«O n San Nogay bülgende 8 Ormejnbet Bjy, ölgende»
yani «bir milyon nüfuslu Mangıbrî|k>gay iflâe edip Örmembet Beğin de- Öldüğü zaman» diye söylenir. Nrafeıylarda yine Orr^çmbetin halefi olup Şimalî Kafkasyadaki KaBartay4Ş|Osmanİılar içiı^^arbederi «Saydak (yani Seyid Ahmed) Miraca» mahurdur. Ö da, 1l#ası gibi kahraman- şiirlerinde zikredilir. Nogay ve Kazaklar «Ormemı^t»i Musa oğlu Marn ay ve Alçağır oğlu uraq Mirzalarla bir şıraya koyarlar : -
Ormembettin on qarıstıq OjŞy men 8 Uraqtın Oqşay kübesi Mamaydın Aqsa kübesi 8 * Bu da bizniii öydeydi
yani «Ormembetin on karışlık oku, Urağm «Okşay Kübe», Mamayın «Aksa Kübe» adlı zırhları bunlar da bizim evimizde idi, yani ecdad- dan kalan meşhur eserler bizim aiîçde muhafaza oImbut» deniliyor136).
Mangıt-Nogay şevketinin sukutu, yurdunu bırakıp göçe katlanması, bu üç kişinin ölümünü takip ediyor. Bununla beraber Nogayların şevketi bundan sonra da halk hâtırasında yaşayıp kalmıştır. Kazaklar, Mâve- râünnehir ve Khorezm ahalisi, umumiyetle şimalbatı ülkeleri Türklerini, hattâ Nogay idaresinde olmıyan, belki Mangıt-Nogay mirzalarının düşmanı olan Toktamış Hanın akrabası elinde Kırım hanları nüfuzunda olan Kazan Türklerini de «Nogay» tesmiye eder olmuşlardır. Man- ferrt-Nogay devleti hanlıklara karşı beğlerin çevirdikleri entrika neticesinde doğmuş bir teşkilât idi. Entrika ile başlayıp entrika ile dağıldı. Bununla beraber bu çağ, halk arasında destanî bir çağ sayılır. Ruslara karşı muhtelif devirlerde yapılan millî mücadeleye ait destanlar Nogay- Iarın «Narık oğlu Çora Batır» ve «Kulunşaq» gibi tarihî kahramanları etrafında toplanmıştır. Çora Batır destanı, şarkıları ve havası Sır Derya kıyılarından Kırıma kadar her yerde söylenir 103).
O
Khorezm özbekleri
ve Şehirliklerî
zamanda Khorezm Şıbanlıları da medeniyet" hususunda- Mangıt-Nogay mirzalarından farksız gibiydi. Zaten bu ülke, Özbeklerin Mangıt-Noga- ya pek benziyen urukları (‘Kongrat ve Mangıtlar) elinde ve bilhassa Mangıt nüfuzunda idi. Khorezm bu sırada berbat oldu, yağma edildi. Bununla beraber Khorezm Özbek beğlerinin ve şehir ahalisinin medeniyet hususunda bozkırîı Özbek ve Nogaylara tesiri büyük olmuştur. Türkiye gemicilerinden «Seydî Reis» Khorezme geldiği zaman, burada hanlık etmekte olan «Dost Mehmed Han» türk an'anelerini ve tarihini seven bir zattı. Bunun adına Coçı Ulusu tarihi olarak, yazılan ve zikri yukarıda (s. 41-42 de) geçen Târîkh-i Dost Sultân104) da, Khorezm,
miatniki diplomatiçeskikh otnasenyi, t. I, 1887, s. 969. Şimdi burada naklolunan parça Qan Mirza, ile Yan Mirzanın ağıtından alınmıştır, ki Nayman kızı Minsiz Aru tarafından söylenmiştir, bkt Muhammed Osmanov, Nogay Khrestö- vıatyası, s. 92.
t103) Çora Batır destanının kıymeti ve ona ait edebiyat hakkında bk. Orien- talistische Literaturzeitung, 1938, N. 2, s. 114-118.]
KM) Bu eser vaktiyle ‘Umdet iit-Tevnrîkh müellifi Kırımlı Hacı AbdüU gaffar tarafından da kısmen istifade edilmiştir. Bu Khorezm Şıbanîleri yukarıda s. 42 de zikri geçen Garbi Sibirya hanı Mahmudek Khoca b. Qanbay, b. Elik’ten ve s. 107 de zikri geçen Garbî Sibirya hanları Bek Qondı oğullarından Şıbanm torununun oğlu olan Melik Temürden ayrılmaktadırlar. Şöyle, ki Melik Temürün üç oğlu olmuş: Bek Qondı, Elbek ve Pulat. Bu Pul at m oğlu İbrahim oğlundan Bukhara Şıbanları, onun diğer oğlu olan Arabşah’dan Khorezm Şıban hanları türemiştir. Şöyle Arabşah, oğlu: Kaci Töiü oğlu: Temüı* Şeykb, oğlu Yadigâr,
14Ö
Astarkhan ve Tura ile birhkte bir memleket sayılmıştır. Eserin sahibi olan «Ötemiş Hacı» farsça tz ih kitaplarını da okuyabilmiş, fakat Coçı Ulusu tarihini, onlardan değil, halkın ve ihtiyarların rivayetlerinden öğ- rener'ek biraz da tarihî destan şeklini vererek yazmıştır (eser 1550 yıllarında yazılmıştır)137*). Müellif 1583 yılında sağdı. Khorezmden geçen elçilerin Khorezm sultanları tarafından hücuma uğramaması için, Buk- hara hükümdarı Abdullah Han bu zata başvurmuştu. Bozkırın zenginlerinden olup vakit vakit şehirlerde yaşıyan bu gibi itibarlı ve yaşlı türk uruk reisleri, bütün Özbek âleminde ozaman hanlardan ve hükümdarlardan daha çok nüfuz sahibi olmuştur. Bunların nüfuzu, Deşt-i Kıpçak ve Khorezmin şehirlerinde transit ticaretinin tamamen düştüğü bu zamanda İktisadî kuvvetin bozkırdaki mahallî davar mahsulâtını komşu ülkelere, bilhassa Rusyaya geçirmekte pek mühim rol oynamağa başlı- yan zengin göçebe aristokrasisi eline geçmesinden ileri gelse gerektir. Khorezmin yerli şehir ahalisi hâkim Özbeklerden ayrı sayılıyordu. Bunlar Rus vekayinâmelerinde Mangıt-Nogaylara takliden « Şart » yahut «Ürgenç tüccar adamları» diye adlandırılmıştır. Ayn. zamanda Astarkhan gibi şehirlerde oturup bozkıra çıkarak, ticaret edenlere de «Şart» denmiştir. Ozaman Yayık havzasında ye: i Türk şehir ve kasaba hayatı henüz mevcuttu. Orada ozaman «Saraycık» tan başka bir de «Qara- duvan» kasabası zikrolunuyor. Bu kasabalarda Urgençliler gibi ga 'ü~ muharip unsurlar oturmuşlardır. Saraycıklı «Ayşer Kul Abız» ticaret maksadıyla «Çeremiş Tatarı» na yani Kazan tarafına 10(î) geldiğinde, mirzalarla beraber çapula gelmiş zannıyla Ruslar tarafından esir edilmişti. Tin Ahmet Beğ 1 5 75 yılında bunun salıverilmesini Moskova kinaz ından istediği zaman, «malûmdur ki Saraycık ahalisi savaşçı halk değildir. O Kazan tarafından, savaş için değil, ticaret kasdıyla gitmiştir» diye yazıyor 107) Umumiyetle Mangıt-Nogay arasındaki şehir ve kasaba ahalisi medeniyet hususunda Khorezm tesirinde kalmıştır. No-
gay mirzalarının Ruslara yazdıkları türkçe mektubların günümüze eri- şenlerinin dili, Ötemiş Hacının diliyle tamamen birdir. Daha Yusuf Mirza zamanında beğlerin kâtibleri «bakhşı» tesmiye ediliyorlardı. Bununla beraber Khorezmli kâtiplere «abız» deniliyordu. 16-17. nci asırda Mangıt mirzaları yanındaki kâtiplere hep «abız» denilmiştir loS). Burada adı geçen «Ayşer Kul Abız» da onlardandır. Bakhşılar elbette eski Moğol an’anesini taşıyan ve uygurca yazan kâtipler olup, «abız» ların da, İslâm “mümessilleri ve arap yazısıyla yazan kâtiplerden ibaret olduğu anlaşılıyor. Bunun içindir ki Başkurt ve Kazaklar bugün bile eski türk an aneleri mümessillerini « baqsı », Kazan Türklerini, İslâm mümessili ve aynı zamanda tacir mânasıyla «abzı» diye adlandırıyorlar lül)
Ötemiş Hacı Sarayçık, Astarkhan, Kırım, İstanbul yoluyla Hicaza gidip gelmiştir. Ozaman haccm büyük bir ehemmiyeti vardı. Yukarıda adı geçen Küçük Mirzanın büjrük kardeşi Saydak Mirza, rus kinazı İvan’a 15 75 te yazdığı mektupta, kendi kızkardeşini, Bukhara hanına vermiş olduğunu zikrediyor; Edilden geçip hacca giden hacılara Rus hükümetinin engel olmayıp bilâkis yardım etmesi hususunda ricada bulunuyor. Umumiyetle Şimalî Türkistan hacıları ozaman Mangıt, Kırım ve İstanbul yoluyla gitmişlerdir. Bu hacılar Türkiye lehine propagandada, Türkiyeye Rusya aleyhine ve Astarkhan taraflarında türk hâkimiyetini yeniden kurmak yolunda ciddî teşviklerde bulunmuşlardır 110a). Aynı zamanda Bukhara hacıları Hindistan yoluyla da hacca gidiyorlardı.
1 6. ncı asır Khorezm hanları arasında umum Türkistan siyasetine tesiri olan mühim şahsiyetler bulunmamıştır.
Jus) 1614 te. Khıyva hanı Arab Khandan Ruslara iki «Tacik» gelmiştir, ki birinin adı «Khoca Gul Abız», birinin de «Qarasqul» dur (Akü istoriçesseiye, III, 421). Abızlar bazaıi siyasî ve-'askerî işlere karışmışlardır. Astarkhan civarında gücen Ulu Nogay mirzası Urus Mirza mektubunda, Aslamay Abız adında birisinin < Ostiak> yani «Başkurt» lara gidip harbettiğini yazmıştır (Prodoljenye Drevne - ross. Bibliot., XI, 225).
3,):>) Biz bu kelimenin arapça «hafız» dan gelmiş olduğunu sanıyoruz. Fakat W. Tomaschek (Die Goten in Taurien, Wien 1881, s. 24) bunun khazar şivesinde «şaman rahibi» demek olan «abış» tan geldiğini mehaz göstermeden zikreder.
noa) Rus kaynakları, bilhassa 1567 yılında hacca giden Bukharalı ve Khıy- valıların Sultan Selim yanında bu yoldaki teşviklerinden ve Ruslardan şikâyetlerinden bahsediyorlar (Astarkhanski Sbornik, I. 12).
kan tecziye seferleri yaptılar111). Her iki hanlık, Coçı ve Çağatay Ulu sundan başka üçüncü bir ulus tanımıyordu. 1544 yılındaki son seferde Kazaklar ellerindeki tuğlarını da kaybederek birkaç zaman için tama-
Tura hanları ve Mangıt mirzalafl daha kuvvetli Kazak Sultan a.. oldukları zaman, Özbeklerin «Kazak sultanları», «Yedisu>> nun <<Çu» ve kısmen «İle» havzasında bulunuyorlardı. M65 yılında ilk Kazak sultanları, Ebu Sa‘id Cahıbek ve Gerey sultanlar llüb) Özbek Şıbanlıİardan ayrılıp oraya gelmiş ve Çağatay hanlarına şığın- nıTşîa^ır^Bünîiür on altıncı asrın devammca Çağa tay lıl ar ve Kâlmuk- larla savaş ve barış münasebetlerinde bulundular. Asrın daha ilk yarısında Kazaklar müstakil hanlık dâvasında bulundular. Buna karşı Mâ-' verâünnehir Özbek hanlarıyla Kaşgar Çağatay hanları müttef'ikam mukabele ettiler. Şıbanlılardan Übeyd Han ve sonra Barak, Kaşgar hanı Abdürreşid Hanla «Yedisu» da «İşık Göl» ve «île» taraflarında görüşerek Kazaklardan Hak-Nazar ve Boylaş Hanlara karşı müttefi- 138
men dağıtılmış bulundular. Fakat asrın ortasından sonra Mâverâün- nehir Özbek ve batıdan M an git işleri karışınca, bunlar âsi Özbek sultanlarını (Barak Han oğlu Baba Sultan ve arkadaşlarını) koruyarak kuvvet kazandılar. Hak-Nazar ve kardeşi -Şıgay Hanlar Abdullah :Hanla birkaç defa harbettiler. Hak-Nazar Han aynı zamanda Cenubî Başkurdüstanda oturan Nogay mirzaları (Şıkmanay oğullarından «Ak Mirza» ve «Biy Mirza») ile de (1577) harbediyor, Kazak sultanlarının nüfuzunu daha batıya doğru genişletmeğe çalışıyordu 139). Nihayet doğudan Kalrhuklarm hücum ve taarruzu dolayısıyla ona mukabele edemeyip Şıgay Han (ölümü: 1583) ve oğlu «Tevkil Sultan», sığınacak başka bir sığınak bulamayıp, Abdullah Hanla birleştiler ve âsi Şıbânliların tenkiline yardım ettiler. Baba • Sultanı yakalayıp öldürdüler. Babasının ölümünden sonra da Tevkil Han Ferganede Pamir ve Alay taraflarında Abdullah Hanın hizmetinde bulunup, âsi sultanları takip etmekte devam etti. Umumiyetle Türkistanda merkeziyetin en büyük düşmanı olan Kazak hanları, bu sefer Abdullah Hanın idaresi altmtja kuvvetli bir merkeziyetin husule gelmesi için çalıştılar. Taşkent de dahil olduğu halde, Aşağı Sır Derya havzasında yerleşerek Tura hanlarının ve Mangıt mirzalarının işlerinin karışmasından istifade ederek on yedinci asır başında, şimdiki Ak-Mola ve Turgay vilâyetinin cenup bölümlerinde yaşıyan urukları kendi idarelerine geçirmeğe çalıştılar. Kazak sultanları ve onlara tâbi Türkler 1 6. ncı asrın Şıban Öz- b eki eri yanında medeniyetçe pek geri sayılıyorlardı. Kazak sultanları için din ve* medeniyet sahasında yegâne kılavuz, Şıban Özbek sultanları ve onların şeyhleri idi. Khoca Übeydullah Ahrarın menakibinde
Kazak sultanlarından Muhammet Sultanın, Khoca Ahrara mürid oİup, ]Een dişini ziyaret e ttTgTlc'ayd edili r k'en, Kâza kİ a r ı n cehalet ve saflığı iİe alay ediliyor. Memlekete dönüp geldiğinde Kazakların «Hocayı nasıl buldun? » (Khocanı netiik taptın) sorgusuna cevaben Muhammet Sul- tanm da «Tanrı diye işittiğiniz şahsın kendisi odur» (Üşol Tenri, kim işitipsin, özi laol» demişmiş 140). Özbekler Kazaklarla. aFay etmişlerdir/ Halbuki ÇağataylarTda-Özbeklerin cehaletiyle alay ederlerdi. Bu, Ba- 'bur Mirza " ^ e d Salihin eserl erind e g ö r ülür. M e d eniyet
sahasında olduğu gibi, siyasî sahada da Kazaklar, Şıbanlıları otorite bilmişlerdir. Umumiyetle Türkistanm ozamanki dış siyasetinde daha
hiçbir türlü tesirleri olmamıştır. Yalnız Tevkil Sultan Rusya ile bir defa. miinasebet peyda etmişse de, o da çabuk kesilmiştir.
17. nci Asrın Son ve 18. nci Asrın ilk Yarılarındaki
Siyasî Vak’alar
i/, nci asırda Avrupa müstemlekeciliği gerek cenupta Hindistan-1 da, ve gerekse şimalde Rusya hududundaki istilâ hareketlerinde bir nevi durgunluk devri geçirdi. 1575-1613 yıllar; arasında devam eden, dahilî rus ihtilâlinin neticeleri epey uzun sürdü. Büyük Petroya kadar Ruslar şarkta ciddî fütuhat yapamadılar. Cenupta 1612 yılında «İngiliz - Hint kumpanyası» nm teşekkülünden, 1752 - 1 753 yıllarında Hindistanda Ingilizlerin galebesi ve İngilizler lehine muahede akdi hâdisesi arasında geçen 140 yıl kadar bir zaman, Portekiz, Holandalı, Fransız ve Ingilizlerin Hindistan hududundaki mücadeleleriyle geçti. Avrupa i /. nci asrı, sonraki 1 8. inci asrı hazırlıyan yüz yıl muharebesiyle, medeniyet ve fikir mücadeleleriyle geçirdi. Bu zamanda Türkis- tanın bütün ovalarında Çingiz nesline mensup hanlar hâkimdi. İleride bahsedilecek İktisadî güçlüklerle beraber, Türkistan siyaseten, zamanına göre, oldukça sağlam bir hayat geçirmekte idi. Bütün hayat dahilî büyük bir vakia ile karıştı. O da Kalmukların istilâsıdır, ki Moğolis- tandan zuhur eden bu Moğol kavmi, tekmil 1 7. nci asırda ve 18. inci asrın ilk yarısında Türkistanı baştan başa soydu, yıktı, kesti ve bu ülkenin siyasî, etnografî hususlarda asrımızdaki şeklini almasına sebep oldu. Iranda Nadir Şahın zuhuru ve muvakkat bir zaman için Mâve- raüıınehirle Khorezme istilâ edip, orada halk tarafından tanınmış sü- lâleyi yıkıp' iktidar mevkiine kabile reislerinin getirilmesi, yine Kalmuk ibnelerine zamim oldu.
Mavrerâiınnehirde ŞJkanh Abdullah Han ve oğlu Abdülmümin, sü-
Do'stlaringiz bilan baham: |