3.1.5.
Vatanımız Türkistan’da Tarım ve Çiftçilik
14
(1914)
I
Muhterem editör efendi!
Bu mektubumu “Sedai Fergana” gazetenizin bir sayfasında yayımlayıp çiftçi
kardeşlerimizi sevindirirseniz memnun olurum.
Bütün Rusya’da verimlilik yönünden Vatanımız Türkistan’ın hepsinden ileride
olduğu herkese malumdur. Ve hatta bütün dünyada verimlilikte ilk Amerika ise, bizim
Türkistan da ikinci sayılır. Vatanımızın toprağı bu kadar verimli olsa da, biz ömrümüzü
her zaman banka kapıları önünde sürünmekle geçiriyoruz. Her gün gazetelerde filanca
iflas etti, filancanın senetleri dibe vurdu, dükkânı mühürlendi diye benzer korkunç
haberleri okuyup duymakta ve görüp bilmekte olsak da, ibret almıyoruz, sebebini hiç
incelemiyoruz. Sadece “pazar durgun” deyip geçiyoruz. Ama pazarın durgunluğuna
neyin sebep olduğunu incelemiyoruz.
Bunun gibi üzücü haberlerini duyan Amerikalılar hayret etseler gerek. Böyle
verimli toprakları olan bir halk niçin böyle diye, ama o Amerikalılar ekim makinalarını
çalıştırarak 10 kişinin 10 günde yaptığı işi, 2 kişi ile 10 saatte yapmaktadırlar. Onlarda
biçme, yayma, kesme, toplama, ekme hepsi kolay. Alet (makina) ile hızlı yapılmaktadır.
Onlar o makine ile vaktinden hızlı toparlayıp alırlar. Biz ise arazimizi toplayıp taşıyıncaya
kadar yağmur, kar yağacal olsa, çaresizce tarlada bırakıyoruz. Bu kolay makinalar
Rusya’nın bütün çiftçilerinde vardır. Bizler de bu ekim makinaları alıp çalıştırırsak, ağır
işlerimiz hafiflerdi.
14
İlk kez “Sedai Fergana”gazetesinin 1914 yılı 10, 13, 23 sayılarında “Çolpan” imzası ile yayımlanmıştır.
Sonra 2000 yılında “Türkistan Matbuat Tarihi (1870 – 1917)” kitabında tekrar neşredilmiştir.
“Sedai Fergana”gazetesi esasında neşre hazırlanmıştır.
114
Bu konuda “Oyna” [Ayna], “Sedai Fergana”larımız, mümkünse halkın diliyle daha
çok yazıp anlatsalar. Varlığı yokluğu belli olmayan gençlerimiz de boş zamanlarında
köylere çıktıklarında tepeden bakmadan, anlamayan halka boş laf satmadan, bunun gibi
faydalı şeylerden haber verseler ve anlatsalar, halk hayatın hafiflik tarafına kim bilir kaç
adım atmış olurdu.
II
Geçen makalemde çiftçi kardeşlerimizden hiç birinin tarım makinaları
çalıştırmadığını yazmıştım. Makaleyi yazdıktan sonra köylere gidip, birçok çiftçi ile
görüşüp fikir aldım. Şimdi onları ve fikirlerini düşünen milletsever bir kişinin gözlerinden
kanlı yaşların akmaması mümkün değil. Onlar diyorlar ki:
“Güzel tarım makinaları harikaymış, ama para gerek. Bizim elimizde hazır peşin
para yoktur”.
Bende dedim ki: “Ekim zamanında para olur veya para yerine ekilen ekinlerden alıp
verseniz de mümkün ki…”
Onlar şu üzücü cevabı veriyorlar: “Pamuk eksek pamuğu sapına kadar, buğday
eksek buğdayı samanına kadar borcumuz karşılığında işverenlerimize, zenginlere
veriyoruz. Tekrar ikinci ekime borçlanarak zenginlerden para alıp, kışın çoluk
çocuğumuzla bin meşakkat ve bin zorluk ile boğazımızdan yemek geçiriyoruz. Kış
çıktıktan sonra çoluk çocuğumuzla işe koyuluyoruz. Çocuklarımız okumaktan geri
kalıyorlar. Kiralık işçi olsak yine masraf çok olur, para yok. Çaresiz, çocuklarımızın
okuldan geri kalmasına razı olsak da çocuklarımızı alıp tarlaya çıkıp, çift sürme, pamuk
kesme, pamuk tohumu ekme, buna benzer zor işlere yerleştiriyoruz. Pamuk tohumuna
para istemek için gitsek, işverenler azarlayıp, her türlü hakaretler ile hasat zamanında 100
som vermek yerine 40-50 som para veriyorlar. Üstelik bir gün bile köyde evimizde tıraş
olacak kadar müsait vakit bulamıyoruz. Yine bu durumumuzun üstüne bir toy falan olsa,
tamamen aç açıkta, yerimiz suyumuz zenginlerin elinde, sokaklarda dilenci, düşkün olur
kalırız. Hani buna çare?” – dediler.
Bunları düşündüğünde gözlerden son kanlı yaşlar dökülecek gibi oluyor. Ey
terakkiperver gençler! Siz de yazsanız, her zaman biçare mazlum çiftçileri zenginlerden,
kölelikten, esirlikten kurtarmanın çareleri hakkında yazsanız. Herkesin ilgilenmesi gerek.
(Devamı var.)
115
III
Vatanımız Türkistan’a gelişme dönemi girdiğinden beri Tatar gazetelerinde olsun,
kendi gazetelerimizde olsun, var gücümüz, olan sesimizle: “İlim gerek”, “Okumak
gerek”, diye bağırdık. İşte bu bağırışlarımız az olsa da “yeni usul” okullar açıldı. Kısacası,
okuma ve okutma işlerimiz elhamdülillah yavaş olsa da adım adım ileriye gitmektedir.
İşte kaç yıdan beri gönlümüzde saklanıp gelen, milleti geliştirme ve önünü açmak için
çift “Seda”mız
15
, bire inmiş olsa da bütün Türkistan’ın iyi olmadığını gösteren “Ayna”
mız oldu. 40-45 yıldan beri devam eden Türkistan’ımız olsa da yeterli değildi. Şimdi
gelelim temenniye, temennimiz şu ki: tarım işleri. İşte bu tarım işleri hakkında yazar da
yok, okuyucu da yok. Ne yazık ki, tarım işlerimiz son derece harap! Harap!
Harap!
İleriye doğru bir adım atıldığını gören kimse yok. Bir tenab
16
yer köylerde 1000
somlara çıktı. Ama arazi çiftçide değil, millete, halka vermeyip tek başına sahip olan
zenginlerin elinde; “ah”, bu bizi tamamen harabetmektedir. Bundan 10-15 yıl önceki
okulların halini ve tarımın durumunu karşılaştırıp görelim hadi…
Okul:
Okul önceki zamanlarda bir ahırdan ibaretti. Bir hoca kendinden büyük bir sopa
tutup, başı sonu belli olmayan kitapları okutup, ömürlerini boşa geçirirlerdi. Şimdi ise o
okullar günden güne yok olmakta, yerine muntazam usul-i cedit
okulları açılmakta ve
halk bu okullara oldukça rağbet etmekte.
Yani okul işleri öncesinde harap olsa da, şimdi iyi bir yola girmektedir.
Tarım:
Önceleri ne kadar iyi olsa da, son günlerde ve son yıllarda günden güne geriye
doğru gitmektedir. Örneğin: bundan 10-15 yıl önce bir çiftçi kendine uygun olan yeri
ayırıp çoluk çocuğuyla işlermiş. Mahsulünü pazara zamanında alıp götürüp, azar azar
satıp, çoluk çocuğu ile kışın rahat hayat geçirirdi. O zamanlarda böyle gereksiz israflı
düğünlerde olmazdı. Şimdi ise çiftçiler tümü yaz kış dinlemeden çalışıp, zenginlere
15
“Seda”mız – “Sedai Fergana” gazetesi göz önünde tututlmaktadır. 1914 – 1915 yıllarında Hokant’ta
eğitici işadamı Obidcon Mahmudov neşirliği va editörlüğünde neşredilmiştir.
16
Tenab - Eskiden Orta Asya da kullanılan bir alan ölçü birimi olup yaklaşık olarak 1814,76 m2’ye denk
düşmektedir.
116
veriyorlar. Zenginler çiftçilerin ellerine 5-6 para verip: “Git kaybol! Köye çıkıp işini
yap!” diye azarlayıp gönderirler, çiftçinin alın terini akıtıp üretiiği pamuğunun parasını
hangi yerlere sarf ettiğini de sonra yazarım. Şimdi gençlerden ve genç kalem
sahiplerinden tarım hakkında yazmalarını rica ediyorum. Yazalım kardeşler tarımdan!
Yazalım kardeşler iktisattan! Onlar olursa okulda olur, ilimde olur. Çiftçiler zenginlerin
elindeki kölelikten, esirlikten kurtulsa, hepsi olur.
Yazalım kardeşler!
Do'stlaringiz bilan baham: |