Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
269
Sultanmurat Yaylası ve Eğrisu Yaylası ekseninde, yaylacılık, yayla kültürü ve bu
kültürdeki dönüşüm, kaybolan değerler gibi konularda Felsefe Öğretmeni Davut Coşkun ile
yaptığımız mülakatta, bize görüşlerini şu şekilde ifade etti:
Yöremizde geçmişte yapılan yaylacılık faaliyetleri, hayvancık kapsamında
değerlendirilebilecek ekonomik faaliyetlerdi. Yaylaya çıkanlar hayvanlarıyla beraber
çıkar ve hayvanların yayladan azami derecede yararlanmasına çalışılırdı. Günümüzde
ise başta Sultanmurat ve Eğrisu Yaylası olmak üzere, hayvancılık faaliyetlerinin büyük
ölçüde gerilemesi sonucu, yaylada kalanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için
yeterli süt ve süt ürünlerini bulabilmesi hayli zor olmaktadır. Bu da yaylacılığın artık
bir hayvancılık faaliyetinden çıktığını göstermektedir. Yaylacılıkta geçmişte, iş birliği
önemli bir toplumsal değer olarak varlığını sürdürmekte idi. Yaylaya çıkış, yaylada
kalış ve yayladan iniş süreçlerinde bu değer önemli işlevler görürdü. Günümüzdeki
yaylacılıkta ise, yaylaya çıkanlar, kısa bir süre kafa dinleme, yalnız kalma gibi
amaçlarla yaylayı tercih etmektedir. Tatillerinin tamamını değil, bir kısmını
geçirdikleri bir yazlık mekandır artık yayla. Yaylalarda artık part-time kullanım tercih
edilmektedir. Ege, Akdeniz sahillerindeki turistik bir beldede bulunan yazlık ne ise;
örneğin Eğrisu Yaylası’ndaki yayla evi de odur günümüz yaylacılarının büyük bir
bölümü için. Yaylada uzun süre kalan ve geleneksel yaylacılık faaliyetlerinde
bulunanların oranı yüzde yirmiye ulaşmaz. Yaylacılıkta çok dikkat çekmeyen bir
ayrıntı ise, geçmişte çocukların sosyalleşmesi için oynadığı önemli roldür. Okulların
kapanmasıyla birlikte dede ve nine ile birlikte yaylaya çıkan çocuklar, genellikle bayır
arazide kurulu köylerinde, birbirine uzak mesafedeki evlerde yaşamaları dolayısıyla
yeterince bulamadıkları sosyalleşme imkânını yaylada bulabiliyordu. Her tarafı çimen
olan yayla, çocuklar için hem güvenli bir oyun ortamı, hem de akran öğrenmesinin
gerçekleşebileceği rahat bir ortam sunuyordu. Köyde yaşayan ebeveynler de
çocuklarının bakımıyla uğraşmadan köy işlerine daha fazla zaman ayırabiliyordu.
Günümüzde, yaylalarda artık uzun süre kalan çocuklar olmadığı gibi, kısa süreli
gelenler de, söz konusu sosyalleşme imkanlarından yararlanamamakta; şehir
hayatındaki alışkanlıklarına orada da devam etmektedirler. Günümüz yaylacılığında,
dikkat çeken bir ayrıntı da, maddi gelişmişlik noktasında belirmektedir. Yaylalarda
artık hemen her evde beyaz eşyanın her türü bulunmakta, yapılarda kullanılan mimari
tarz ve malzeme köydeki hatta şehirdeki evlerle aynı olmakta, geleneksel maddi kültür
öğeleri hızla değişmektedir. Bu noktada yaylalar köyleşmektedir. Geleneksel
hayvancılık faaliyetlerinin büyük ölçüde terk edildiği günümüz yaylacılığı, artık kır
sosyolojisinin alanından çıkmış, turizm ve iktisat sosyolojisinin alanına girmiştir (D.
Do'stlaringiz bilan baham: |