APPENDIX 4
YABAN – TEXTUAL VARIANTS
402
[M229]
Sesim, boğazımı yırtarak bağırdım.
— Onu, siz öldürdünüz. Onu, siz öldürdünüz!
Beni, “Haydi ordan vire„ diye bir kenara ittiler. Bir tanesi
706
kafama bir yumruk
indirmek için kolunu
707
uzattı
708
. Fakat, gözü yerdeki cesede ilişir ilişmez dona kaldı.
Biribiri ardısıra küfürler savurarak dişarıya çıktılar.
Bu çıkışın, bir kaçıştan farkı yoktu. Küçük çobanın ölüsü, bizi herhangi bir
tecavüzden korumuştu.
Küçük çobanın ölüsü.. Emeti kadın, onun başında ulumağa başladı.
Ne uğursuz bir gece!.. Sanki hiç sabah olmıyacak gibi.
•
Sabah oldu. Ama, ne sabah! Çığlıklar içinde bir sabah. Kadınlar ağlaşıyor,
erkekler bağırıyor
709
ve çocuk hıçkırıkları köpek ulumalarına karışıyor. Sanki bir
gemi batmak
[A280]
üzere. Sanki çılgın bir bestekâr, iptidaî bir orkestrada “Dünyanın sonu,, nu
710
çaldırıyor.
Ben ve Emeti kadın, bütün gece hiç gözlerimizi yummamışız. Ben, susarak, o,
uluyarak Hasanın cenazesini beklemişiz.
Sabaha karşı, kadında da uluyacak ses ve takat kalmadı. Bütün ağlamaları
[M230]
boğazından yukarıya çıkmıyan derin bir hırıltı halini almıştı.
—
Emeti kadın, artık sus. İşte sıra bize geliyor. Hepimiz Hasanla beraber
gideceğiz, dedim. Kadın dizlerinin üstüne dayanan başını kaldırdı;
706
biri C;
707
om. M;
708
uzandı M,
709
Kadınlar ağrışıyorla, erkekler bağrışıyorlar M; erkekler bağırıyor om. B; C;
710
‘sonunu’ M;
APPENDIX 4
YABAN – TEXTUAL VARIANTS
403
—
Ne dedün? Ne dedün?
—
Dediğim şu: Bizi de öldürecekler. Sonra bütün bu köyü yıkıp yakacaklar.
Ondan sonra bırakıp gidecekler.
—
Amanın
711
, kaçalım bari. Bir yerlere kaçalım.
—
Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taştaş üstünde bırakmıyacaklar,
diyorum. Bir yere kaçmış olsan da iki gün sonra açlığından ölürsün,
-Vıy, guzucuğum. Vıy, guzucuğum. Gördün mü bir yol başımıza gelenleri
712
.
[A281]
- İşte, bak
713
. Yangın kokuları gelmeğe başladı.
—
Hey
714
, sahi. Bir yanda, bir şey tütüyor.
Oturduğum yerden kalkıp. Hasanın gözlerini
kapadım. Hiç bu kadar canlı bakarı ölü görmemiştim. Göz kapandıktan sonra
bile, kirpikleri arasından acayip, endişe verici bir bakış sızıyor. Yüzünde hiçbir
ıstırap izi yok. Sanki, acı duymadan ölmüş gibi.
Lâkin, yalnız, bu çocukta değil, ben, harpte
715
ölenlerin hemen
[M231]
hepsinin yüzünde bu sükûneti, bu tatlı sükûneti gördüm. Dudaklarda takallüs
716
yerine rahat bir gülümseme, bir güzel rüyaya dalmış adamın gülümsemesi...
Ölüm, belki, cismanî
717
hazların en büyüğüdür. Belki; kim bilir? Bakalım,
şimdi göreceğiz.
Küçük Hasanın yüzünü, bir gazete parça- siyle örtüyorum. Çünkü, odada bir
711
Aman C;
712
Two sentences om. C;
713
Vay,bak. C;
714
om. C;
715
savaşta C;
716
[kasIlma] C;
717
çismi B;
Do'stlaringiz bilan baham: |