APPENDIX 4
YABAN – TEXTUAL VARIANTS
408
Aha, bir kuru canımız kaldı. Onu da alın,, diye saçmasapan bir takım şeyler
söleyorlardı. Bu sözlere, derhal, tekmeler ve yumruklar cevap veriyordu. Bunun
üzerine
759
bir çığlık
760
daha kopuyordu.
Bir tanesi
761
Zeynep kadının önüne dikilip sordu:
—
Yüzüme neden, öyle, öfkeyle bakıyorsun? Altınlarını aldık diye mi?
Sende daha çok var. Biliyoruz.
Zeynep kadın:
—
Gözünüze dizinize dursun, donğuzlar... diyordu.
—
Domuz mu? Biz, Domuz, ha? Al sana, al sana....
Ve Zeynep kadın, bir müddet
762
tekmeler, yumruklar altında bunalıp
kalıyordu.
—
Hele, şuna bak. Kız, ne örtünüp duruyorsun, öyle?
Bir başka gâvur, bu sözlerle Emineye yaklaşıyor. Emine, bu mahşer içinde
büzüle
[A287]
büzüle, kapana kapana şekilsiz bir şey, bir bohça halini almıştı. İsmail,
erkekler arasında ayakta duruyor. Yan gözle, başlıyan sahneye bakıyor.
—
[M236]
Aç suratını. Aç bakayım.
Bu adam ,
763
bir Ermeni şivesiyle konuşuyordu. Elini Eminenin başına doğru
uzattı. Ben, köylülerden birine yaklaşıp, yavaşça:
—
Yahu, bunların zabitleri
764
filân nerede? dedim.
— Bilmiyorum, gayri...
759
yine M;only
760
om. M;
761
biri C;
762
süre C;
763
bariz M; only
764
subayları C;
APPENDIX 4
YABAN – TEXTUAL VARIANTS
409
Bir az ötede, gözüme Bekir çavuşun dik bıyıkları ilişti, işaret ettim. Yanıma
geldi.
—
Bunlar, böyle başıboş mu? Kumandanları yok mu?
—
Var. Demin buradaydılar. Şimdi, te orada Porsuğun yanında otururlar
765
.
—Ben gidip bunları şikâyet edeceğim.
—
Nafile dinlemezler.
—
Yok, yok. Ben gidip şikâyet edeceğim.
Kalabalığı yarıp, Bekir çavuşun gösterdiği
tarafa
766
doğru yürüyorum. Derhal, üç dört asker
767
birden etrafımı çeviriyor.
Tesadüf. Bunlardan da hiçbiri türkçe bilmiyor. Onlar, rumca bir şeyler soruyor. Ben
türkçe bir şeyler söylü
[A288]
yorum. Anlaşmak kabil değil. Nihyayet işi fransızcaya
döktüm. Gene anlamadılar. Sonra işaretle ve tektük hatırıma gelen rumca
kelimelerle, kumandanlara
768
gitmek istedeğimi anlattım. Onlar, belki,
kumandanlarının beni çağırdıklarını
769
söylediğime [
M237]
hükmettiler. Benimle
yürümeğe başladılar.
Bunlar, Bekir çavuşun işaret ettiği yerde
770
derme çatma bir çadırda
oturmuşlar, bir şeyler yiyorlar.
Daima yanımdaki neferlerle
771
beraber, yanlarına yaklaştım. Fransızça:
—
Müsaade ederseniz, sizinle bir iki şey konuşmağa geldim, dedim.
765
oturuyorlar B; C;
766
yana C;
767
nefer M;
768
kumandalara M; kumandanlarına B; C;
769
çağırdığını B; C;
770
noktada M;
771
askerlerle C;
Do'stlaringiz bilan baham: |