165
Taşkent’te ya da Moskova’da olsam herhangi bir kültür merkezine giderdim. Bu
şehirlerde ne çok? Kültür merkezi ile kurs! Benim yaşadığım bölgede benden başka da
birkaç milyon bana benzeyen bahtsiz “vilayet ehli” nin yaşadığı yerlerde kültür
merkezlerinin tadı yok. Kültür merkezinin olduğu yerde eğitim adına hiçbir şey yok.
Sözün kısası: yok, yok, yok.
Ben yolda ilerlerken gazeteciler ile de konuştum. “Niçin bir meselenin aslından-
özünden iyi-kötü bilgiler vermiyorsunuz? Gündelik haberleriniz ile hiçbir şey
halledemezsiniz”, dedim. Gazeteciler hiç acele etmeden şu cevabı verdiler:
Her şeyin bir yeri, zamanı ve sebebi var. Gazetelerimizin görevi – gündelik olaylar
hakkında – gazetenin kendi ölçüsünü aşmamak şartı ile – ayrıntılar basıp dağıtmaktır.
Sizin söylediğiniz derin meseleleri geniş geniş yazmak için mecmua yani dergi adlı
şey vardır!
Sonra dergi arayamaya düştüm: “Bilim Ocağı”
87
adlı bir şey varmış, çoktan
kapanmış. “İnkılap”
88
adlı bir tanesi Orta Asya Sovyet Cumhuriyetlerinin hepsine “oğul”
olup, hepsinin el yordamı ile basılması planlanmış. O da Buhara’dan ötelerde habersiz
kaybolup gitti dediler.
Her halde, mesele anlaşıldı. Özellikle bizim Türkistan Cumhuriyetinin – merkezli
olma şerefinden mahrum kalan – vilayet vatandaşları buna çok muhtaçtırlar. Bir derginin
çıkması çok gerekli, çok lazım. Bu gereklilik niçin söylenmiyor diye çok yere müracaat
ettim, cevap verdiler ki:
Para yok!
Para yok!
“Bilim Ocağı”
89
ile “İnkılap” dergileri de bu yüzden kapanmışlar. Lakin ben buna
inanmıyorum. Tataristan Sovyet Cumhuriyetinde bir iki dergi aralıksız çıkıyormuş.
Aklım almıyor: Tataristan Sovyet Cumhuriyeti bizim Türkistan Sovyet Cumhuriyetinden
zengin mi ki? O cumhuriyetin pamuğu da yok ki. Zira bizde pamuk var, radyum cevheri
87
“Bilim Ocağı” – Türkistan Eğitim Halk Bakanlığının aylık sosyal- siyasal, eğitim ve edebiyat dergisi.
1922 yılında ilk sayısı çıkmış. 1923 yılında derginin 2 – 3 birleşik sayısı çıkıp, neşredildikten sonra durmuş.
88
“İnkılap” – 1922 yılında çıkıp, 1924 yılı Ekiminde duran dergi. Edebi, siyasi-popüler aylık dergi olmuş
“İnkılap” Türkistan KP MQ organı idi.
89
“Bilim Ocağı”– Türkistan Eğitim Halk Bakanlığının aylık
sosyal- siyasal, eğitim ve edebiyat dergisi.
1922 yılındailksayısı çıkmış. 1923 yılında derginin 2–3 birleşik sayısı çıkıp, neşredildikten sonra durmuş.
166
var, santonin madeni var, kömür, petrol, yine ne zenginlikler var. Bunların hepsi sosyal
devlet olan cumhuriyetimizin zenginliği değil mi!
Yoksa böyle değil mi?
Hadi, siz konuşun!
Her
ne olursa olsun, Tataristan Sovyetler Cumhuriyetinin önderleri bahsi geçen
şiddetli ihtiyaç ve gerekliliği fark etmiş, anlamışlar. Bizim önderlerimiz ise “Projektör”,
“Krasnaya Niva”, “Eho”, “Ogonyok”, “Nobıy Vostok” [Yeni Doğu]
90
ve diğer bin çeşit
Rusça dergilerinden dilediklerini alıp, kendilerinden başka Rusça bilmeyen biz taşradaki
biçareleri unutmuşlar!
Fark sadece bunda.
Son günlerde Taşkent’te bulundum. Bazı idarelerin güzel, hızlı, ihtişamlı arabaları
yanımdan rüzgâr
gibi esip, ok gibi uğuldayıp geçip gittiler. Ben biçare taşralı aklım
başımdan gidip kaskatı kesilip bakıp kaldım.
Son günlerde Hokant’a geldim. Eski şehirden geliyordum, bir köşeden
iki sorumlu
işçi yoldaşım
acayip bir faytonda, atları koşturup geliyorlardı. Eğer
hemen kendimi
kenara çekip, duvara sırtüstü yapışmasam faytonun tekerlekleri altında kalırdım da, siz
de bugün bu makaleyi okumaktan mahrum kalırdınız…
Biraz soruşturduktan sonra belli oldu ki, otomobilin kendi de güzel, hızlı ayağı hafif
şey olsa da, ıvır zıvırı çok, masrafı-gideri çok büyükmüş. Ona gidecek benzin adlı yağın
parası bizim taşra yönetimlerinin başından aşacak bir mebla imiş… Özellikle, arabayı
süren “şoför” işçi aylığı ile çalışmayı güç bela kabul etmiş imiş…
Faytonun masrafı da az değildir. O azametli, o şişman, o hızlı atlar bir hayli yemek
yemektedir. Faytoncu da şoförden daha az nazlanacak değildir.
Bir tane yönetimin arabasını satsak, iki tane yönetimin iki tane faytonunu da atları
ile satsak, bunlara giden bir yıllık masrafı da Çirvanbay’in kuru ile hesap yapıp buna
uygun olan meblağı ayırıp koysak. Bu meblağların hepsini birleştirip “Türkistan”
90
“Projektör”, “Krasnaya Niva”, “Eho”, “Ogonyok”, “Nobıy Vostok” [Yeni Doğu]– XX asrın 20 – 30
yıllarında (bazıları sonra da) neşredilen dergiler.
167
gazetesini mi, “Fergana” yı mı, “Zerefşan”ı mı – üçünden birinin idaresine teslim etsek,
bir tane mecmua çıkarmaya razı olurlar mı?
Ben düşünüyorum ki: can atarlar, can atarlar…
Do'stlaringiz bilan baham: