SAMANTHA GRACE
AŞKA
KARŞI
KOYMA
“Alçak Adam’ın Yazarından…”
Türkçesi: Burcu Denizci
Aspendos Yayıncılık
Aşka Karşı Koyma
Orijinal Adı: Lady Vivian Defies a Duke
Yazan: Samantha Grace
Çevirmen: Burcu Denizci
Editör: Dilda Eşiyok
Kapak Uygulama: İlknur Muştu
Sayfa Düzenleme: Ceyda Çakıcı Baş
© 2013, Samantha Grace
Tüm hakları Sourcebooks Inc’e aittir.
Nurcihan Kesim Telif Hakları Ajansı aracılığıyla Türkçe Yayım
Hakkı ©Aspendos Yayıncılık ve Eğitim Hizmetleri
1.
Baskı: Mayıs 2014
2.
ISBN: 978-605-5175-55-9
YAYINEVİ SERTİFİKA NO: 26144
Baskı ve Cilt: Güven Mücellit ve Matbaacılık
Mahmutbey Mah. Devekaldırım Cad. Gelincik Sok. Güven İş
Merkezi No: 6 Bağcılar / İSTANBUL
Sertifika No: 11935
Tel: (0212) 445 00 04
Faks: (0212) 445 71 08
Yayımlayan:
ASPENDOS YAYINCILIK ve EĞİTİM HİZMETLERİ
Gürsel Mah. İcabet Sok. No:4/B Gürsel Mahallesi
Kağıthane / İSTANBUL
Tel: (0212)220 61 88
Faks: (0212) 220 63 37
e-posta: editor@aspendosyayinevi.com
26 Ağustos 1818
Sevgili Vivian,
Foxhaven, Lord Ellis ’in Brighthurst Malikânesi ’ni
saygılarını sunmak amacıyla ziyaret edeceğini söyledi. Ancak
dükün senin hakkında bir şeyler öğrenmek için onu
yolladığından şüpheleniyorum. Tetikte ol ve Foxhaven ’ın
eline, kısmetine mani olacak bir koz verme.
Ben bu mektubu yazarken faytonumuz hazırlanıyor. Ellis
gider gitmez detaylı bir haber yolla. Foxhaven ile bir sonraki
görüşmemiz için hazır olmalıyım.
En içten sevgilerimle,
Ash.
Bir
Leydi Vivian Worth, mektubu katladı ve iç geçirdi. Ağabeyi
Ash’in dramatik senaryolar yazma konusunda üstüne yoktu.
Ortada tehlike yokken felaketi sezerdi. Bir asilin Brighthurst
Malikânesi’ni ziyaretini dert etmek için de bir nedeni
olmamalıydı. Hem Vivi bir leydi nasıl davranır çok iyi
biliyordu. Sonuçta on dokuz yıllık tecrübesi vardı. Yine de,
etrafta etkileyecek seyirci yoksa kurallara uymayı aptalca
buluyordu.
Ash’in haftalık mektubunu, çıkarıp bir kenara attığı
elbisesinin, jüponunun ve korsesinin yanma fırlattı ve nemli
çimde koşmaya başladı, açık saçları ardında uçuşuyordu.
Önceki gecenin şiddetli yağmuru kuzen Patrice’in
arazisinden geçen pınarı ideal derinliğe ulaştırmıştı. Vivi,
konu yüzme olunca asla hayır diyemezdi.
Kıyıya ulaşınca, dizlerini göğsüne çekip, çığlık atarak
zıpladı. Bir saniyeliğine havada asılı kaldı. İnişi sesli oldu.
Parmak uçları pınarın çakıllı yatağına değdi. Işıltılı dünyaya
gözlerini yeni açan bir bebeğin sabırsızlığıyla yüzeye çıkmak
için yukarı doğru yüzdü.
Ah, tatlı heyecan. Bu his oturup saçma iğne danteli ile
uğraşmaktan çok daha iyiydi.
Boylu boyunca uzandı. Gülümseyerek gökyüzünü kaplayan
dağ gibi beyaz bulutlara baktı. Bugün güneş daha parlak,
ağaçlar daha yeşil, kuşların cıvıltıları daha ahenkliydi.
Foxhaven’ın on ikinci dükü Lucas Forest, kendisini
araştırması için gizli ajan gönderiyor olsa da en sonunda
onunla ilgilenmeye başlamıştı.
Vivi hiçbir zaman sabırlı bir insan olmamıştı ve Foxhaven’ı
beklemek gerçekten de zor bir süreçti. Yine de evlilik
anlaşmalarını imzalamayı ertelediği için ona kızamıyordu.
Babasını beklemediği bir anda kaybetmişti ve Vivi böylesi bir
kaybın büyüklüğünü anlayabiliyordu. Yedi yaşında yetim
kalmıştı ve ağabeyine yük olması çok da uzun sürmemişti.
Ağabeyi ve eski dük arasındaki gizli görüşmeleri öğrenen
Foxhaven’ın yaşadığı şoku da anlayabiliyordu. Bu
görüşmelerde kendisine de söz hakkı verilmemişti.
Yine de on üç ay boyunca belirsizlik içinde yaşamak
yeterince uzun bir işkenceydi. Aralarındaki meseleyi çözmeye
ve Bedforshire’ı geride bırakmaya hazırdı.
Ertesi hafta dükün temsilcisi Lord Ellis geldiğinde hiçbir
eksiğini bulmaması için elinden geleni yapacaktı. Ağabeyinin
Foxhaven’a söz verdiği ne varsa o olacaktı: zarif bir ev
sahibesi, hanım hanımcık bir leydi ve boş kafalı bir sersem.
Vivi yüzüstü dönüp akıntıyla beraber yüzdü.
Boş kafalı olduğunu iddia etmek belki de ağabeyinin
akılsızlığıydı. Düşünceleri çayırda biten karahindibalar
gibiydi ve başkaları dinlemeye hevesli değilken bile
düşüncelerini paylaşmak isterdi. Ama bu sefer, ısırmak
zorunda kalsa da dilini tutacaktı.
Daha sığa yüzüp ayağa kalktı ve kaygan taşların üzerinde
dengesini kaybetmemek için iki yana ellerini iki yana açıp
yalpalayarak sudan çıktı. Bir an ewel eve gitse iyi olacaktı.
Aşçı, Lord Ellis geldiğinde ikram edilecek yemekler için
onayını bekliyordu. Kuzen Patrice soğuk algınlığı yüzünden
yatağından çıkamadığı için bu görev Vivi’ye kalmıştı.
Bir centilmenin meşguliyetleri de bir leydininki kadar sıkıcı
mıydı? Büyük bir olasılıkla değildi. Okudukları seçkilerde
gördüğü kadarıyla daha eğlenceliydi. Mutfağa uğramadan
önce belki Sör Thomas Malory’nin Le Morte d’Arthur una1
kısacık bir göz atabilirdi.
Güçlükle yürümeye çalışırken çoktan hayallere dalmıştı.
Yakışıklı şövalyeler ve şövalyelerden birinin kendisine hayran
olduğu gündüz düşlerinde kendini kaybederdi sık sık. Böylece
yalnız günleri daha az... ee, yalnız olurdu.
Bir turnuvaya katılıyor. Sör Launcelot savaş atını tam
önünde durdurup kendisini Vivi ’nin şampiyonu ilan ediyor.
Vivi saçındaki kırmızı kurdeleyi çekip s öre sunuyor. Cesur
şövalyesi gözleri parıldayarak dudaklarını uzatıyor.
“Benim sevgili Leydi Vivian ’ım, hediyenizle beni
onurlandırdınız. Zaferimin ödülü olarak bana bir öpücük
bahşetmez misiniz? ”
Vivi dudaklarına dokundu. “Peki, benim cesur şövalyem.”
Hâlâ genç kız fantezileri ile uğraştığı için kendinden utanarak
kahkaha attı. Hayal gücü oldukça kuwetliydi gerçi. Anın
içinde öylesine kayboluyordu ki Sör Launcelot’un atının
kişnemesini duyduğuna yemin edebilirdi.
Pürüzsüz taşlar oldukça kaygandı. Cup diye suya düştü.
Ayağa kalkmaya çalışırken burnundan soluyan atın sesi ile
hayal değil gerçekti başını havaya kaldırdı.
Bir at ve binicisi, ilerideki ağaçların arasından pınann
kıyısına doğru yaklaşıyordu.
Vivi kıpırdayamıyordu.
Atı su içmek için başını pınara eğerken adam da sakin bir
şekilde oturuyordu. Belli ki Vivi’yi görmemişti. Saklanacak
bir yer bulmak için etrafına bakındı ama yakınında ne bir
çalılık ne bir ağaç ne de kaya vardı.
Do'stlaringiz bilan baham: |