yapı olmasına rağmen, yapılan müdahalelerin
niteliği yapıyı bir anlamda şanssız kılmıştır.
İstanbul’un artan nüfusu, önemli bir şehir içi
aktarma merkezine dönüşen vapur iskelesinin
yoğun kullanımı, kaçınılmaz olarak beraberinde
mekânsal dönüşüm talebi doğurmuştur. Ancak
yapılan müdahaleler, yapının özgün tasarımına
uygun gerçekleşmemiş, tasarımda öne çıkan
strüktür ve mekânsal kurgu arasındaki ilişki,
cephe ve iç mekân ince yapı detayları dikkate
alınmamıştır. Şahinler yapılan tahribat ile ilgili,
dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın sekreterine ulaşır ve sitemini şu
sözlerle dile getirir:
“Ben Üsküdar İskelesi’nin
müellifiyim, bina büyük bir ihanete uğramış du-
rumda bu konuyu belediye başkanı ile görüşmek
istiyorum, olabilir mi?, dedim. ‘İsminizi bana
verin, Beyefendiye isteğinizi iletirim, sizi ararız’
dedi. O günden beri beni arayacak.”
(Tercan ve
Özbek Eren, 2014: 31).
2006 yılında tescil edilen yapının geniş bir
alanda gerçekleştirilen Üsküdar kıyı düzenle-
mesi projesi bağlamındaki akıbeti –bu tescile
rağmen– tam olarak bilinmemekle birlikte, açık-
lanan genel planda, yapılacak dolgu alanlar ara-
sında kalacağı görülmektedir. Mevcut durumda
mimari ve kentsel bir değer olarak değerlendiril-
meden müdahalelere maruz kalan yapı, bu pro-
je ile birlikte, bağlamından tamamen kopma ve
belki de –karamsar bir senaryoda– yıkım tehdidi
altındadır.
Sonuç
Bu çalışmada, Türkiye modern mimarlık mira-
sının iki örneği olan İstanbul Ticaret Odası ve
Üsküdar Vapur İskelesi yapılarının özgün nite-
liklerine dikkat çekilmiş, kent ve modern mimari
belleğimizin korunmaya değer yapıları olduğu
vurgulanmıştır. İstanbul Ticaret Odası ve Üs-
küdar Vapur İskelesi farklı ölçeklerde geliştirilen
tasarımlar olsalar da –uğradıkları tüm müdaha-
lelere rağmen– ait oldukları dönemin mimari
arayışlarını yansıtan, Orhan Şahinler’in özgün
modern mimari diliyle öne çıkan iki yapıdır. Ko-
numlandıkları kıyı şeridi ile bütünleşen yapılar,
fiziksel ve kültürel bağlam ile kurdukları ilişki,
yalın kütle ve cephe kompozisyonları, ölçekler
arası süreklilikleri, malzeme kombinasyonla-
rında yaratılan detayları, mekânsal işleyişlerinin
strüktür kurgusuyla beraber ele alınması gibi
modern yaklaşımlar içermektedir.
Ancak günümüzde –pek çok modern mi-
marlık mirası yapısı gibi– söz konusu iki yapı
da özgün mimarisini yitirmiştir ve halen de
tehdit altındadır. Yapıların yarım yüzyıla yakla-
şan ömürlerinde geçirdiği zamansal değişimin/
dönüşümün belgelenmesiyle ortaya çıkan bilgi,
modern mimarlık mirasına yaklaşımdaki bilinç-
sizlik hakkında fikir vericidir. Modern mirasın
gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için toplumsal
bilinçlenmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağ-
lamda metin, yasal açıdan ‘tescilli’ olmalarına
rağmen pratikte korunması yönünde herhangi
bir çalışma yapılmamış bu iki modern mimarlık
mirası aracılığıyla, alınan kararların uygulamaya
yansıtılmasını olanaklı kılacak bilincin gelişme-
si için bir çaba olarak değerlendirilebilir. İstan-
76
mimar•ist 2018/2
Do'stlaringiz bilan baham: