Özbekıstanda bir de tiyatro ve spor teşkilâtı olan «tüde» (dernek, bm.k)lcr vardı. Bunlardan «Temür». «Turan». «İzci», «Türk Gücü»
; adlimdeler ve şubeleri pek meşhur idiler. Fakat rus hükümeti 1920de : °,U tude,en dağıttı. 1921 de son «Çağatay Gürünki» de dağıtıldı. Buıı- İ „S°nra tİyatr° hareket,eri geriledi. Münevver Kari maarif komiseri i ° ,UfU Zaman' hiikûmet hesabından «Türkistan ülke tiyatro turPu»nu j etm!?. VC Ker ?ehirde- sahneler kurmuştu. Halk, tiyatroya o kadar
I mışmıştı, . 1921 de yalnız Taşkendin eski şehrinde 4-5 sahne mevcut j ulunuyordu- Bunlar her gün halkla dolu oluyordu. Bunlardan biri, kıs- uk ve yazhk «Turan» tiyatrosudur/'K.şhk kısmı çarlık zamanında eski
e'i en Ujü- rus mağazasının binasında bulunuyor; vazlık kıs- mr ıse, Cenga denilen yerde ayr, bir binadır. Bu yazlık tiya'tro binas,. cok para sarfedderek yapılm.şt,. Fakat bolşevik mimarları tarafından y*P.Ian d,ger binalar gibi, bunun da altından su çıktığından yık,İd,.
I , .y,er ' U;‘marlar taraflnd«n «Rabat bahçesi», «Gülistan» adiyle ^ bUyUk yaZhk tİyatr° yaP,Idl- B^k ve ehemmiyetli eserler Tasken-
din yeni şehrinde «Şark tiyatrosu» ve «Kalizey» binas.nda sahneye ko- ' «almaktadır. Sanatkârların meşhurlarından birisi. «Türkistan ülke tı- :• yatro Trupu»nun eski rejisörü Uygur (Abdulmennan Mecîdi)dur ki. dram ve komedi rollerini çok iyi ifa eder. Yine Ebrar. Oktem, Kerim. Seyfi Kari, Kudretullah, («Kalizey» tiyatrosunun müdürü) ve Fethul- lah da mâruf artistlerdendir.
Ferganede bir «seyyar trup» tesis edilmişti. Reisi, Ozbeklerin eski ti- yatrocusu muallim Hamza Hekimidir. Onun «Fergane Falcıları» dramı ve «Karasaç» adlı operası meşhurdur. Türkiye ve Azerbaycan türkçe- : sinden özbekçeye göçürülenlerden «Halime» ve «Arşın mal alan», çok oynanmaktadır.//Sahnede kadın rollerini önceleri tatar hanımlar oynu- yorlardı. Bunlardan Masume Hanımın hizmetleri çok olmuştur. O. bilhassa Halime rolünü ifa ettiğinde bir Özbek ruhunu tam bir meharetle gösterebilmektedir. Şive ve ruh itibariyle tamamen özbekleşmiş bir ta- tar Hanımıdır. Şimdi kadın rollerini de. ekseriyetle Özbek kızları ifa etmektedir. Şâir Çolpanın ve Uygurun teşebbüsiyle Moskovada tiyatroculuk sanatını öğrenmek için gönderilen 30 kadar genç erkek ve kadın sanatkârlar, 1927 de tahsillerini ikmal ederek özbekistana dönüp geldiler ve Semarkandda resmî «Devlet Dram i mpu*nu tesis ettiler. Fa- kat Semerkandde münasip bina olmadığından. Şehir Tiyatrosu nda Ruslarla münavebe ile oynamaktadırlar. Şâir Çolpan bu trup tarafından oynatılmakta'olan eserler üzerinde dil ve üslûp mütehassisi sıfatiyle ça- lışmakta ve eserleri lehçe bakımından işleyip düzelttikten sonra sahneye vermektedir. Bilhassa ecnebi kelimelerden temizlemek ve dili halk ruhuna ve yaşıyan dile yaklaştırmak, bunun vazifesidir. Bunun, Özbek dilinin ıslahı için ehemmiyeti büyüktür. Sahnenin Özbek rejisörü yine Uy- gurdur. Kadın artistlerden Tursunay, Sareay pek meşhurdurlar. Gayet büyük istidat gösteren Tursunay, ahlâksız arkadaşlar, tarafından kıskançlık yüzünden feci bir surette öldürüldü; bu da millet için büyük bir matem oldu. .
Bina hususunda en mükemmel olanı Taşkent tiyatrosudur. Yapısı 6-7 yılda ikmal edilen bu bina, hakikaten muhteşemdir. Semerkandda da böyle bir bina yapılmak üzeredir. Burada bilhassa Baku tiyatro mektebini ikmal eden sanatkâr Azizbek çalışmaktadır. Khıyva ve Bukhara- da ayrıca sahneler vardır. Bukharâ sahnesinde, Azerbaycan^ Akhund- zade rejisörlük etmektedir. Son günlerde pek fazla rağbet gören eser- \ı ler Çolpanın Özbek tarihinden alarak telif ettiği «Polat» adlı 6 perdelik dram. Fıtratın toprak .ıslahatı günlerini mevzu edinerek yazdığı «Arştan» adlı 3 perdelik eseri ve yine Özbek tarihinden «Ebulfeyz Han»
adlı 5 perdelik eseri ve yukarıda zikri geçen «Halime», «Leylâ ve Mec- ıun», «Ferhad u Şirin» dir [Settarcanın sözü burada bitti].
«Kazakistan Merkezi Devlet Tiyatro Trupu», 1926 yılı zarfında 18 artistten ibaret olarak teşekkül etti. Bugüne kadar 17 piyes neşrolunmuştur. Fakat dekorasyonun fakirliğinden şikâyet ediliyor. 1927 yılı zarfında Kızılordada kış mevsiminde 42 defa temsil verilmiştir. Artistlerinden Kuanışbay oğlu Kalpek (ihtiyarlar rolünü güzel temsil eden bir komiktir), Umurzak oğlu Elevbay («Balesi» şamanlar ve el hekimleri rollerini güzel oynar), Kocamğul oğlu Serke, Abdullah oğlu Abdulhay, Candarbek oğlu Kurbanbek, Candarbek kızı Zöhre, Camkıya oğlu Ma- labay, mârufturlar. Piyeslerden mârufları değerli Avez oğlu Mukhtarın «Qaragöz», «Engilik kelebek», «Baybise Tuqal» adlı eserleri;* şâir Ay- mavut oğlu Yusufun «Şir Niyaz», «Qanafiye (Hanefiye) Şarbanu (Şehir Banu)», «Mansapqorlar», «Râbia», «El qurganı», «Silanın qızı», «Taş mihman (Puşkinden)», «Sarak siri (Puşkinden)»; Turgumbay oğlu Cumat’ın «Arqaîıq batır», «Torsıqbay quv»; Osman oğlunun «Zar- lıq» ; Saken’in «Qızıl Şunqarlar»; Mayii oğlu Bayımbet’in «Sansar Mol- da», «El mektebi», «Nikâh qıyar»; Kemenger oğlu Koşeke'nin «Altun saqıne»„ «Paraşıldar» adlı eserleridir. Bu eserlerin hepsi sahneye konulmuştu* 2G0).
Musiki meselesine gelince, .Türkiye ve İstanbulun tam aksine olarak şark ve garp musikisi mücadelesini burada görmüyoruz. Türkistan- da bu iki musikiye, yekdiğeriyle mücadele eden iki müstakil sanat tarzı nazariyle bakılmıyor. Taşkent musiki teknikumunda 1927 de 170 kadar Türk talebe (Rusların adedi daha fazla) tahsilde bulunuyordu. Bu mektep hem Avrupa musikisini, hem de şark musikisini talim eder. Bundan maada Taşkentte «Şark musikisini himaye Cemiyeti» de teessüs etmiştir ki, bilhassa* yerli havaları toplamakla meşguldür. Türkistanda musiki mütehassısları tarafından esas olarak Avrupa musikisi almıyor, şark musikisine ise, ona ilâve ve onu süsleyen yeni motifler vermeğe lâyık saha, mehaz Ve menba nazariyle bakılıyor. Bununla beraber millî musiki de eski mevkiini muhafaza ediyor. Bu itibarla ruS musikişinasları da orada şark musikisiyle çok alâkadar oluyorlar. «Özbek İlmî Merkezinin nezdinde «Etnograf Bezm Çalgı Tüdesi» vardır. 15 âzadan ibaret olan bu «tüde»nin üyelerinden Abdulkadir Nayi, Muhiddin Kari, meşhur Yusuf Kızık, Ahmedcan Koştey mârufturlar.
Do'stlaringiz bilan baham: |