Ö
Bunların l'ars diline yakınlığını göstermek için birkaç kelime veriyoruz:
Birinci İkinci Üçüncü Dördüncü
|
Farsça
|
Yagnub
|
Yagnub
|
Yagnub
|
Yagnub
|
Se
|
(üç)
|
lir ay
|
ter ey
|
saray
|
siray
|
dik
|
(köy)
|
mayn
|
rneyn
|
meyn
|
■me'in
|
giyah
|
(ot)
|
vayeş
|
uy eş
|
veys
|
vcş
|
dod
|
(duman)
|
payesi
|
payist
|
past
|
paizd
|
da s
|
(orak)
|
dir ut
|
dirut '
|
dar us
|
darus
|
ralı
|
(yol)
|
ruut
|
ruut
|
rus
|
rut
|
sek
|
(köpek)
|
kot
|
kot
|
kos
|
koot
|
goft
|
(o dedi)
|
avu
|
avu
|
avu
|
avi
|
mîbud
|
(oluyordu)
|
uuteşt
|
vuta
|
viça
|
veçe 10J).
|
|
Eski soğdçadan
|
bir çok es
|
erler kalmıştır.
|
Doğu Türkistan kazıları
|
rnek için bir cümle (Rosenbergden):
İş ykny çnn kndi wyh yw knd ıtyry dhw’ mrty nyjy’nt rty çnn ptsurdh gw yiv mrty prw nyw rdhh ıvytrty’pnyn gw’dhwty prw’nyw rdh rty’yk dhwr zyh şıo’nt rty çnn gıo'yıo kpnı/yky’ wnty rty gw dhyiüty’ w kştyçkry’: yani: «Bu iki kişi gibidir ki şehirden ve aynı kapıdan çıktıktan sonra bunların biri bir yolu, öteki başka yolu takip ederek gittiler. Epeyce mesafe gittikten sonra bunların biri balıkçılıkla, öteki ekincilikle meşgul olmağa başladı»100).
Bu cümledeki kelimelerden farsçaya uyanlar şunlardır: dhıo—do, ' mrty=merd, rd/ı=:rah, dlıwr=zdıiY, şıvnt—«şuden», dhyıvty’—dovum, kştyçkry—kist u kân.
Gerek Suğdakçanm bu örneklerinden ve gerekse bu dili bugün temsil eden Yagnub lehçesinden görüldüğü üzere, Mâverâünoehir İranlIlarının islâmiyetten önce konuştukları dil (yani suğdakça), Mavera - ünnehirde islâmiyetten sonra kuvvet alan ve bugün yaşıyan l’arsî taçikçeye göre tamamen başka bir dil olmuştur.
. iio*) Bk. Tadjikistan mecmuası, Taşkent, 1925 te M. Andreev’in «Tacik Etnografisi» adlı makalesi.
ı°5) Bullçtin de VAcademie des Sciences de Russie, 1910, p. 817 f.
Sogdç.a muhtelif şivelere ayrılmış bulunuyordu. Meselâ şimdiki hayranı (eski «Isfîcâb» yani «Sefîd Ab» — «Aq Su») şehrinin ahalisini teşkil eden Suğdakların dili, El-Bîrûnî’nin verdiği malûmata göre, ayrı bir şive olmuştur. Soğdça vesikalarda da bu lehçe farkları görülmektedir.
A
«Tacik Kelimesi
ve
Taciklerin Menşei
rapların, «Tayy» kabilesi adının bîr pehlevî ta- havvülü demek olan «Tacik» kelimesi1015), Tür- kistanda evvelâ bilhassa Araplara itlâk olunmuş, Orkhun türk âbidelerinde de Araplar « Tezik >• tesmiye olunmuşlardır. Türklerden alarak Cinliler de Araplara «Daşik» demişlerdir; eski «Tacik» den ermeni müellifleri şimalî Arabistan mânasında «Tâckastan» tâbirini kullanmışlardır107). Fakat Araplar geldiğinden bir iki asır sonra «tacik» kelimesi, umumiyetle «müslüman» mânasında kullanılıp, Milâdın on birinci asrında artık yalnız «farsça konuşan Iranlı» mânasında kullanılır olmuştur. Bu mâna ile «Tacikler» yani farsça konuşan İranlılar, Türkistanda nispeten son devirlerde bilhassa Eftalit ve Sâsânîler devrinde ticaret maksadıyla ve yahut Sâsânî Irandaki sınıf ve din mücadeleleri sonunda ve daha fazla Araplar devrinde, hâkim milletin cebren yaptığı muhaceretler sonunda ve tüccar sıfatıyla Türkistana gelip dolan unsurlardan ibarettir. Bunlar meselâ Bukhara ahalisinin «Istahar» dan geldiği ve Iranın edebî saray farsçası de konuştukları108), Taşkendin şimalindeki «Şelci» şehrinde yaşıyan en bin kadar Tacikin Isfahandan gelmiş olduğu 101)), Terganedeki Taciklerin ise Iranın her tarafından, her bin haneden bir hane olmak üze- je, ayrılarak Sâsânîler devrinde gönderilmiş oldukları no), Arap coğrafya eserlerinde kayıtlıdır. Umumen Araplar Horasanda, divan ve muamelât dili olarak arapçayı değil, farsçayı kullanmışlar, Sâmanîler ise bunu terakki ettirmişler, bu da memlekette farsçanm revacına büyük sebebiyet vermiştir. Ferganedeki Iranlı Tacik unsuru ancak Grek- Baktriya saltanatı devrinde gelmiş ve burada önce yaşıyan «Saka» ve «Kuşan» kavimlerini ve Şarkî Sogd kabilelerini yutmuşlardır. Taşkent 62 63
civarında, daha yedinci asırda Soğdlular yaşadığı, halde, onuncu asırda burada Farslar «fasih farsça» konuşur oldular. Evvelce Buda merkezi olmakla «Bukhara» adını (bu kelimenin aslı sanskıritçe «Vîhârâ», budakların medrese ve manastırı demektir) alan şehre gelip yerleşen İranlIlar tagallüp ettikten sonra, burası bir Zerdüşt dinî merkezi şeklini almıştı. Araplar birinci defa Türkistana geldiklerinde elli bin kadar arap ve tacik ailesini Türkistana hicret ettirdiler; Uratepe müstesna olmak üzere, Fergane ve Şaş taraflarına çok arap ve tacik, sonra da mütemadiyen İrandan muhacir gelmiştir. Bu muhacirler Bukharada ve diğer bazı şehirlerde her evin yarısını işgal ederek yerleşiyorlar; ve yerli ahaliyi oturdukları «iç şehir» («şehristan») dan «rabd» lara koğuyojrlar- dı 1! 1). Bukharadaki Farsların dili Sâsânî İran padişahlarının merkez mıntakalarmda konuşulan «derri» lehçesi idi J1-) ki, farsçada padişahın saray dili demek olan bu kîhçe, türkçedeki «khâkanî» ye mukabil idî. Zaten İslâm devrinde edebî farsça dili Mâverâünnehir ve Horasanda tekrar hayata dönebildi. Araplar ve Sâmanîler zamanında bu Fars-1 a- cik unsuru Türkistan ve Mâverâünnehirde öyle kalabalık idi ki, hanlılar Mâverâünnehri «İranşehir» ve yahut «İraniyüîâlâ» tesmiye eder olmuşlardı *1:l) .Bu meseleye temas eden Kaşgarlı Mahmud da «Mâverâünnehir Türk ülkesi idi, şimdi tamamen bir Acem ülkesi gibi oldu» diyor, Soğdlular «Suğdak» adıyla ancak Yedi Su şehirlerinde yaşıya- bilmişlerdi. İslâm devrinde Mâverâünnehre gelen Tacik unsurunun kesafeti ve medenî tagaîlübü her yerde kendisini gösteriyordu. Gerek Sâmanîler ve gerek fCaTabanlılar devrinde buralara gelip yerleşen Araplar gibi bütün Türkler de farslaşıyorlardı.
T
Do'stlaringiz bilan baham: |