Yaylacılık ve yayla kültüründe dönüşüm konusu, kuşkusuz genel ekonomik ve
sosyo-kültürel yapıdaki değişim-dönüşümlerden bağımsız değerlendirilemez. Türkiye’de
son yıllarda yaşanan hızlı değişimler, gündelik hayatın çeşitli boyutlarında dönüşümler
gerçekleştirdiği gibi, yeme-içme alışkanlığından tatil yapma alışkanlığına kadar uzanan
dönüşümlere yol açmıştır. Sultanmurat ve Eğrisu yaylalarının bulunduğu coğrafyada,
yaylacılık ve yayla kültüründeki dönüşümün temelinde, genel sosyolojik dinamiklerin yanı
sıra; yöre insanının ekonomik gelişmişlik düzeyi ve söz konusu yaylaların, uluslararası bir
270
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
turizm merkezi olan Uzungöl’ün hinterlandı içinde yer alması da yatmaktadır. Son yıllarda
özellikle Sultanmurat Yaylası’nda yaşanan turizm yaylacılığına doğru işlevsel dönüşüm,
Uzungöl merkezli turizm hareketliliğinin yaylalara yansımasıyla hız kazanmıştır. Eğrisu
Yaylası’nda gözlenen mekânsal dönüşüm ise, büyük ölçüde ekonomik gelişmişlik düzeyiyle
açıklanabilir. Hızla sayfiye yaylacılığına doğru dönüşen yaylada; mekânsal dönüşüm
ihtiyaçtan ihtişama doğru evrilmektedir.
Sonuç
Sultanmurat ve Eğrisu yaylaları, yaylacılık kültüründe meydana gelen dönüşümü
temsil etme açısından önemli iki örnektir. Bu yaylalardaki işlevsel dönüşümler, Türkiye
yaylacılığında etken olan genel değişim ajanlarının yanı sıra; yöreye özgü değişim
dinamiklerden de beslenmiştir. Kültürel değişim ve dönüşümün başlangıcında, yörenin
coğrafi yapısından kaynaklanan ulaşım sorunlarının iyileşmesi önemli bir faktör olarak
gözükmektedir.
Geleneksel yaylacılık kültüründe, hayvanlarla birlikte kademeli şekilde (mezire/kom
denilen yayla öncesi ara mekânlarda belli bir süre kalarak) genellikle yaya olarak çıkılan
yaylalara; günümüz araçlarıyla hızlı bir şekilde ulaşılmaktadır. Bu nedenle, yaylaya yaya
çıkılan dönemlerdeki göçerlik geleneği ve buna ilişkin kültürel unsurlar terk edilerek
unutulmaya yüz tutmuştur.
Ekonomik bir faaliyet olan geleneksel yaylacılık, işlevselliğini yitirerek sayfiye
yaylacılığına dönüşmüş, bu dönüşüm ekonomik ve sosyo-kültürel yapıya yansımıştır. Bu
bağlamda, yaylacılığın vazgeçilmezi olan hayvan besleme, hayvansal ürünlerin satışı veya
mübadelesi gibi işlemler yok denecek düzeye inmiştir. Yayla komşuluğu ve yardımlaşma
dayanışma ilişkileri önemli ölçüde zayıflamıştır.
Geleneksel yaylacılık kültüründe belirli tarihlerde yapılan ve çoğunlukla
katılımcıların kendilerinin organize ettiği, yerel enstrümanlar eşliğinde gerçekleştirilen
geleneksel eğlenceler; günümüzde çeşitli sivil toplum kuruluşları, yerel sponsorlar ve yerel
yönetimlerin finanse ettiği büyük çaplı profesyonel organizasyonlara dönüşmüştür.
Sayfiye yaylacılığıyla birlikte, özellikle Sultanmurat ve Eğrisu yaylalarında ciddi
mekânsal dönüşüm yaşanmıştır. Geleneksel bir yayla çarşısı olan Sultanmurat, lüks turistik
oteli ve kompleks camisiyle, çevre yaylaların merkezi olmanın ötesine geçerek, özellikle
Arap turistler için bir cazibe merkezi olmuş; turizm şirketlerinin tur programlarına dahil
edilen turistik bir mekâna dönüşmüştür.
Eğrisu Yaylası, son yıllarda modern tarzda evlerin çoğunlukta olduğu yoğun bir
yapılaşmaya sahne olmuştur. Yayla işlevselliği açısından abartılı olan bu yapılaşma, yayla
kültürü ve doğaya uyum açısından sorun teşkil etmekte, yaylanın geleneksel formunu
zedeleyerek plansız bir “yaylakent” görünümü vermektedir.
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
271
80’li yıllardan sonra, gelişen ekonomik ortamla birlikte kente yönelik yaşanan hızlı
göçle birlikte gerileme sürecine giren geleneksel yaylacılık, bu süreç sonrasında oluşan yeni
orta ve üst sınıfın bir tercihi olarak sayfiye yaylacılığı şeklinde yaylalara yeni bir ilgiye
dönüşmüştür. Bu işlevsel dönüşüm, Sultanmurat Yaylası’nda daha çok yayla turizmine
yönelik ekonomik bir boyutta; Eğrisu Yaylası’nda ise, mekânsal dönüşüm boyutunda
kendini göstermektedir.
Yaylalarda yaşanan bu hızlı dönüşümün olumsuz etkileri de beraberinde getireceği
açıktır. Bu nedenle, yayla ve meralarla ilgili mevzuatın güncellenmesi, kaçak ve yaylaların
doğal ortamına uygun olmayan yapılaşmaya izin verilmemesi gerekmektedir. Turizm
amaçlı yaylacılığın, amacına uygun olarak belirlenecek mekanlarda yapılaşması, geleneksel
dokuya zarar vermemesi sağlanmalıdır. Geleneksel yaylacılığın cazip hale getirilmesi,
yaylalardaki hayvancılığın desteklenmesi, geleneksel yapıların onarımının teşviki ve
desteklenmesi önem arz etmektedir.
Do'stlaringiz bilan baham: