TÜRKÇESİ VARKEN...
nostalji : anı, geçmise özlem
nostaljik : özlemli
nosyon : kavrayıs
not : saptam
nöroloji : sinirbilim
nötr : yansız
nötralizasyon : etkisizlestirmek
numune : örnek
nutuk : söylev
nü : çıplak
nüans farkı : ince ayrım, ayırtı
nüfuz : söz geçerlik
nükte: ince anlamlı
nüsha : esiz, esyazı
nüve : çekirdek
nüzul : inme
O
obje : nesne
objektif : nesnel
obligasyon : yükümlülük
observasyon : gözlem
obsesif : takıntılı
obstrüksiyon : engelleme
ofans : atılım
ofis : isyeri
ofsayt : açığa düsme
ofset : düzbaskı
o halde : öyleyse
okeyleme : oldulama, onaylama
ombudsman : kamu denetçisi
onlayn : çevrimiçi
onomastik : özbudunbilim
onore : onursal
ontoloji : varlıkbilim
operasyon : islemce
opsiyon : seçme yetkisi
optimal / optimum : en uygun
optimizm : iyimserlik
ordövr : önyemek
organize etmek : düzenlemek
orijin : köken, baslangıç, kök
orijinal : özgün
oryantal : doğu’ya iliskin
oryantasyon : alıstırma, uyum
osinografi : denizbilim
otantik : gerçek, özgün, yerel
otizm : içekapanıs
otobiyografi : özyasam öyküsü
otokritik : özelestiri
otomatik : özdevinim
otonom : özerk
otopsi : gözle görü, ölüaçımı
otorite : yetke
otoriter : sözdinletir
Ö
ödem : sislik
ömür : yasam
örf : töre, gelenek
ötenazi : ölmelik
özür : engel, eksiklik
P
padok : at gezdirmeliği
paleontoloji : tasılbilim
pakt : antlasma, bağıt
paleografya : eski yazı bilgisi
paleontoloji : eski varlıkbilim, tasılbilim
palyatif : geçici, anlık
pandomim : sessiz oyun
panel : açık oturum
panik : ürkü
pankart : duyurumluk
pano : duyuru tahtası
panorama : genel görünüm
panteizm : tümtanrıcılık
pansiyon : barıncak
para : akça
paradigma : değerler dizisi, örneksem
paradoks : aykırı düsünce, karsıtlam, çeliski
paraf : imce
paragraf : bölümce, bölüntü
paralel : kosut, enlem
parametre : değistirgen
parankima : özdekdoku
parantez : ayraç
paratoner : yıldırımsavar
parazit : asalak
pardon : bağıslayın
parfüm : güzel koku
parite : değer esitliği
parkur : kosmalık, kosuyolu
parlamento : kamutay
parodi : gülünçleme
parsel : bölgü
partner : es, ortak
parttaym : yarıgün
pasaport : geçislik
pasif : edilgen, eylemsiz
paso : yolkimliği
pastoral : kırsal
pastörize : arınmıs
paten : kaymalık
patent : bulus belgesi
TÜRKÇESİ VARKEN...
patika : yolak, izlek
patoloji : hastalıklar bilimi
patriarkal : ataerkil
patron : isveren
pedagoji : eğitimbilimi, eğitbilim
pekâlâ : pekiyi, peki
pencere : bakanak
perakende : tekten, azar azar
performans : basarım, edimgücü
pergel : yayçizer
periyot : sıralama, döngü
periyodik : dönemli, dönüsümlü
personel : görevliler
perspektif : görünge, derinlik
pervane : dönencek
pervasızca : çekinmeksizin
pesimit : kuramsar, kuskucu
pesinat : öncelik
pesin hüküm : önyargı, takınç
pey : önakça
peygamber : tanrı elçisi, yalvaç
payidar / baki : kalımlı
peyzaj : kır görüntüsü
pilot : uçman
pist : yarıslık
pismanlık : yerinme
pitoresk : gözalıcı
piyes : oyun
plaj : kumsal
plaka : tanıtaç
plaket : onurluk, anımlık
plan : izlek, tasarı
plasman : yatırım
plebisit : tümdanıs
pleybek : söylemseme
pleyof : üstöbek
plurizm : çokçuluk
podyum : seki
poezi : deyis
polemik : söz (yazı) dalası, tartısı
polifoni : çokseslilik
poligami : çokeslilik
poligon : atıs alanı; çokgen
poliklinik : toplubakılık
polinom : çok terimli
polis : kolluk
polisiye : güvenlikle ilgili
politeizm : çoktanrıcılık
politika : ülke yönetimi, yönelti
popülasyon : nüfus; varlık
popüler : sevilen, tanınan
popülist : yardakçı, yaranmacı
portatif : tasınabilir
portföy : akçalık, belgitlik
portmanto : askılık
portre : betimce
postrestant : beklerulak
postülat : öndoğru, kanıt
poset : torba
potansiyel : gizilgüç
potin : boğazlı ayakkabı
potpuri : karmaca
poyraz : kuzey yeli
poz : durus
pozisyon : konum, durum
pozitif : olumlu, artı
pozitivizm : olguculuk
pörseptif : algısal
pragmatik : yararcı
pratik : kılgısal; uygulamalı
pratisyen : uzman olmayan, sağıtman
praymtaym : izlencelik
prefabrik : hazıryapım ev; kurma
prensip / umde : ilke
pres : sıkacak; baskı
prese : sıkıstırılmıs
prestij : saygınlık
prevantoryum : önleyimevi
prezentabl : sunulmaya değer
prezante : tanıstırma, sunma
prezervatif : koruyucu
prim : is ödülü
primitif : ilkel
printir : yazıcı
priusesör : islemci
priz : girgilik
probabilizm : olasıcılık
problem : sorun
prodüksiyon : yapım
prodüktivite : verimlilik
prodüktör : yapımcı
profesyonel : uğrasman
profil : yan görünüm
program : tasımlama ; izlence
proje : öntasarı, tasarı
projeksiyon : yansıtım
projektör : ısıldak
proleter : emekçi
prolog : önsöz, öndeyis
promosyon : özendirme
propoganda : yaymaca
propogandist : yayman, tanıtman
prosedür : yöntem, yol, izlek
proses :süreç
prospektüs : tanıtmalık
protez : takma
protokol : tören düzen; sözlesme
prototip : ilk örnek
prova : deneme, sınama
TÜRKÇESİ VARKEN...
provizyon : karsılık sorma
provoke etmek : kıskırtmak
prömiyer : ilk oyun, ilk gösteri
psikanaliz : tinsel çözümleme
psikolog : tinbilimci
psikoloji : ruhbilim, tinbilim
put : tapıncak
pülvarizatör : püskürteç
R
rab : tanrı
rabıt edatı : bağlaç
rabıta : bağ, iliski
radde : kerte, asama
radikal : kökten, köktenci
radyasyon : ısıma, ısınım
radyatör : ısıyayar (oto’da)
radyoaktif : ısınetki
radyolink : telsiz bağlantı
radyoloji : ısınbilim
radyometre : ısınölçer
radyoterapi : ısınlı sağaltım
rafinaj : arıtım
rafine : arıtılmıs
rafting : sal yarısı
rağbet : ilgi, değer verme
rağmen : karsın, yine de
rahata kavusma : gönenme
rahîm : esirgeyen, koruyan
rahim : döl yatağı
raket : vuraç
râkım : yükselti
rakip : karsı olan
ram : boyun eğme
ramak : az
randıman : verim
rant : getirim, emeksiz gelir
rantabilite : verimlilik
rapor : yazanak
raportör : inceleme sunucusu
rasat : gözlem
rasathane : gözlemevi
raspa : kazıyıcı
rasyonalist : usçu
rasyonel : usa dayanan, ussal
ray : kayga
rayiç : geçerdeğer
resen : kendi basına, kendiliğinden
rey : oy, görüs
reaksiyon : tepki, tepkime
realist : gerçekçi
realite : gerçeklik
realizm : gerçekçilik
reasürans : ikiligüvence
red : yadsıma
redaksiyon : yazımlama, yazıdüzen, yayımdüzen
reddiye : savunum
redüksiyon : indirgeme
reel : gerçek
reenkarnasyon : tin göçü
reeskont : ikinci kırdırma
refah : gönenç, bolluk, dirlik
refakat : eslik etme, yoldaslık
referandum : halkoylaması, kamu oylaması, tümdanıs
referans : kaynakça
refleks : yansı, tepke
reform : dönüsüm, düzeltme
refüj : orta kaldırım
refüze : geri çevirme
regülatör : düzenleyici, düzenleç
rehabilitasyon : iyilestirme
rehber : yol gösterici, kılavuz
rehin : tutu
rejim : yönetim
rejisör : yönetmen
rekabet : yarısma
reklam : tanıtı, özendirim
rekor : en üstün asama
rekortmen : erismen
rekreasyon : dinlenme alanı
relativizm : görecilik
rencide olma : incinme
rençber : tarımcı
rengârenk : alacalı
repertuvar : sunumluk
reprodüksiyon : özdesbaskı, esizbaskı
resen : doğrudan doğruya
resepsiyon : basvuru yeri; törençağrı
resesif : çekinik
resim : boyam
resmen : bile bile
resmi geçit : geçit töreni
restitüsyon : yeniden tasarımlama
restoran : asevi
restorasyon : onarım
resit : ergin
retorik : sözbilim
reva : uygun, yakısır
revaç : geçerlik
revalüasyon : değer yükseltimi
revans : karsılık oyun
revir : bakım odası
revize : yenileme, düzeltme
rezervasyon : yer ayırtımı
rezervuar : biriktirici
rezidans : konut
TÜRKÇESİ VARKEN...
rezistans : direnç
rezonans : essalınım; seselim
ribaunt : dönen top
risk, riziko : çekince, dokuncak
ritim, ritm : dizem
ritmik : düzenli, dizemli
ritüel : törensel
rivayet : duyultu, söylenti
rodaj : alıstırma
roman : uzun öykü
romantik : duygusal, düssel
rotasyon : döngü, düzenli değisim
rotatif : döner-basar
rölanti : yavaslatılmıs
rölatif : göreceli
rölativizm : bağıntıcılık
rölyef : kabartma
römork : takıt
römorkör : takıtçeker
röportaj : konusum
röprezant : tanıtımcı
röprodüksiyon : özdes baskı
röprodüktör : çoğaltıcı
rötar : gecikme
rötus : düzeltme
rövans : ikinci karsılasma
ruh : tin, öz
ruhsal : tinsel, içsel
rumuz : simge
rut : dizin
rutin : alısılagelmis, sıradan
rücu : geri dönme
rüst : ergenlik
rüya : düs
rüzgâr : eser, yel
S
sabık : eski, önceki
sabıka : geçmis suç
sabır : dayanç
sabit : durağan
sabote : baltalama
sade : yalın, düz
sadece : yalnızca
safha : evre
sahip : iye, ıs
sahiplik : iyelik
sahte : düzmece
sakin : dingin, susuk
salvo : yaylım ates
samimi : içten, gönülden
sanki : sözümona
sansasyon : ilgi yaratma, çarpıcılık
sansür : sıkıdenetim
sarfınazar : vazgeçmek
sarih : açık, apaçık
sathi : yüzeysel
satıh : yüzey
satır : dizek
satvet : ezici güç
sauna : buhar banyosu
sav : tez
seans : oturum
sebat : direnim, direnme
sebep : neden
seci : uyaklı düzyazı
seciye : ıra, özyapı
sedimantasyon : tortu çökmesi
sefahet : uçarılık
sefalet : yoksulluk
sefaret : elçilik
sefer : yolculuk; savas
sefir : elçi
sehven : yanlıslıkla, yanılarak
sekans : ayrım
seksiyon : bölüm, kesit
sekte : durma, durgu, aksama
sektör : kesim, bölüm
selamlama : esenleme
selef : öncül, öncel
seleksiyon : ayıklama
self determinasyon : gelecekgüveni;
özbelirlenim
self-servis : kendin al
sema : gökyüzü
semantik : anlambilim
semavi : göksel
sembol : simge
sembolik : simgesel
semere : verim
semih : eli açık
seminer : topluçalısım
sempatik : sevimli, kanı sıcak
sempatizan : duygudas
sempozyum : bilgi söleni
semptom : belirti, bulgu
sendika : emekçi birliği
sendrom : belirti, sıkıntı, bunalım
sene : yıl
seneyi devriye : yıldönümü
senet : belge, belgit
seniye : yüksek, yüce
senkron : essürem
senkronik : essürelik
senkronizasyon : esleme
sensör : duyar
sentaks : sözdizimi
sentetik : biresimli, yapay
sentez : bilesim
sentimental : duygulu, içli
TÜRKÇESİ VARKEN...
septik : kuskucu
septisizm : kuskuculuk
ser : bas, baskan
seramoni : tören
serap : ılgım, yalgın
serbest : bağımsız, özgür, engelsiz
serbesti : bağımsızlık
serdar : baskomutan
serdetmek : ileri sürmek
sergüzest : serüven
serhat : sınırboyu
seri : hızlı, ivedi
serî : sıra, sıralı
serigraf : ipek baskıcı
serkes : dikbaslı
sermaye : ana akça
sermest : esrik
sersem : sangı
serzenis : basa kakma
serseri : basıbos, kopuk
sertifika : bitirme belgesi
server : baskan
servet : varlık
servis : çalısma
serzenis : basa kakma
set : tümsek, engel, büget
seviye : düzey
sevk : gönderme, yollama
sevki tabi : içgüdü, itki
seyehat : gezi, yolculuk
seyelan : akı, akıntı, akma
seyir : bakıs, izleme; gezinme
seylap : taskın, su baskını
seyran : gezme, gezinme
seyrüsefer : gidis gelis
seyyah : gezgin
seyyal : akıskan, akıcı
seyyanen : esit olarak, esitçe
seyyar : gezici
seza : yarasır; değer; uygun
sezon : sürem, dönemce
sıfat : önad, nitelik
sıhhat : sağlık, esenlik; doğruluk
sıhrıyet : kanbağsız akrabalık
sıklet : ağırlık, yük, sıkıntı
sıla : kavusma
sınai : isleyimsel
sınıf : bölüm, bölüt, kat, katman
sır : giz, gizem
sırdas : gizdek
sırf : salt; yalnız, ancak
siansfiksiyon : bilim kurgu
sibernetik : güdümbilim
sicil : kayıt kütüğü
siesta : öğle uykusu
sigorta : korunç, güvenmelik
sihir : büyü
silsile : soysop
silüet : karaltı
simetri : bakısım
simetrik : bakısık
simpozyum : bilimtay, bilimsel sölen
simsar : aracı
simülasyon : benzetim, öykünme
simülatör : benzetimlik, öykünmelik
simültane : ânında çeviri
sinerji : ortakenerji, görevdeslik
sinonim : esanlamlı, yakın anlamlı
sintaks : sözdizimi
siparis : ısmarlama
siper : korunak
siperisaika : yıldırımsavar
sirayet : bulasma, yayılma, geçme
sirkat : asırma, hırsızlık
sirkülasyon: dolanım, dolasım
sirküler : genelge, duyurum
sismik : depremsel
sismograf : depremölçer
sismoloji : deprembilim
sistem : dizge, yöntem, yoldam
sistematik : dizgeli
sitayis : övme, övüs
site : özerkkent
sitem : iğneleme
sitilize : biçimleme
sivil : yurttaslara iliskin
siyaset : ülke yönetimi
skala : gösterge çizelgesi
skandal : utanca
skeç : oyunca
skenır : tarayıcı
ski : kayak
skolastik : görenekçi
skor : sonuç, durum
skorbord : sayı tahtası
slayt : yansı
slogan : savsöz, özlüsöz
smaç : küt inme
snekbar : atıstırma yeri
sneyk previv : önizleme
snobizim : züppelik
sofist : bilgici
softver : yazılım
sohbet : söylesi
sokak : yerlesim aralığı
solaryum : günes odası
solidarite : dayanısma
solusyon : çözelti
sonbahar : güz
sonda : burgu
TÜRKÇESİ VARKEN...
sondaj : burgu vurma
sorti : çıkıs
sosyal : toplumsal
sosyalist : toplumcu
sosyalizasyon : toplumsallastırma
sosyete : yüksek tabaka
sosyolog : toplumbilimci
sosyoloji : toplumbilim
sosyometri : uyum ölçüm
sömestr : yarıyıl
sörvır : bakım birimi
spekülasyon : vurgunculuk; kurgu
spekülatif : tartısılır
spekülatör : vurguncu, çıkarcı
spesifik : özellikli, özgül
spesiyal : kendine özgü, özel
spiker : konusman
spiral : sarmal
spiritüalizm : tinselcilik
sponsor : akçalayan, katkıcı
spontane : kendiliğinden olusan
spot : ısıntı; önödemeli
spred : ayırtı
sprey : püskürtücü
sprint : kısa kosu
stabil : yerlesik, oturmus
stad : yarısma alanı
staj : yetisim
stajyer : yetismen
stand : bölme
standardize : ölçünleme
standart : tekörnek, tekbiçim; ölçünlü
standbay : destek, yedek
sant : sergilik
star : yıldız
start : çıkıs, baslangıç
start almak : baslamak
statik : duruk
statü : tüzük, kural, konum
statüko : sürerdurum
stenografi : imyazı
step : adım; bozkır
stepne : yedek teker
stereofonik : oylumsal
steril : arınık
stikı / stikır : yapıskı
stil / sistem : biçim, yoldam
stilist : biçimci, giyimçizer
stok : yığım
stop : dur
stopaj : önkesinti
stoper : durdurucu
stratus : katman bulut
stres : gerginlik, gerilim
strüktür : yapı
stüasyon : konum
sual : soru
suare : gece gösterisi
sufle : fısıldama
sui hâl : kötü durum
sui niyet : kötü niyet
suikast : öldürme girisimi
suistimal : kötüye kullanım
sükût : susma, susku
sukutu hayal : düs kırıklığı
sulh : barıs
sulta : yetke
suni : yapay, yapmacık
supap : kapakçık
sübjektif : öznel
sübut : gerçeklesme
sübvansiyon : destekakça
sülale : soysop
sürpriz : sasırtı
sürrealist : gerçeküstücülük
süspansiyon : yaylanma
süvari : binici, atlı
svap : takaslama
S
saheser : basyapıt
sahıs : kisi
sahika : doruk
sahit : tanık
sahsen : kendi
sahsi : kisisel; özlük
sahsiyet : kisilik, özyapı
saibe : kusku; kir, leke
sair : ozan
saki : yolkesen
sakül : çekül
saküli : düsey
salter : çevirgeç
samandra : yüzentop
samil : kapsayan
san : ün, san
sans : uğur
santaj : karabaskı
santiye : islik
sarampol : yan çukur
sarj : doldurma, yükleme
sarjör : yükleyici
sark : doğu
sart : kosul, gerekli
sasi : çatkı
sasaa : gösteris, görkem, parıltı
sasırtma : yanıltı
savk : ısık
sayan : değer, yakısır, yarasır
TÜRKÇESİ VARKEN...
sayet : eğer, ola ki, olur ki
sayia : söylenti, duyuk
sebnem : çiy
secere : soysop, soyağacı
seffaf : saydam
sefkat : sevecenlik
sehir : kent, il
sehvet : kösnü
sekil : biçim
seklen : biçimce
sema : çizem
semere : sonuç alma
semsiye : güneslik
ser : kötülük
serait : kosullar
seref : onur, özsevi
serh : yorumlama, açımlama
sev : bayır
sevk : istek, sevinç
sey : nesne
siar : yol, iz, belgi
sifa bulma : onma
sifahi : sözlü
sifre : gizyazı
sikâyet : yakınma, sızlanma
sike : danısıklı döğüs
silep : yük gemisi
silt : ödülce
simal : kuzey
simendifer : demiryolu
sirket : ortaklık
sive : ağız, söyleyis
sizofren : erken bunama
sofben : ısıtmaç
soför : sürücü
sok : çarpma; sarsıntı
soke olmak : sasırmak
sov : gösteri
sovrum : sergievi
söhret : ün, san
su halde : öyleyse
sube : bölüntü,
sura : danısma kurulu
suur : bilinç, us
suuraltı : bilinçaltı
sümul : kapsam
süphe : sezik, kusku
T
taahhüt : üstlenme; antlasma
taahhütlü : bağıtlı
taammüden : tasarlayıp
taarruz : saldırma
taassup : bağnazlık
tab : bası
taba rengi : tütünsü
tabaka : kat, katman
tabedilmis : basılmıs
tabela : tanıtaç
tabiat : doğa
tabi olmak : uymak
tabiatıyla : doğal olarak
tabii : doğal, olağan
tabiiyet : uyrukluk; bağımlılık
tabip : sağın
tabir : deyim, terim
tabiri caizse : deyim yerindeyse
tabla : sergi
tabldot : seçmesiz yemek
tablo : çizelge
tacir : alımsatımcı, tecimen
tadat : sayım
tadil : değisiklik
tafsilat : ayrıntı; açıklama
tağyir : baskalastırma; bozma
tahakkuk : gerçeklesme
tahakküm : baskıcı etkileyim
tahammül : katlanma, yüklenme
tahayyül : düsgörü, imgelem
tahdit etme : sınırlama, kısma
tahkir : küçük görme
tahkikat : sorusturma
tahkim : pekistirme, sağlamlastırma
tahlil : çözümleme, inceleme
tahlisiye : kurtarma
tahliye : salıverme, bosaltma
tahmin : öngörü
tahrif : bozma, değistirme
tahrik : kıskırtı, devindirme
tahrip : yıkıp bozma
tahripkâr : yıkıcı
tahrir : yazma; yazı
tahsil : öğrenim; elde etme, toplama
tahsis : özgüleme
tahsisat : ödenek
takibat : kovusturma
taklit : öykünme, özenti
taksit : bölüt
takvim : günbilgisi
takviye / tahkim : pekistirme
talep : istem
tali : ikincil
talim : alıstırı
taltif : ödüllendirme
tandans : eğilim
tansiyon : kan basıncı; gerilim
taraftar : yandas
tarif : tanım
tarz : yoldam, biçim
tasarruf : tutum, artırım; kullanım
TÜRKÇESİ VARKEN...
tasarrufu tesvik : tutumu özendirme
tasavvur : tasarlama, tasarım
tasnif : bölümleme
tasdik etmek : onaylama
tashih : düzelti
tasvip : uygun görme, onama
tasvir : betimleme
tatil : dinlence
tatmin : doyum
tatminsiz : doyumsuz
tavassut : aracılık
taviz : ödün
tavsiye : öğüt, salık verme
tayyare : uçak
tazammun : kapsama, içerme
tazim : saygı
taziye : bassağlığı
tazmin / tazminat : ödence
teamül :alıskı, yapılagelmis
tebaa : uyruk
tebligat : bildirim
tecrübe : deneyim
tedavi : sağaltım
tedavül : geçerlik
tedbir : önlem
tediye : ödeme, ödenilme
teferrüat : ayrıntı
tefrik : ayırtsama
tefrika : sürmece
tefsir : yorum
tehcir : göç ettirme
tehdit : gözdağı
tekabül : esiti, uygu
tekâmül : evrim, gelisme,
olgunlasma
teklif : öneri
teknoloji : uygulayımbilim
tekzip : yalanlama
telaffuz : sesletme, söylenis
telafi : yerini doldurma, giderme
telefon : sesiletir
telif : toplayıp yazma, uzlastırma
tema : izlek
tembel : üsengeç
temdit : uzatılma
teminat / garanti : güvence, inanca
teneffüs : solunum
tenkit : elestirme
tenzih : ayrı tutma, ayrılama
teori : kuram
teorik : kuramsal
teorem : önerme
tercih : yeğleme
tercüman : dilmaç
tereddüt : ikircik, duraksama
tereke : bırakıt
terminoloji : terimbilim
termometre : sıcakölçer
termostat : ısıdenetir
terör : yıldırı
teselli : avundurma
tesettür : gizlenme, kapanma
tesir : etkime
tesisat : dösem
test : sınama
tesbih : benzeti
tesci : güç verme
tesebbüs : girisim
teshis : tanı
tesrifat : konukçuluk
tesvik : özendirme, isteklendirme
tevatür : söylenti
tevcih : yöneltme
tevil : çevirtmek, sözü çevirme
teyakkuz : uyanıklık
teyid : doğrulama
tez : savunu, sav
tezahür etme : belirme
tezat : karsıtlık, çelisme
tiraj : baskı sayısı
tirat : uzun konusma
tiryaki : düskün
tonmayster : ses yönetmeni
topoğrafya : yerbetim
trajedi : ağlatı
transkripsiyon : çevriyazı
transplantasyon : organ aktarımı
trap : uçurvur
travma : vuruk, sarsıntı, örselenme
treking : doğa yürüyüsü
trent : eğilim, yönseme
trotuar : kaldırım
tur / turne : dönü, dolası
turist : gezgin
tus : dokunaç
tüccar : tecimen
tümör : ur
tünel : örtükgeçit
türbülans : burgaç
U
ufuk : çevren
uhde : sorumluluk
ukala : bilgiç, bilecen
ultra : asırı
ultraviyole : morötesi
umde : ilke
umum : genel, kamu
unsur : öge, ilke
unvan : san, ad
TÜRKÇESİ VARKEN...
usul : yöntem, yol, düzen
uzuv : örgen, üye
Ü
ültimatom : son uyarı
ültrason : yansılanım
ültrasonografi : yansılanım aygıtı
ümmet : inandas topluluğu
üniforma : birörnek giysi
ünite : birim, bölüm
üniter : bütünbirim
üniversite : bilimler yurdu
üslup : biçem, söyleyis, özanlatı
ütopik : düssel
ütopya : düs; düssel ülke
V
vaat : söz verme
vade : süre
vadi : koyak
vahim : korkunç, korkulu
vahset : ürküntü
vakar : ağırbaslılık
vakıa : olut, olgu
vaki : olagelen
vâkıf : bilen, anlayan
vakıf : bağıs, bırakma; bağlama
vakit : süre, süreç
vakur : basıdik
valiz : yol çantası
valör : geçerlilik
vareste : ilisiksiz
vâris : kalıtçı
varit : olanaklı
variyet : varlık
varos : dısyöre
varyant : değiske; yanbiçim
varyasyon : değisirlik, çesitleme
vasat : orta; ortam
vasati : ortalama
vasıf : nitelik, öznitelik, ayırt
vasıl : erisen, ulasan; ulama, bağlantı
vasıta : araç; aracı
vasıtalı : dolaylı
vasıtasıyla : eliyle
vasi : yönetmen
vâsi : genis; engin
vasiyetname : kalıtyazı
vatan : yurt, ülke
vaveyla : çığlık
vaziyet : konum
veb : ağ
vebal : yazık
vecde gelme : esrime
vecibe : kosul, ödev, borç
vecize : özdeyis, özlü söz
vefa : sözünde durma
vehim : kuruntu
velev : olsa bile, olsa da
velhasıl : kısaca, sözün özü
veraset : kalıtım
versiyon : esiz, esyazı
vasayet : buyruk
vesvese : isgil
veya : ya da
vesile : nedence
veto etmek : olmazlamak
vicahen : yüzüne karsı, yüzlemece
video : görüntü alıcı
vicdan : duyunç, yürekbuyruğu
viraj : dönemeç, büküm
virman : aktarım
vitrin : sergilik
viyadük : köprü yol, asıt
vize : görüldü
vizör : bakaç
vizyon : uzak görüslülük, uzgörü
volüm : ses oylumu
vukuat : olaylar
Y
yadigâr : anmalık
yahut : ya da
yani : su demek, senin anlayacağın, diyesim
yed i emin : güvenilir kisi
yeis : üzüntü
yeknesak : tekdüze
yekten : birdenbire
yekün : tutar, toplam
yemin : ant içme
yevmiye : gündelik
Z
zabıt : tutanak
zafer : utku
zafiyet : güçsüzlük
zarar : dokunca
zarf : belirteç
zaruri : kaçınılmaz
zalim : kıyıcı, acımasız
zam : artırım
zamir : adıl
zan : sanı, kusku
zarafet : incelik
zarf : belirtec
zehap : sanı
zekâ : anlak
TÜRKÇESİ VARKEN...
zengin : varsıl
zevk : beğeni
zımnen : dolayısıyle
zıt : karsıt; aykırı
zihin : bellek
zilyet : elmen
zira : çünkü
zirve : doruk, tepe
ziyafet : sölen
ziyaret : görmeye gitme
ziynet : süs, bezek
zorlu : çekismeli
zorunlu : gerekli
zuhur : basgösterme
zulüm : kıygı
zül : alçalma
zümre : topluluk; katman
zürriyet : döl
Derleyen :
Tarık KONAL
Dil Derneği üyesi
tarikkonalQhotmail.com
www.dildernegi.org.tr
Do'stlaringiz bilan baham: |