TÜRKÇESİ VARKEN...
Gün geçmiyor ki yabancı kökenli kelimeler hayatımıza girmesin, farkında bile olmadan ana dilimizi unutuyoruz artık. İşyerlerimizin adı bile türkçe değil.TDK (Türk Dil Kurumu) " Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu" yayınladı, bizde duyarsız kalmayalım, dilimizi yaşayalım yaşatalım!
Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu için tıklayınız.
..
TÜRKÇESİ VARKEN...
A
abes : anlamsız
abluka : kusatma
abone : sürdürümcü
absürt : saçma, usdısı
aceleci : evecen
acz : güçsüzlük, düskü
adabı muaseret : görgü kuralları
adalet : tüze
adaptasyon : uyarlama
adapte olmak : uyum sağlamak
adaptör : bağdastırıcı
addetme : sayma, sayılma
adet : sayı
âdet : görenek, alıskı
adeta : nerdeyse
adil : haktanır
adilane : hakça
adli kuvvet : yargı gücü
adres: bulunak
afis : ası
aforizma : özlüsöz
agnostik : bilinemezci
agreman : uygunluk
ahenk : uyum
ahize : almaç
ahkâm : emir, buyruk
ahlak : aktöre
ahsap : tahta
aidat : ödenti
akamet : basarısızlık
akıl : us
akim : sonuçsuz
akit : bağıt
aklıselim : sağduyu
akreditasyon : denklik
akredite : yetkinlestirilmis
akrostis : adlama
aksan : vurgu
aksesuar : donatımlık
aksiyon : eylem, edim, devini
aktivasyon : etkinlestirme
aktivite : etkinlik
aktüel : güncel
akustik / aksiseda : yankılanım
alaka : ilinti
alakart : seçmeli yemek
alaturka : doğuluca
alegori : değismece, örnekçe
alelade : görülegelen
alelekser : sıklıkla
alev : yalaz
aleyhtar : karsıt görüslü, karsıcıl
aleyhte söyleme : dil uzatma
alfabe : abece
alliterasyon : sesyinelemesi
almanak : yıllık
alternetif : seçenek
ama / fakat : ancak
amatör : özengen
ambargo : engelti, engelleyim
ambians : hava, çevre
amblem : belirtke, simge
ameli : isevuruk
amme : kamu
amnezi : bellek yitimi
amortisman : asınmalık
ampermetre : akımölçer
ampirik : deneysel, görgül
ampirizm : deneycilik
anahtar : açkı
analiz : çözümleme
anane : gelenek
anarsi : bassızlık, kargasa
anatomi : gövdebilim
andante : yarıyavas
anekdot : öykücük, öykümce
angaje olmak : bağlantı yapmak
angarya : yüklenti
animasyon : canlandırma,
öykünleme
anket : sormaca
anomali : aykırılık
anonim : ortaklasa
anons : duyuru
anormal : olağandısı
ansiklopedi : bilgilik
antant : anlasma
antet : baslık
antik : eskil
antipati : sevimsizlik, iticilik
antitez : karsısav
antoloji : seçki, dermece
antrepo : arakoruncak
antrparantez : ayraç içinde, söz
arası
apolet : omuzluk
aranje etmek : uyarlamak
arboretum : canlı ağaç müzesi
ardiye : yığımlık
areometre :yoğunlukölçer
argüman : tanıt, kanıt
arife : öngün
aristokrasi : soylular yönetimi
aritmetik : sayıbilgisi
arkaik : eskisel
arkeoloji : kazıbilim
arma : ongun
armada : donanma
TÜRKÇESİ VARKEN...
armağan: ödül
armatür : donatı
armoni : uyum
aroma : hos koku
arsiv : belgelik
arz : sunu; yeryüzü
asgari : en az
asgari müsterek : altbilesen
asi : baskaldıran
asimetrik : bakısımsız
asimile : benzestirme, özümleme
asparagas : uydurma
aspiratör : koku çeker
astronomi : gökbilim
astronomik : abartık
asağılık kompleksi : altsanma
asikâr : apaçık
asina : bildik, tanıdık
ask : sevi
âsık : tutkun
âtıl : bos durur, issiz
ateizm : tanrıtanımazlık
atölye / santiye : islik
avans : önödeme
avantaj : üstünlük, çıkar
avukat : savunman
ayin : tapım
aykırı : yadırgı düsmek
aynı : tıpkısı, özdes
azami : en çok
azap : ezinç
B
badire : sıkıntı, darboğaz
bagaj : yolcu yükü
bahane : nedenleme
bahar : ilkyaz
bahis mevzuu : söz konusu
bahsetme : sözetme
bakiye : geri kalan
balistik : atıs bilgisi
bandrol : denetim pulu, vergilendi
banyo / hamam : yunak
bariyer : yol korumalığı, engel
bariz : belirgin
barkot : çizgi im
barometre : basınçölçer
basiret : öngörü, sezis
baypas : damar aktarma
bazen : arasıra, kimileyin
bazı : kimi
bedbin : karamsar
beddua : ilenç
beddua etme : ilenme
bedeni : tensel
bedhah : kötücül
bekap : yedekleme
bekgraunt : arka alan
bend : yasa altmaddesi
beraat : aklanma
berabere : basabas
beste : ezgi
beyan : bildirim
beyanat : demeç
beyit : ikili
bibliyografya : kaynakça
biblo : süslük
bienal : yılasırı
bilakis : tersine
bilanço : dengelem
bilbord : duyuru tahtası
bilhassa : hele
binaenaleyh: bu yüzden
biyografi : yasamöyküsü, özgeçmis
biyoloji : doğabilim, dirimbilim
bizzat : özkendisi
blöf : ürkütüm, ürkütmece
bonkör : eliaçık
bono : ödencek
bonservis : iyi çalıstı belgesi
botanik : bitkibilim
branç : kusluk yemeği
brans : dal, kol, bölüm
brifing : özetlem, bilgilendirme
brülör : yakmaç
brüt : kesintisiz
burjuva : kentsoylu
budunsal : etnik
burs : öğrenmelik
C
cadde : anayol
cahil : bilisiz, okumamıs
caiz : olabilir, uygun
camekân : sergilik
cari : yürürlükte
catering : yemek hizmeti
cazibe : albeni
cebren : güç kullanarak
cefa : üzgü
cehennem : tamu
celal : büyüklük; kızgınlık
celp : getirtme, çağırma
celse : oturum
cemaat : dinsel topluluk
cemiyet : toplum; kurum, dernek
cenah : kanat, yan, yön
cendere : baskı
cengâver : savascı
TÜRKÇESİ VARKEN...
cenin : dölüt, döl
cenk : savas
center : merkez
cenup : güney
cephe : önyüz; savas bölgesi
cereyan : akım, akıntı
cerrah : yarman
cesaret : yüreklilik
cesur : gözüpek, yürekli
cet : ata
cetvel : çizelge
cevap : yanıt
cevaz verme : uygun görme
cevher : öz; değerli tas
cevval : kıpırdak, devingen
cezaevi : tutukevi
cazibeli : alımlı, albenili
cezbetme : çekme, etkileme
cezir : çekilme
cidar : çeper
cidden : gerçekten
ciddi : ağırbaslı; gerçek
ciddiye alma : gerçek sanma,
inanma
cihan : evren
cihat : savasma
cihaz : aygıt
cihet : yan, yön
cilt : deri
cimri : elisıkı
cinas : sesteslik, esseslik, ündes
cinayet : öldürüm, öldürü
cinnet : çılgınlık
cins : esey; soy; çesit
ciro : çevirim, aktarım
civar : yöre, dolay, çevre
cömert : eliaçık
cümle : tümce; tüm
cüretkâr : atak, kendini bilmez
cürmü meshut : suçüstü
cürüm : suç
cüzi : az
Ç
çare : çözge, umar
çaresiz : umarsız, onulmaz
çek : ödene
çek etmek : yoklamak,
denetimlemek
çekup : sağlık yoklaması, tümtanı
çekout : çıkıs islemi
çember : döngü
çerçeve : kapsamca
çesni : tadım
çet : söylesi, gevezelik
çeync : akça alım-satımı
çini : sırlıtas
D
dahi : bile
dahili nizamname : içtüzük
dâhi : üstüninsan
daima : sürekli, sürgit
dair : değgin, iliskin
dalalet : sapınç, sapkınlık
damping : düsürüm
darp : çarpma, vurma
darülaceze : düskünlerevi
davet : çağrı
davetiye : çağrılık
dedektif : izlemci
dedektör : bulucu aygıt
dedüksiyon : tümdengelim
defa : kez
defakto : edimsel, eylemsel
defans : savunma
defetme : savma, savusturma
defile : giyim gösterisi
define : gömü
deforme : değisme, bozulma
dehset : yılgı
dejenere : yozlasma, çığrından
çıkma
deklerasyon : bildirim
deklere : açıklama, bildirme
dekont : akça belgesi
dekor : bezem
delil : kılavuz; kanıt
demagog : söz ebesi
demagoji : halkavcılığı
demarke : sıyrılma
demografi : nüfusbilim
demostrasyon : gösteri
depar : çıkıs
departman : bölüm
deplasman : dıssaha; değistirmece
depo : koruncak
depozito : önödenti, ilkakça,
önödence
derest : yakalama
derman : güç, dinçlik; umar
ders : öğrence
dert : tasa, kaygı
deruhte etme : yüklenme
desifre : gizi çözülmüs
despot / diktatör : buyurgan
destan : koçaklama
detay : ayrıntı
deterjan : arıtıcı
TÜRKÇESİ VARKEN...
determinizm : gerekircilik
detone : aykırı düsme
deva : umar
devalüasyon : değer düsürümü
devamı : süreği
devriye : gezge
dezavantaj : yarar yitirimi;
elverissizlik
dezenformasyon : yanıltıcı bilgi
diaspora : kopuntu
didaktik : öğretici
diğer : öteki, baska, öbürü
dijital : sayısal
dikkat : özeni, özen
diksiyon : söyleyis biçimi, demece,
söylem
dikte : yazdırım
dinamik : devingen, devimsel
dinamizm : çalısma gücü
dinamo : güç kaynağı
direkt : dolaysız
direktif : buyruk
direktör : yönetici
disimilasyon : benzesmezlik
disiplin : düzenbağı, düzence
diskalifiye : yarısdısı
dispanser: sağlıkevi
distilasyon : damıtma
distribütör : dağıtımcı
diyagram : çizenek, çizge
diyalektik : eytisim, eytisimsel
diyalog : söylesme, söylesim
diyapazon : tınlaç
diyatermik : ısıgeçirgen
diyet : besidüzen, besibilim; karsılık
dizayn : tasarım, tasarçizim
dogma : inak, önyargı
doktor : sağın
doktrin : öğreti
doküman : belge
dominant : baskın, basat
done : veri, belge
doping : uyarıcı, güç katımı
dram : üzgü, üzünç
dramatik : üzgüsel
drenaj : akaçlama
dua : yakarma, yakarıs
duayen : deneyimli, yaslı öncü
dublaj : seslendirme
dublör : benzer, yedek oyuncu;
seslendiren
dünya : acun
dürbün : uzakgörür, bakaç
düstur : ilke, genel kural
düsman : yağı
E
ebat : boyut
ebedi : sonsuz, ölümsüz
ebediyet : ölmezlik
ebediyen : sonsuza değin
ebeveyn : ana baba
edat : ilgeç
edebiyat : yazın
editör : yayımcı
efekt : ses sandırma
efkâr : tasa, kaygı
efkârı umumiye : kamuoyu
efor : özgüç, çaba
efsane : söylence
egzersiz : alıstırma
ehemmiyet : önem
ekol : çığır
ekoloji : çevrebilim
ekonomi : tutumbilim, varlıkbilim
ekspertiz : bilirkisi
ekstre : hesap özeti
ekstrem : asırı, uç
elbet : eninde sonunda
elit : seçkin
elzem : gerekli
e-mail : elektronik posta, ileti
emare : iz
emir : buyruk
empati: duygudaslık
emperyalist : yayılmacı, sömürgeci
empoze etme : dayatma
emrivaki : oldu bitti
endeks : dizin
endeskopi : içgörür
endise / gam : tasa
enstantane : anlık görüntü
entegre : bütüncül
entelektüel : aydın
enteresan : ilginç
entrika : düzence, dolantı
envanter : döküm, sayım
epigrafi : yazıtbilim
epik : yiğitsel
erkondisın: ısıdengeler
ergonomik : ise uygun
erotik : sevisel
erozyon : asınma, toprak yitimi
esaret : boyunduruk, tutsaklık
esasen : doğrusu
eser : yapıt, yaratı
esir : tutsak
eskiz : taslak
eskort : koruma aracı
esrar : gizem
TÜRKÇESİ VARKEN...
estetik : güzelduyu
esantiyon : örneklik
eskâl : biçim, görünüs
etik : törel
etiket : ederce
etimoloji : sözcükbilim
etnik : budunsal
etüt : ön çalısma
evvela : ilkönce
evvelce : önceleri
evveliyat : öncesi
ezeli : bitimsiz, öncesiz
F
fabl : öykünce
fahri : karsılıksız
fahis : ölçüdısı
faiz : ürem
fakat : yalnız, ancak
fakir : yoksul
faktör : etken
fanatik : bağnaz
fani : kalımsız, ölümlü
fantastik : düssü
fantezi : düslem, düssü
faks : belgegeçer
faraza : sözgelimi
faraziye : varsayım
fark etmek : ayrımsamak
farkına varılma : ayrımsanma
farzetme : varsayma
faul : kuraldısı
fasılasız : biteviye
fasikül : bölüntü
fasit daire : kısırdöngü
fatura : satınca
fauna : hayvan varlığı
fayans : sırlıtas
fazilet : erdem
feda : gözden çıkarma
fedakâr : esirgemez, özverili
fedakârlık : özveri
federasyon : üstbirlik
fenomen : görüngü
feragat : elçekme, özgeçi, vazgeçme
feraset : ince görüs, sezis
feribot : tasıt gemisi
fesat : bozut
fest-fud : ivedi yemek
fetis / put : tapıncak
fezleke : sorgu özeti
fıkra : bölümcük; öykücük
fırka : tümen
fidye : kurtulmalık
fihrist : dizin
fiil : edim, eylem, yüklem
fikir : düsün, düsünü
fikri sabit : saplantı
fiks menü : tek liste
fiksın : kurgu
filhakika : gerçi, gerçekten
filoloji : dilbilim
final : bitis, bitim, sonlama
finanse etmek : akçalamak
finis: varıs
firari : kaçak, kaçkın
fire : eksinti
fis : girgi
fiyat : eder
fizibilite : uygulanabilirlik
flas : gözalıcı
flashdisk : çubuk bellek
flora : bitki varlığı
flu : bulanık
fobi : korku, kuruntu, yılgı
folklor : halkbilim, halkoyunu
fonksiyon : islev
fonoloji : sesbilim
fonotik : sesçil
formalite : gerekli islem
formasyon : biçimlenme eğitimi
formel : biçimsel
forum : toplu tartısma
fosil : tasıl
fotokopi : izçekim, tıpkıçekim
fotometre : ısıkölçer
fragman : tanıtı
frapan : göze çarpan
fraksiyon : bölüngü
fren : durduraç
fuaye : dinlenmelik
fultaym : tümgün
fundamentalist : köktendinci
fütürizm : gelecekçilik
G
gabin : alısveriste aldatan
gafil : aymaz
gaflet : dalgı, aymazlık
gaile : sıkıntı, kaygı
gaip : kayıp, yok olmus
gala : ilk / öngösterim
galat : büyük yanlıs
galaksi : gökada
galebe : yengi, üstünlük
galeri : sergievi
galeyan : cosma, kaynama
TÜRKÇESİ VARKEN...
galiba : belki
galibiyet : yengi
galiz : kaba
gam : tasa, kaygı
garaj : tasıtlık
garanti / teminat : güvence
garaz : gizli düsmanlık
gardırop : giysilik
garnitür : yanlık, bezenti
gasp : kapma, zorla alma
gaye : erek
gayrimenkul : tasınmazmal
gayri iradi : istem dısı
gayri safi hasılat : tümgelir
genetik : kalıtımsal, soyaçekim
genotip : soyyapı
geometri : uzambilim
gıpta : imrenme, imrenti
gıyab : yokluk, yitiklik
girdap : burgaç
global : küresel, bütünsel
grafik : çizge
grafoloji : yazıbilim
grev : isbırakımı
gril : ızgara
grup : öbek, küme
gurbet : yadel
gurbetçi : elgin
gurme : tatbilir
gurur : övünç
güruh : sürü
güya : sanki, sözde
güz : sonbahar
güzergâh : geçek
H
haber : duyum, duyut
haberlesme : iletisim
halaskâr : kurtarıcı
halbuki : oysa
hâkim : yargıç; egemen
hakîm : bilge
hâlâ : simdiye dek
hacir : kısıt
hacim : oylum
haciz : elkoyma
hafıza : bellek
halef : ardıl, yerine geçen
halüsinasyon : varsanı, sanrı
hami : gözeten
handikap : engel
hanedan : soy
harekât : eylemce
hareket : devinim
harf : yazaç, imce
harika : olağanüstü
hars : ekin
haset : kıskançlık
hassas : duyarlı
hastalık : sayrılık
hasmet : görkem
hata : yanlıs, yanılgı
hatıra : anı, andaç
hatırlama : anımsama
hatırsinas : gönül alıcı, saygılı
hatip : söylevci
hatta : üstelik, bile, dahası, öyle ki
havale etmek : göçermek
havali : yöre, çevre
havsala : kavrama yetisi
hayâsız : yüzsüz, utanmaz
hayal : düs, sanı
hayali : imgesel, düssel
hayat : yasam, dirim
hayati : yasamsal
hayıflanma : acınma, yerinme
hayran : tutkun
hayret : saskı
hazan : güz
hazım : sindirme
hazin : dokunaklı, acıklı
hazine : gömü
hece : seslem
hedef : erek, amaç
hekim : sağın
hem de : üstelik
hemcins : türdes
hemen : duraksamadan
hemfikir : oydas, düsündes
hemsehri : ildes
hemzemin : düzeydes
hentbol : eltopu
henüz : ancak, simdiye dek
herze : bossöz
heterojen : ayrısık
heves : özenti
heyelan : toprak kayması, göçü
heykel : yontu
hezeyan : saçmasapan
hezimet : bozgun
hırs : doymazlık
hiciv : yergi, taslama
hidrografi : subilgisi
hidroloji : subilimi
hijyenik : sağlıksal
hikâye : öykü
hile : aldatı
himaye: gözetim
hipotez : varsayım
hisse : pay
TÜRKÇESİ VARKEN...
hissedar : paydas, bölüsümcü
hissi : duygusal
hissi kablel vuku : önsezi
histoloji : dokubilim
hitap : seslenme
hiyerarsi : sıralanım, sıradüzen
hiyeroglif : resimyazı
hizip : bölek
hobi : düskü
homojen : bağdasık, türdes
hoparlör : sesyayar
huksat : çengel atıs
hukuk : tüze
hulasa : kısaca, özetle
hulusi kalp : içtenlik
hummalı : yoğun
hunhar : kan dökücü
hurafe : bosinan
huy : alıskı
huzur : erinç, dirlik
hücre : göze
hükmi sahıs : tüzelkisi
hümanist : insancıl
hüner : beceri
hür : özgür
hüsran : düsyıkımı
hüzün : üzgü
I
ırk : anasoy
ırkıyat : budunbilim
ırkçılık : soyculuk
iskonto : indirim
ıslah : düzeltme
ıslahat : düzeltmeler
ıslahevi : eğitme yurdu
ısrar : üsteleme
ıtır : güzel koku
İ
iade : geri gönderme
ibadet / ayin : tapınma, tapım
ibare : sözce, deyis
ibra : aklanma
ibret : öğrenek
icat : bulus, türeti
icmal : genel toplam
icra : edim
içtima : toplanma, kavusum
idame : sürdürme
idareyi maslahat : geçistirme
iddia : sav
iddianame : savca
ide : düsünü
idefiks : saplantı
identik : özdes
ideoloji : öğreti, düsüngü
idman : alıstırma
idol : tapınca
idrak : algılama, alımlama
ifade : anlatım, anlatıs, söylem
iflas : tükenme , batkı
iftihar : övünç, kıvanç
iftira : kara çalma
ihale : eksiltme
ihata : kavrama, kusatma
ihbarname : bildirim
ihlal : çiğnem
ihmal : savsaklama
ihracat : dıssatım
ihsas : sezdirme
ihtar : uyarı
ihtilaf : anlasmazlık
ihtimal : olasılık
ihtiram : saygı
ihtiras : tutku
ihtiraslı : gözüdoymaz
ihtiva : içerme
ihtiyaç : gereksinim
ikametgâh : yerlesim yeri
ikametgâh ilmühaberi : oturma belgesi
ikaz : uyarı
ikna : inandırma
ikon : simge
ikraz : borç
iktibas : asırtı, alıntı
iktisap : edinim
iktisat : tutumbilim
ilahiyat : tanrıbilim
ilam : yargı bildirisi
ilan : duyuru
ilelebet : sürgit
ilham : esin, esinlenme
ilkbahar : ilkyaz
illegal : yasadısı
illüzyon : yanılsama
illüzyonist : gözbağcı
ilmühaber : durum belgesi
iltica : sığınma
iltimas : kayırma
im : isaret
ima : anıstırma, dokundurma
imaj : imge
imalı : üstü örtülü
imkân : olanak
imla : yazım
imtihan : sınav
imtina : kaçınma
imtiyaz : ayrıcalık
TÜRKÇESİ VARKEN...
import : dısalım
inat : direnim
inatçı : direngen
indeks : dizin
individüalist : bireyci
inisiyatif : öngüdü, üstünlük, öncelik
inkâr : yadsıma, yoksama
inkılap : devrim
insicam : bağdasık, tutarlık
insiyak : içgüdü
insiyaki : istemdısı, içgüdüsel
insiyatif : öncecilik, üstünlük
integral : tümlev
internet : bilgisunar
interaktif : etkilesimsel
intiba : izlenim
intibak : uyum, uyum sağlama
intihal : asıntı, asırma
intihap : seçim, seçme
intihar : özkıyım
intikal : kavrama
intikam : öç
inziva : yalnızlık
ipotek : tutu
iptidai : ilkel
irade : istenç
irfan : bilme, uzsezi
ironi : alaysama, alaysılama
irrasyonel : usdısı
irsaliye : gönderme belgesi
irsi : kalıtsal
irsiyet : soyaçekim, kalıtım
irtibat : bağlantı
irtica : gericilik
irticalen : doğaçtan
irtifa : yükselti
irtisam : izdüsüm
isabet : yerindelik
iskonto : indirim
ispat : tanıt, tanıtlama
israf : savurganlık
istatistik : sayılama, sayımsal
istiap : sığdırma, dolunca
istidat : yetenek
istif : düzgün yığın
istifa : çekilme
istihdam : islendirme
istihsal : üretim
istikbal : gelecek
istiklal : bağımsızlık
istikrar : sürerge, durulma
istirdat : geri alma
istismar : sömürme
istisna : ayrınca
istisnai : ayrıksı, kuraldısı
istisare : danısma
isaret : im, imlem, iz, belirti
iskence : kıyınç, yıldırı
itaatsiz : sözdinlemez
itfaiye : söndürücü
ithaf : sunu
ithalat : dısalım
itham : suçlama
itibar : saygınlık
itidal : soğukkanlılık
itikat / iman : inanç
itilaf : uyusmazlık
itina / ihtimam : özen
itiraz : karsıdurma
itiraz-ı kayt : çekince
ittifak : bağlasma
ivecen : aceleci
izafi : bağıl, göreli, görece
izaleisüyu : ortaklığı bozma
izdiham : insan yığılması
izobar : esbası
izohips : esyükselti
izolasyon : yalıtım
izolebant : yalıtım sargısı
izoterm : essıcak
izzetinefis : özsaygı, onur
Do'stlaringiz bilan baham: |