceğim. Ben, 
bunu bir zamanlar başka küçükler için ümit etmek çılgınlığına 
kapılmıştım, fakat onlar, bir akşamüstü kalbimde kucak kucağa öldüler. 
Artık, hayatla barıştım. Her şeyi tekrar seviyorum. Kâmran, bir 
akşamüstü, kalbime gömdüğüm o zavallı miniminileri öldüren sen 
olduğun halde bu gece, senden bile eskisi kadar nefret etmiyorum. 

Download 2,45 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   60




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish