Bunun Türkiye türkçesine goçürülmesi şöyledir:
Aydınlı (oğlum) öldü. Artık ne yaparsan yap. (Ey) Ural (dağları)^ Sen de artık (o gürültülü hayattan kurtularak) dinlenip kal. Musa Beyden doğmuş çok oğul (yani mirzalar), hepiniz toplanıp bir adam gibi olsanız dahi aydınlı Deli Urağa denk olabilecek misiniz? (Ey Urak!) sen kalt kalt basıp yürüyen kara atını ansızın yurda hücum eden düşmana karşı giderken binmek için diye karanlık yer-
01) Aslında «oğlına» ( ).
J. Berezin, Turetskaya Khrestomatiya, II, Kazan 1862, s. 83-84. Marn ay Mirzanın ölümü dolayısıyla anası «Karulen Khatun» un söylediği ağıt da Urag’m ağıtı ruhundadır. Bunları Ahmed Bay tursun ve Alihan (Qırbalası> neşretmelerdir («Coqtav», Moskova 1916, s. 10-17).
de (yani kimse görmesin diye) saklıyordun. Karşılaşacağın düşmanın arkasından yetişmek için o atı (üzeri) kamba (yani altın veya gümüş kakma) lı ağır nallarla nallatmıştın. Sağ eline almak için de kabzası altın olan çelikten yapılmış ve cıltırlı (yani oymalı yahut meneviçli) hançer (beline) taktırmıştın. Üstüne giymek için de yakası altından yapılmış kirevke (zırh, dir‘) yaptırmıştın, onu da giyemedin. Evliya ve aziz değildin ki ne zaman öleceğini önderi bilmiş olasın. Kalyu ve Sarı gibi atasından asılsız ve alçak olarak doğan adamlar tarafından başın yastıkta bulunmadığı halde (yani cesedin meydanda bırakılıp gitmek üzere) öldürülmüş olmanın el-âlem nazarında şerefsiz olduğunu bilerek onu önlemiş olasın. Asîl bir. «avrana» 03) dan doğmuş olan kuba ulan (devenin) tH) atan (yani idiş) develerle dövüşerek ve ısırışarak dip azı dişlerinin kırılmış olduğu günlerde yaşıyoruz. Cile(?) gibi (sağlam) nar (yani bir hörgüçlü, kuvvetli) devenin kuvvetten kalarak yükün taylak (yani bir yaşındaki tay) a kalmış olduğu gündür bugün. Mangışlaktan esip gelen kuvvetli rüzgârın zengin adamların (kuvvetli, sağlam derme evlerinin) kirege- lerini (yani dallardan mamul iskeletini, üzerine keçe konulan dıva- rım) sarsarak mukavemetten âciz bıraktığı ve (derme evi tutan) bağları kopardığı günlerdir bugün. Buğday semiz (yani kırda değil, evde yemle terbiyelenen) atlara binerek tozu dumana karışan Kara- Çung mevkiinden yılkı (yani at sürüleri) sürdüğümüz o iki göl, Turum ve Togay (,yani bu iki gölün bölgesi) artık yılkı beslemeğe elverişli olmıyan bir hale gelmiştir. Ah aydınlı oğlum! (Sen daha) hayatta iken bütege ve boz (denilen otları) çok olan Binevtiz (otlakları) beğimize konuş olsun diyerek, daha aç karnına şafak söktüğü saatlerde Allah Allah diye koşup gelerek senin de, bizim de ordala- rımız (beğlik derme ev gurupları) konduğu zamanlar (nerede kaldı?). Bugün aydınlı Ürağın öldüğü gündür. On san (yani bir milyon) Nogaym iflâs ettiği gündür. Koşu (göç ağırlığını) kulaya (tekneye, yahut Kula ata?) atafak kum çöllerinde kumlar .üzerinden aştığımız gündür bugün. Akıl ve hünerden mahrum âciz insanlar, Musa Beyden doğmuş olan o erkek Saydak Mirzanın tebaasının idaresi kendi uhdelerine kaldığım görerek buna karşı bir çare ve hile .brç- 128 129
lamadan şaşıp kaldıkları gündür bugün. Malayım (yani ırgatım) diye sanmağa alıştığım bu gev iv (Rus), baba ve. ecdadı malûm asıl insanlar arasına kâğıt parçaları dağıtarak (entrikalar çevirdiği, birini diğerine tahrik etmeğe muvaffak olduğu), bir zamanda yaşıyoruz. (Bu fesadlar sayesinde) bugün «han» larm yerine «beğ»ler geçmiş, beğ- Jerin işleriyle de hanlar meşgul olmuş, aydınlı erlerin asıl olanları asaletlerini kaybetmiş, nihayet azıp tozup âciz kalıp her tarafa kaçmış, dağılmış oldukları bir zamandayız. (Ben bütün, fedakârlıklara katlanırım). Ben (beğlik-evimin) kir eğelerini (dıvar ağaçlarını) keserek tahrip eder ve hademelik de yaparım. Ben (yağız at derisinden yapılmış kıymetli) kara sabamı (büyük kımız kırbasını) parçalar, onun etini yiyerek1 geçinip açlık ve sefaletlere katlanırım. Son çocuğum gevir olmasın diye, ben buzları yararak (yani ilkbaharda sular taşıp yollar bozulduğu zaman olsa dahi, su üstündeki buzları yararak) Edil ırmağını (yani bu ırmağın batısına, Kırım tarafına)
Do'stlaringiz bilan baham: |