A
Bu Asırdaki
Hanlıklar
lçalma devri olan on altıncı asırda Mâverâünne- hirde Şıbanlıler’dan Abulkhayır Oğulları, Kho- rezmde yine onlardan Yadigâr Oğulları, Kazakis- ianm şimalbatı bölümünde ve Başkurdüstanda yine onların «Bek-Kun- du» Oğulları (Sibir hanları), Kazakistanm batı bölümünde Balkaştan Edil ırmağına kadar «Mangıt-Nogay» mirzaları, Kazakistanm şimaldo- ğu bölümünde Kazak sultanları, Yedisu’nun dağlık bölümünde Çağa- taylar hükümet sürdüler. Asrın son dörttebirinde Ruslar şimalbatıdan Nogaylarla Şıbanlılardan Bek-Kundu Oğullarını, Kalmuklar ise şimal- doğudan Kazak sultanlarıyla Çağatayları sıkıştırıyorlardı. Bcı hanlıkların hepsinde de memleketi sülâle âzaları arasında bölerek «inçü» usulüyle idare etmek; ve sülâlenin iş başında bulunan kolunda yaşça üstün olanını hanlanmak sistemi hâkimdi. Sülâlenin bilfiil iktidarda bulunan nüfuz sahibi âzası bile bu an aneye riayet eder ve yaşı müsaid olmadıkça kendisini «büyük han» ilân etmezdi. Bu gibi hükümdarların zamanında sülâle reislerinin sıksık değişmesi umumî siyasî duruma tesir etmiyordu. Bu asırda Türkistanı böyle bilfiil idare edenler «Abulkha* vır Oğulları» ndan Şaybak Han tM) (1510 a kadar), onun kardaşları
Osmanlılara karşı müttefikaıı hareket etmeğe ve onları ortadan kaldırmaya davet ediyordu (İbn Ayâs,Bedâyi’üz-Zu1ıûr, IV. 205). Şah Tahmasbm Hürmüz’deki Poı\- tekizlerden mühimmat aldığı Târîkh-i ElfVde, Rus çarından 100 top ve çok tüfek aldığı Karamzin (İstor. Ross. Gosudarstva, 1843 tabı, IX, primiç. 249) de kaydedilmiştir.
lî4) Bu hanın ismi safevî ve osıııanlı müelliflerince «Şaybek» (bk. İskender Münşî, ‘Âlem Ârâi ‘Abbasî, s. 27, 28: «rU Müneceimbaşı, İli, 184:
yazıldığı, bugün Özbeklerce de çoğunca «Şaybek» telâffuz olunduğu halde, Şaybek Hanın divanının Topkapı Sarayındaki ve kendi zamanında yazılan nüsha sında her yerde (bk. meselâ vr. 75a) ve o zamanın Özbek müelliflerinin eserlerinde (bk. meselâ Fefhname’sinde, Zap. Vost. Otd. XV, s. 178-179 ve Zübdet iil-Âthâr, Nasrullahî, yine orada, s. 189-197 ci .U ve Babur Mirza (bk. ed. Beveri d g e, 84-88a) ve Muhammed Sâlih’te ve Jb.1- yazıldığından, doğrusu, «Şah-i bakht»
dan muhaffef olmak üzere, «Şaybaq» olduğu tahakkuk etmektedir; yukarıda s. 35 te geçen «şıban» ismi de bu divanda, yani hanın kendi şiirlerinde daima v« tfî şeklinde gelmektedir. Şaybak Han Ebulkhayır Hanın torunu olup,
oğlu Ubeyd, Han Barak(—Nevruz Ahmed) Han (1540-1559), Abdullah Han (1560-1598); Khorezmde Yadigâr Şıbanlılarmdan İlbars, Din Mehmed (ölümü: 155 3), Hacı Mehmed (155 7-1603); Kazak sultanlarından Kasım Han, (1500-1519), Hak-Nazar ( 1 550-1 580),t Şıgay Han Ve Tevkil Han (1580-1599); Bek-Kundu Oğullarından, yare «Tura» vilâyeti Şıbanlılar+ndan, Ibak Han (ölümü: 1494), kardeşi «Mamuk Sultan», Ibakın oğlu «Murtaza» ve onun oğulları Ahmed Ki- rey Sultan ve Küçüm Han (1563-1598); Mangıt-Nogaylardan Edügenin ' torunu «Musa Bek» ile biri diğerini takip eden oğullan Saydak
(1540 a kadar), Şeyh Mamay (1540-1548), Yusuf (1548-1555), İsmail (1555-1563) Beğler; îsmailin oğullarından Tin Ahmet (1563- 15 80) ve Urus (1580 den) Beğler, Tin Ahmedin oğlu Urmembet Bek (1390-1601) marufturlar. Bunların hemen hepsi zamanına göre mektep gören, malûmat sahibi, hattâ bir çoğu edebî dilde şiir sÖyliyen kimselerdir. Aralarında farsça şiir söyliyenleri de vardır. Fakat aralarında Kuvvetli siyasî şahsiyetler olarak yalnız Şaybak, Ubeyd, Abdullah. Kasen ve Küçüm Hanlar, Yusuf ve Urus Bekler gösterilebilir.
Ab'ulkhayır ve Yadigâr oğullarının hayatı, Horasan için Safevî- lerle çarpışmakla geçti. Ekseriya sultanlar hiçbir fütuhat falan için değil, yalnız çapul maksadıyla Horasana hücum ederlerdi. Horasan sınırından pek uzakta bulunan sultanlar da yalnız bir kuvvet denemesi için, düğüne gider gibi, Horasana, «Kızılbaş savaşı» na giderlerdi. Taşkent sultanlarından Keldi Mehmed Sultan (1529) ve Barak —Nevruz Ah- med Sultanın seferleri o cümledendir. Osmanîılar tarafından yapılan fışkırtmaların da tesiri olmak üzere, Kızılbaş savaşı, Özbekler için adeta dinî bir renk almıştı. Şaybak (Muhammed Şıbanî) Han, Ubeyd
rec eresi böyledir: Şaybaq, babası: Budaq Sultan, b. Ebulkhayır, b. Devlet Şeyikh, b. İbrahim Oğul. b. Pulat, b. Melik Temür, b. Badaqul. b. Coçı Buqa, b. Şıban, i . Coeı Khan, b. Çingiz Khan. Şaybak Hanın ressam Behzad tarafından yapılan boyalı güzel bir resmi Sakisjan. tarafından neşredilmiştir. (La miniature Persane, Paı is. 1929. s. GS). Buraca zikri geçen Baraq Han, Şaybak Hanın amcası Süyünç Khoca Khanın. Abdullah Han da Şaybak Hanın diğer amcası Khoca Muhammed Sultanın torunu İskender Han b. Canıbek Sultanın oğludur. Ubeyd =rUbeydullah Han ise Şaybak Hanın biraderi Mahmud Sultanın oğludur.
'•b Musa Beğ, babası Vaqqas, b. Nureddin, b. Edüge, Edüge’nin diğer oğlu Man- sıır Beğ'den «Mansur Oğlu» mirzaları türemiştir, ki bunlardan Astarkhan hanları nezdinde büyük beğ Temir Beğ ve kardeşi Ten Sofi tarihte ve destanlarda mârufturlar; bk. Muhammed Osmanov, Nogay Khrestomatiyast, s. 88 ve Zapiski Ören— burgsk. Otdela Russk. Geograf. Obş. III, 261-279.
ve Abdullah Hanlar, batı ve doğu Türklüğünü ayıran, din ve milliyet düşmanlığı esasına dayanan «Şeyh Oğlu» devletini ortadan kaldırmak teşebbüslerinde vazifelerini hakkı ile anlamış idiler. Şah İsmail ve Tah- rnasb, bunları kendilerinin en ciddî ve amansız düşmanı olarak tanıyorlardı. 1510 da Şah İsmail, Merv yanındaki muharebede şehit düşen Şaybak Hanın Jkafatasını kâse yapıp ondan şarap içmekle iktifa etmedi. Bu kafatasını süslü bir kutuya koyarak üzerine arapça bir şiir yazıp, Mısır Sultanı Kansu Gavriye gönderdi. Bununla Mısır efkârını heyecana getirdi. Kansu, bu kafatasını saygıyla Mısırda gömdürmüştü GG). Şaybak Hânın Semerkanddaki medresesinde olan mezarı son zamanlarda açıldığında filvaki kafası bulunmamıştır07). Übeyd Han ile Abdullah Han da Tahmasb için bu kadar düşmandı.
Şimdiki Turgay ve Ural vilâyetlerinde, Bökey Ordasmda, bazan Sır Derya havzasında yaşıyan Mangıt-Nogay beğ ve mirzaları ve Batı Sibiryada yaşıyan hanları ise, daha çok Edil havzasındaki vekayide ve Khıyvada mühim rol oynuyorlardı. Mangıt-Nogaylar Kafkasya üzerinden Kızılbaş seferleri yaptıkları gibi, Özbeklerin Horasan tarafından yaptıkları Kızılbaş çapullarına da bazan iştirak etmişlerdir. Kazak sultanları ve hattâ Kalmuklar da bu seferlere iştirak ediyorlardı. Bu seferler Orta Türk edebiyatında güzel destanlar vücude gelmesine sebep olmuştur. Meselâ «Adil Sultan» m destanı son zamanlara kadar Kırımla Aral arasında her yerde söylenirdi.
Zikredilen hamlıklar arasında Mâverâünnehir hanlarının ehemmiyeti büyüktü. Bozkır Türkleri gittikçe oralara akıyor ve oradaki hanların hizmetine giriyordu. Yukarıda da söylediğimiz gibi, Mâverâünne- hirde kuvvetli Temürlüler ve sonra Şıban Oğulları hükümetinin kurul-
Do'stlaringiz bilan baham: |