1. Doğanın Ruhuna Yöneliş: Tecer’in Şiirlerinde Doğa Yaşamı ve İnsan
Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967), özellikle 1940’lı yıllarda yayımlamış olduğu
şiirleriyle Türk edebiyatında farklı bir sese sahip olmuş şairlerden biridir. Çünkü Ahmet
Kutsi Tecer, şiirlerinde folklorik unsurlardan yararlanmış ve halk edebiyatını modern şiire
taşımayı başarmıştır. Bu yüzdendir ki onun şiirlerinde, köy ve köylü yaşamı, yurt ve toprak
sevgisi ve tabiat temi önemli bir yer tutar. Ancak şair, tabiatı çoğu zaman olduğu gibi değil,
kendisini etkilediği şekilde ele alır ve bundan dolayı onun şiirlerinde öznel tabiat tasvirleri
dikkati çeker. (Özbalcı, 2007, s. 161). Tabiatı bu şekilde ele alan şair onu kendi şiir
muhayyilesinin süzgecinden geçirir ve ruhunu anlatacak bir biçime dönüştürür.
Tabiat teminin Tecer’in şiirlerinden çok önce Türk edebiyatına sirayet ettiği açıktır.
Ancak Divan şiirinin tabiat algısı bir kenara bırakıldığında tabiatın farklı duyumsanmaya
başlaması Tanzimat ile birlikte olur ve Cumhuriyet döneminde de devam eder. Şehir
hayatından bunalan Abdülhak Hâmid’in sahraya kaçması, Abdullah Cevdet, Mehmed Celâl,
Nigâr Hanım, Mustafa Reşid gibi Ara Nesil şairlerinin onun izinden gitmesi bu durumun
açık örnekleridir. Ancak Cenab Şahabeddin’in şiiriyle birlikte durum farklı bir noktaya gelir.
O, tabiatı bir ayna olarak kullanır, o aynadan kendi ruhuna bakar ve böylece doğayla özdeşim
kurarak kendi şiir estetiğini de şekillendirmiş olur. Şairin tabiat konulu şiirlerine bakıldığı
vakit hem döneminde hem de sonrasında farklı bir anlayışa sahip olduğu kolaylıkla
görülebilir. Cenab Şahabeddin’in ardından Ahmed Haşim de ona yakın bir anlayışla tabiatı
şiirlerinde ele alır. Ancak Cumhuriyet ile birlikte Türk siyasi hayatının dinamikleri nasıl
değişmişse Türk şiirinin de dinamikleri değişmiştir. Artık şairler ve yazarlar Anadolu’yu
eserlerinde anlatacaklar, toprak ve yurt sevgisini içlerinde yaşatarak okurlarına aktarmaya
çalışacaklardır ki bu hususta Ahmet Kutsi Tecer oldukça önemli bir isimdir ve şairin Orada
Bir Köy Var Uzakta isimli şiiri bu durumun en güzel örneklerinden birini teşkil eder.
Bununla birlikte Ahmet Kutsi Tecer de tabiatı kendi ruhunda hissetmiş ve tabiatın, toprağın
bir değeri olduğunu görmüştür. Onun için tabiat, sıradan bir yer değildir. O, tabiatı sürekli
yaşanacak bir mekân olarak addeder ve onun şiirlerinde tabiat yalnızca bir dekor veya
yazarın ilham kaynağı olarak ele alınmaz. Şair, gerçekten doğayla özdeşlemeyi, doğada
yaşamayı ister ve her daim bunun hayaliyle yaşar. Örneğin Tabiat Odam başlıklı şiirinde
şair bunu belirtmiştir:
“Severim ben kırlarda yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
Bütün süsünü” (Tecer, 2009, s. 17)
Şairin tek isteği kırlarda sıradan bir gezintiye çıkmak değildir. Çünkü ona göre doğa,
başının üzerindeki dam, toprak ise bir yataktır. Bu durum şairin doğaya olan sevgisini ve
saygısını göstermesini bakımından önemlidir. Nitekim derin ekoloji anlayışına göre de
toprak, hükmedilecek bir unsur değil, insanın saygı duyması ve yalnızca temel ihtiyaçları
doğrultusunda kullanılması gereken bir unsurdur. Tecer de bunun paralel bir anlayışa sahip
gibidir ve bu noktada şair, tıpkı derin ekolojinin canlılarla özdeşleşme ilkesine uygun olarak
kendisini doğadaki canlılarla özdeşleştirir:
196
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
Do'stlaringiz bilan baham: |