«
«KAZAK» Kelimesi
Kazak» adı ilkin ancak sultanlara mahsus idi.
S
ve
«KAZAK» Mefhumu
onra onlara tâbi kabilelere ve tüzümek istedikleri devlete de itlâk olundu. O vakte kadar «Kazak» kelimesi, devlete değil, kabileler heyetine bile ad olduğu görülmemişti. «Kazak» adı, ekseriya siyasî bir maksatla, bir isyan neticesinde ailesiz (boydak) halde ve bazan da aile ile birlikte cemiyetten uzaklaşarak dağ ve sahralara çekilen ve fırsattan istifade ederek hükümet işlerini ele alana kadar el ve kabilenin himayesinden dışarıda dolaşan sergüzeştçilere; Türk kavimlerinde ergenlik çağma eriştiğinde erkek çocukları hayata alıştırmak için sahraya çıkarmak gibi âdetlere göre ve yahut alelade eşkıyalık maksadıyla elinden ayrılanlara itlâk olunmuştur. Türklerin tesiriyle bu gibi âdet, yani oğullarına silâh vererek dışarı çıkarmak âdeti, Ruslarda da olduğu gibi, İslam menbalarmda kaydedilmiş ve hâlâ olduğu gibi, eskiden de bunlar türkçe «Kazak» adıyla tesmiye edilmişlerdir. Kazaklık eden siyasî bir zat, bir şehir veya ülke fethederek yerleştikten ve yahut diğer bir siyasî şahsiyete iltihak ederek kendisini kanunlaştırdıktan sonra kazaklıktan çıkmış olur. Ve ozaman kendi «Kazaklık» mâzisini, gençlik, gayret ve zahmetlere tahammül günleri olarak tahattur eder (Temür ve evlâdından Ebu Sait Mirza, Hüseyin Baykara, Babur Mirza, Özbekler- den Şaybak Han ve rüfekası gibi). İnsan elbette ömründe ancak birkaç yıl kazak olur. Bu mâna ile «Kazaklık» mefhumu, devlet mefhumuna mugayirdir. 15 inci asır sonunda kazaklığa çıkan Canibek ve Giray sultanların evlâdı bilhassa Kasım Han ve oğlu Halt Nazar Han kendi devletlerine tam mânasiyle devlet olamıyan bir teşekkül diye böyle bakmışlardır.
Kazak sultanları, 1 6 ncı asrın sonunda ( 1 599) doğuşimalde Kal- muklarm sıkıştırmasıyla «Çu» mıntakasmı bırakarak Taşkende ve civarındaki kalelere sığındılar. 1723 yılında tekrar bir Kalmuk bozgunluğu vaki oluncıya kadar oralarda temelli yerleşip sahra kabilelerini ziraate alıştırmıya çalıştılar. Bu münasebetle «Tuğ bağlayıp» yani resmî devlet bayrağı ilân edip bir nevi idare apparatı vücude getirip, «Yüz» ve «Bin» lere taksimle asker teşkil ederek «devlet tüzümek» teşebbüslerinde bulundular. Han ve sultanların orda (karargâh)lan da, «UIuvüz», «Ortayüz», «Kiçiyüz» diye üçe taksim edilmişti. Özbeklerde hükümdar, veliaht, ikinci veliaht mukabilinde «Han», «Kalgay»; Nogayîarda ise «Bek», «Nuradin», «Keykubad» adları kullanılıyordu. Kazaklarda han ordalarını «Uluyüz», «Ortayüz» Ve «Kiçiyüz» (yahut «Uluğorda»,
«Ortaorda» ve «Kiçikorda») diye tefrik etmek de bu devlet apparatı vücuda getirmek tecrübeleri zamanından kalma bir şey olduğu zanno-, lunuyor. Lâkin Kalmukların ve nihayet Rusların (Sibiryadan) tazyiki, bunlara, umum sahra kabileleri tarafından itiraf edilmiş temelli bir hükümet teşkil edip yaşamıya yol vermedi. Sahranın doğuşimal kısmında kendilerine tâbi olarak «Kazak» adını alan kabileler, Özbek ve Nogay heyetlerini teşkil eden aristokrat kabileler mukabili olarak bu camiaların « hayvan besleyici, çadır ehli » (khayme nişin) zümrelerini teşkil etmişlerdir. Kazakların devlet teşkilâtının zayıflığında elbette bunun da tesiri vardı.
Do'stlaringiz bilan baham: |