Sonuç Ve Değerlendirme
Şu unutulmamalıdır ki, yorumu yapan ister Sünni ister Şii isterse farklı bir
anlayışa sahip olsun yaptığı yorum sadece onu bağlamakla kalmayıp aksine yaptığı
yorum İslam’ın dışarıdan algılanma biçimine de etki etmektedir. Bunun en canlı
örneklerinden biri de DEAŞ’tır. Oluşturdukları yorumlar ve yaptıkları hareketler
İslam’ın terörle anılmasına neden olmaktadır.
Bu çerçevede Kur’an ayetlerini yorumlayanlara düşen görev; mezheplerinden,
meşreplerinden, kliklerinden, cemaatlerinden, partilerinden önce İslam’ı, Kur’an’ı ve
Peygamberi öncelemeleridir. Yaptığımız yorum, bu değerlere ne kazandırıyor veya
bunlara nasıl bir zarar veriyor diye düşünmek gerekir. Çünkü bunlarla ilgili
yapacağımız yorumlar bunların algılanma biçimini de etkileyecektir. Algılamalar
yorumları etkilediği gibi algılar da yorumları etkilemektedir.
Geçmişten günümüze dek uzanan Kur’an’ı anlama ve yorumlama çabası bir
takım taassuplara, tutkulara, heveslere ve algılara feda edilmemelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleri, Kur’an ve sahih sünnet
merkezli din algısını yaygınlaştırmada daha aktif rol üstlenmelidir. Hz. Peygamber’i
doğru anlamının/tanımanın yolunun Kur’an’ı doğru anlamaktan geçtiği unutulmamalı,
aşırı yorumdan vazgeçilmeli, istişare mekanizmaları harekete geçirilmeli ve toplumun
ıslahı amacıyla yapılacak çalışmaların programı çıkarılmalı, sahih İslam algısını şiar
edinmiş dinî çevreler ve Sivil Toplum Örgütleriyle daha fazla işbirliği yapılmalıdır.
71
Mehmet Okuyan, Beyanatu’l Furkan, Kıraat Yayınları, İstanbul 2014, V/170. Bu eserde de “alak”
kelimesine “alaka, ilgi, sevgi, şefkat, aşk” gibi anlamlar verilmiştir. Elmalılı da şu şekilde bir ifade
yer almaktadır: “Tefsir bilginleri, yaratılışın maddi yönünü göz önünde bulundurarak meni
(sperma)nin aşılamasından sonra meydana gelen kan pıhtısının çoğulu olmasıyla yetinmişler ve
bunu en alçaktan en yükseğe yükselmeyi göstermek için açıkça anlaşılan mana olarak görmüşlerdir.
Fakat manevi yönü de kapsamak üzere mutlak bir alaka, bir ilişik manasına müfred olarak
düşünülmesine hem alekanın yaratılmasına da başlangıç olan ve Rabbani bir izafetten ibaret
bulunan ruhi ilişiğe kadar insanın bütün yaratılışın başlangıçlarını kapsayan, hem de okunanın ruhi
bir sevgi ve alaka ile takip edilmesi hususuna da açık faydalı bir uyarım olacağından dolayı daha
ince, daha derin, daha beliğ olur. Bu şekilde meale şöyle demeli: "O, insanı bir ilişikten yarattı.”
Bununla beraber iki takdirde de kısaca manası şudur: "Bir alakadan, yahut sırf bir ilişikten bir insan
yaratan ve mutlak surette yaratmak kendinin şanı olan Rabb'in hiç okumamış olan kimseyi de böyle
bir emir ile elbette okutur.” Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Azim
Dağıtım, İstanbul 1992, IX/324.
72
Bkz: Ebu’l Huseyn Zeyd b. Ali,
Tefsiru Garibu’l Kur’ani’l Mecid
, (Tahkik: Muhammed
Yusufuddin), Haydarabad 1422/2001, s.314; Mükatil,
Tefsiru Mukatil b. Süleyman
, III/500; el-
Ferra,
Meani’l Kur’an
, III/278; et-Taberi,
el-Camiu'l-Beyan an Te'viliayi'l-Kur'an
, XI/642;
Maturidi,
Te’vilatu Ehli’s Sunne
, X/577; es-Semerkandi,
Do'stlaringiz bilan baham: |