Türk ve İran Dilleri
Mücadelesi
ürk ve Tacik dilleri mücadelesindeki eski mü- vazene Çingiz ve Temür fütuhatından sonra tamamen türk dili lehine değişti. Çingiz oğulları zama
nında Mâverâünnehir Taciklerinin ekserisi Doğu Türkistana ve Horasana, İlhanlılarla Çağatayhlarm mücadeleleri sırasında Tacik unsuru yine Horasana inmek mecburiyetinde kaldı. Bunların yerlerini Türkler doldurdular. Yukarıda «Kent Türkleri» babında bahsolunduğu gibi, Moğollar ve Temürlüler hâkimiyeti zamanında, eskiden farsça konuşan «Karşı» (Nesef), Çarcuy, Mergilan, Cızak gibi şehirlerde o dil orta- 64 65
dan kalktı. Ancak Bukhara, Semerkand ve Khocend gibi eski Fars medeniyeti kökleşmiş ve kuvvetli olan şehirlerde medreselerde öğretme dilinin Farsça olması dolayısıyla bu dil yaşıyabildi. Her yeni gelen Türk unsurunu da yutmakta devam etti. Bununla beraber bu devirde temsil edilen Türk unsuru büyük şehirlerin Tacik unsurunun dil, âdet ve simalarını değiştirdi. Bugün türkçe konuşan Khokand, Mergilân, Taşkent ve Sayram ile farsça konuşan Semerkand, Ura-Tepe, Khocend ahalisi arasında ancak ailede dil farkı vardır. Bu şehirlerdeki Tacikler o civarda köylerde (meselâ «Karşı» yanında «Kâsân», . Semerkand yanında «Ürgüt», «Magyan», «Farab» da) yaşıyan Taciklerden farklıdırlar. Şehir Tacikleri ekseriya türkçe bilirler. Bunların Mâverâünnehirde türkçe konuşan şehirlerin ahalisinden medeniyet bakımından farkları pek azdır. Bu fark ancak bu şehirlerin hakikaten menşe itibariyle de İranlı. olduklarını gösteren hususiyetlerini iyi muhafaza etmiş olan ayrı mahallerinde görülür. Bugün türkçe konuşan şehirlerin ahalisinin çoğu evvelce farsça konuşuyordu. Türk galebesi neticesinde dilini kaybetti. Bugün farsça konuşan şehirlerin de ahalisi ekseriya menşe bakımından Tiirktürler. Türkler bu şehirlerde, diğer şehirlere olduğu gibi, çok olarak gelip yerleşmemiş, yavaş yavaş ve azar azar gelip yerleşmişlerdir. Bunun neticesinde, meselâ Ura-Tepe gibi şehirlerde Fars unsuru az olup, ahalinin çoğu, hattâ Türk uruk adlarım bile saklıyan Türklerden ibadet ise de farsça konuşuyorlar. Çoğu farslaşmış Çağataylarla meskûn olan ve bugün de ahalisi «Çağatay» adını taşıyan «Baysun», «Kü- lâb» ve «Balcuvan» gibi şehirler de öyledir. Bu türlü şehir Tacikleri kendilerini hiçbir vakit İranlı saymıyor, «Kent~Türkleri» yle kendi!e- ıini bir kavim sayıyorlar. Bugün Özbek Cumhuriyetinin hükümet reisi olan Feyzullâh Khoca ve Özbek edebiyatının mühim erkânından olan Abdurrauf Fıtret bu nevi Taciklerdendir. İstanbula gelip tahsil edenlerin pek çoğu da Taciktir ve memlekete döndükten sonra da türklük yolunda çalışıyorlar. Zaten Türkistamn Bukhara, Semerkand, Khoçend, Hra-Tepe gibi farsça konuşan şehirlerinin ahalisi farsçayı bırakmak üzeredir. Bunlar arasında, Rusların *1 ürklere karşı nefret ve düşmanlık yaymak, İran medeniyetinin dirilmesinde fazla gayretkeşlik göstermek tecrübeleri netice vermiyor.
Iran ve Türk halitasını teşkil eden şehir Taciklerinin şivesi, bilhassa Bukhara ve Semerkand şehirlerinde, bünye bakımından asıl fars~. çadan epey uzaklaşmıştır.
Tacik dilinin eski Örnekleri saklanmamıştır. Yalnız Mâverâünneh-, ıın muhtelif noktalarında ya'zılan fıkıh kitaplarında ve bazı edebî eserlerde ayrı ayrı cümlelere tesadüf olunuyor. O cümleden on altıncı "asır
baslarında Ali-Şîr Nevâı’ye rekabet eden Heratlı şair «Bennâyî» nın Semerkandlıları hicvederek yerli lehçede yazdığı şiirleri pek dikkate değer111)* Bu gibi örneklerde Mâveıâünnehir tacikçesinin asıl faısça- dan farkının bilhassa türk dilinin tesiriyle doğmuş olduğu gözüküyor.
Bugünkü Mâverâünnehiı* tacikçesinin türkçe ve farsça ile olan münasebeti şu cümlelerden de görülebilir:
Do'stlaringiz bilan baham: |