J
jakoben : tepeden inmeci
jenerasyon : soy, kusak
jenerik : tanıtımlık
jenosit : soykırım
jeoloji : yerbilim
jeomorfolog : yüzeybilimci
jeotermal : yerısıl
jet-ski : su kızağı
jogging : kosu
jübile : kutlama töreni
jüpon : içetek
jüri : seçici kurul
K
kaadir :gücüyeter
kaale almak : önem vermek
kabil : olabilir
kabiliyet / istidat : yetenek
kabir : gömüt
kablelvuku : olmadan önce
kabotaj : deniz isletmesi
kâbus : karabasan
kadar : değin, dek, ölçüde
kadastro : yeryazım
kadavra : ölük
kader, baht : alınyazgısı
kadim : eski, çoktanki
TÜRKÇESİ VARKEN...
kadir : değer
kadirsinas : değerbilir
kadük : geçerliliği kalmamıs
kâfi : yeterli
kafiye : uyak
kahır : üzüntü, ezginlik
kâhin : bilici
kaide : kural, taban
kaim olma : yerine geçme
kâinat : evren, acun
kalbi : içten
kale : kurgan
kale almak : önem vermek
kalibrasyon : ölçümleme
kalibre : çapölçer
kalifikasyon : niteliklilik
kaligrafi : yazı biçimi
kalite : nitelik
kalori : ısın
kalorifer : ısıveren, ısıtaç
kalorimetre : ısıölçer
kalp : yürek, gönül
kambiyo : değistirim
kameriye : çardak
kamp : dinlenek
kampüs : yerleske
kamufle : alalama
kanaat : kanı
kanalizasyon : pis su yolu
kantitatif : nicel
kaparo : önakça, güvenmelik
kapasite : sığa
kapital : anamal
kapitülasyon : ayrıcalık
kapris : özenç
kâr : artınç
karakter : ıra, özyapı
karakteristik : özgül, belirtici
kargo : yük
karine : ipucu
kariyer : uzmanlasma
karizma : büyüleyim
karizmatik : büyüleyici
kartvizit / jenerik : tanıtmalık
kasıt : amaç, erek
kasko : güvencelik
kâsif : bulam
kaatil : öldüren
katil : öldürme
kâtip : yazman
katalog : dizit
katliam : toplu öldürüm, kırım
katot : eksi uç
kavim : budun, ulus
kavis : yay, eğmeç
kayıp / zayi : yitik
kefalet : yükümleme
kefil : yükümcü
kelime : sözcük
kemer : belbağı
kesafet : yoğunluk, koyuluk
kesisleme : akçayel
keske : ne olurdu
kesmekes : karısıklık
ketum : ağzısıkı
keyif : tat, sevini
keza : yine, öyle
kırtasiye : yazı gereçleri
kısas : disedis
kıssa : öğütlük, öğütçe
kıstas / kriter : ölçüt
kıta : anakara
kıyafet : giysi
kıyaslama : örnekseme
kıymet hükmü : değer yargısı
kibir : büyüklenme
kifayet : yeterlik
kinaye : değinmece, dokundurma
kinetik : devimsi
kisve : giyim, kılık
kitabe : yazıt
kitap : okunca, betik
klan : sop
klas : bölüt
klima : ısıdüzenleyici
klise : kalıplasmıs
koçaklama : destan
kodifikasyon : düzenleme
kokteyl : içkili toplantı
kolaj : kesyap
kolektif : isbirlikli
kolektör : toplaç
kolokyum : bilimsel toplantı
kolonlama : özdesleme
komandit : karma sorumlu
kombine : birlesik
komedi : güldürü
komisyon : yüzdelik, yarkurul
komite : kurul
kompetitif : yarısımcı
kompleks : karmasık
komplike : karmasık, dolasık
komplo : gizdüzen
kompozitör : besteci
komprador : isbirlikçi
kompütür : bilgisayar
komünikasyon : iletisim
kondisyon : erk
kondüsyon : tümdurum
konfigürasyon : yapılandırma
TÜRKÇESİ VARKEN...
konfirmasyon : doğrulama
konfor : gönence
konformist : uyguncu, uyarcı
kongre : kurultay
konjoktivite : göz yangısı
konjonktür : topludurum
konkardato : batıs anlasması
konkur : yarısma
konsantrasyon : yoğunlasma
konsept : kavram
konsensüs : uzlasım, anlasım
konser : dinleti
konserve : saklanca
konsalidasyon : pekistirme
konsorsiyum : uluslararası ortaklık
konstrüksiyon : yapım, yapı
konsültasyon : görüs alısverisi
konsimento : alındı belgesi
kontenjan : saptanca
konteyner : kutuyük
kontra : karsı, aykırı
kontrast : karsıtlık
kontrat : sözlesme
kontrolör : denetçi
konvansiyon : anlasma
konvektör : ısıyayar
konvertibilite : çevirgenlik
koordinasyon : esgüdüm
koprodüksiyon : ortak yapım
kopya : eslem
korelasyon : bağlılasım, ilgilesim
koridor : geçenek
korse : sargaç
kortej : tören alayı
kostüm : giysi
kota : ülesi
kotasyon : değer belirleme
kotlamak : imlemek
kotra : yelkenli
kozmoloji : evrenbilim
kozmonot : uzayadamı
kozmopolit : evrendes
kozmoz : evren
kör : görmez
kötü talih : karayazı
kramp : kasınç, kasılma
kravat : boyunbağı
kreasyon : yaratı
kredi : ödenç, güven
kredibilite : güvenilirlik
krematoryum : yakmalık
kriminoloji : suçbilim
kripto : imli yazı, gizli yazı
kriter : kıstas, ölçüt
kritik : elestiri, sorul
kriz : bunalım
kroke : esrik
kroki : taslak
kromozom : soyaktaran
kronik : süreğen
kronoloji : süredizin
kronometre : süreölçer
kros : kır kosusu
kurs : alısım
kursiyer : alısman
kuruntu : isgil
küfür : sövgü
kült : tapınç
kültür : ekin
kümülatif : katlanmıs, yığısımlı
küstah : kendini bilmez
kütüphane : okuncalık
L
laboratuar : deneylik
labtop : dizüstü bilgisayar
laf / lakırdı : söz
lafügüzaf : bossözler
lahit : gömüt
lakayt : ilgisiz
lakin : ama, su var ki
lalettayin : gelisigüzel
latife : saka
lavabo : elyunağı
layık : yakısan, yarasık
lazım : gerek, gerekli
leasing : kiralama
lebiderya : deniz kıyısı
legal : yasal
lehine : yararına
leksikoloji : sözlükbilim
lenguistik : dilbilim
levazım : gereçler
levha : tanıtaç
lezzet : tat
link : bağlantı, ilisim
lirizm : içsellik
lisan : dil
lisans : yetki belgesi
liste : dizelge
literatür : yazınca
litografya : tasbasması
litosfer : tasküre
liva : tugay, sancak
liyakat : yararlık, yarasırlık
liyezon : ulama
lizing : kiralama
lobi : beklenek
lodos : karayel
TÜRKÇESİ VARKEN...
logo : simgeyazı, belirtke
lojistik : donanım
lojman : görevli konutu
lokanta : asevi
lokavt : iskapatımı
lüzum : gereksinim
M
macera : serüven
maddi : özdeksel
mafsal : eklem, oynakyeri
mağdur : kıygın
mağlubiyet : yenilgi
mağrur : kendini beğenmis
mahcur : kısıtlı
mahkeme : yargılık
mahkûm : yargın, yargılı
mahpus / mahbus : tutuklanmıs
mahreç : çıkıs yeri, çıkak
mahrum : yoksun
mahsuben : yerine sayarak
mahsul : ürün
mahsus / has : özgü
mahzur : sakınca, engel
makam / mevki : orun
makanizma : düzenek
makara : sarımlık
makber : gömüt
makbuz : alındı
maksat : amaç, erek
maksimum : doruk, en üst, son sınır
maktul : öldürülen
makul : anlayıslı, usa uygun
makûs : uğursuz
mali : akçalı
malik : iye
maliyet : eder
malum : bilinen
malzeme : gereç
mamafih : yine de, böyle iken
mamur : bayındır
mana : anlam
manej : at eğitim yeri
manevi : tinsel, içsel
maneviyat : yürekgücü
mani : engel
manifesto : bildiri
manipülasyon : güdümleme
manivela : kaldıraç
manometre : basıölçer
mansiyon : övgüdeğerlik
manset : üst baslık, kolluk
mantık : sözge
maraz : sayrılık
maraton : en uzun kosu
marifet : beceri
marjinal : sıradısı, uçta
marka : belik
market : satım yeri
marketing : pazarlama
marmelat : ezme
maruz bırakmak : uğratmak
maruzat : sunus, diyecek
masaj : ovma
mask : yüzkalıbı
maske : örteç
maskot : uğurluk
masör : ovucu
masraf : gider
mastar : eylemlik
masum : suçsuz
masun : dokunulmaz, korunmus
mat : donuk
matbaa : basımevi
matbu : basılı
matbuat : basın
matem : yas
matematik : sayıbilim
materyal : gereç
materyalist : özdekçi
matine : gündüzlük
matkap : delgi
matuf : yöneltilmis
mayo : denizlik
mazbata : tutanak
mazbut : derli toplu
mazeret : engel, engellik
mazhar : erismis, erisen
mazi : geçmis
mazlum : uysal
meal : anlam, kavram
mecaz : değismece
mecazı mürsel : doğal değismece
mecbur : yükümlü
meccani : karsılıksız
mecnun : tutkun, çılgın
mecra : akak, yatak
meczup : sapık
meçhul : bilinmeyen, belirsiz
med : çekme
medar : dayanak, dönence
medar olmak : yardımı olmak
medarı iftihar : övünce
medarı maiset : geçim aracı
meddah : övücü
meddücezir : gelgit
medeni : uygar
medet : yardım
medfun : gömülü
TÜRKÇESİ VARKEN...
meditasyon : derin düsünme, dalınç
medya : iletisim araçları
medyun : borçlu
mefharet : övünç, kıvanç
mefhum : kavram
mefkure : ülkü
mefluç : kötürüm
mefrusat : dösemelikler
meftun : vurgun, tutkun
megaloman : büyüklük delisi
megapol : devkent
meğer : oysa
mehil : önel
mekân : uzam
mekanik : devinimbilim
mektup : betik
melal : usanç
melankoli : karakaygı
melek : gökçe
meleke : yeti, yatkınlık
melez : katısık
melodi : ezgi
melul : usanmıs, bezgin
memnu : yasak
memnun : sevinçli
memur : isyar
memorandum : diplomatik nota
memori : bellek
memur : isyar
men : yasaklama, önleme
mendirek : dalgakıran
menfez : ağız
menfi : olumsuz
menfur : iğrenç
mengene : sıkmaç
menkıbe : öykü, övmece
menkul : tasınır
mensubiyet : ilinti, ilgililik
mensur : düzyazı
mense : köken
menzil : konaklama yeri, erim
mera : otlak
meram : istek, erek
merasim : tören
merhale : asama
merhamet : acıma
mer’i : yürürlükte olan
meridyen : boylam
mersiye : ağıt
mesafe : uzaklık
mesai : çalısma
mesaj : ileti, söylem
mesela : örneğin, sözgelimi
mesele : sorun
mesire : gezinti yeri
mesken : konut
meslek : uğrasdalı, geçimyolu
mesnet : dayanak
mest : esrik
mesul : sorumlu
mesgale : uğras
mesgul : dalgın, uğrasan
mesguliyet : uğrası
meshur : ünlü
mesru : yasaya uygun
mesrubat : içecekler
mesum : uğursuz
mesveret : danısma
met, med : kabarma
metafizik : doğaötesi
metafor : eğretileme
metamorfoz : baskalasma
metanet : dayanca
metcezir : gelgit
meteor : göktası
methiye : övgü, güzelleme
metodoloji : yöntembilim
metro : yeraltı ulasımı
metrukât : bırakıt
mevcudiyet : varlık, varolus
mevduat : yatırım
mevhum : sanal; kavram
mevki : yer, konum
mevkuf : tutuk, tutuklu
mevsim : sürem
mevta : ölüler
mevzu : konu, bağlam
mevzuat : kurallar
mevzubahis : söz konusu
mey : içki
meyus : umutsuz
mezalim : kıyımlar
mezar : gömüt, sin
mezat : açık artırma
mezbaha : kesim yeri
mezbele : çöplük
mezbur / mezkûr : adıgeçen
meziyet : üstünlük niteliği
mezra : tarla
mezun : bitirmis, yetkili
miat : kullanma süresi
mısra : dize
mihenk : denektası
mihman : konuk
mihnet : sıkıntı
mihrak: odak
mikrofon : sesalır
mikser : çırpıcı
mikyas : ölçek
milenyum : binyıl
TÜRKÇESİ VARKEN...
militarizim : orduculuk
millet : ulus
milletvekili : saylav
milli : ulusal
mimik : kımıltı
minimum : en düsük, altsınır
minnet : iyilik borcu
miralay : albay
miras : kalıt
misafir : konuk
misak : sözlesme, antlasma
misal : örnek, sözgelis
mistik : gizemci
misyon : özgörev, amaç
mitoloji : söylencebilim
mizaç : özyapı
mizah : gülmece, alaysılama
mizahi : alaycı
mizansen : oyun düzeni
moda : izlenti
modem : çevirge
modern : çağcıl
modülasyon : geçis, değisme
mola : dinlenim
monarsi : tekerklik
monitör : görüntülük
monogami : tekeslilik
monolog : tekli konusma
monoteizm : tektanrıcılık
monoton / yeknesak : tekdüze
montaj : kurma, kurgu
moral : yürek gücü, içgücü
moratoryum : borç erteleme
morfoloji : biçimbilim
morg : ölüklük
mostralık : göstermelik
motif : örge
motiv : güdü
motivasyon : isteklendirme
mönü : yemek listesi
muaccel : ivedi
muadelet : esdeğerlik
muadil : esdeğer, denktes
muaf : bağısık
muafiyet : bağısıklık
muahede: antlasma
mualla : yüce
muallak : asılı, bosta
muallim : öğretmen
muamelat : islemler
muamele : islem, davranıs
muamma : bilmece, gizlence
muarız : karsı gelen
muasır : çağdas
muaseret : görgü
muavenet : yardım
muayene : bakı
muayyen : belirli
muazzam : ulu
muazzep : sıkıntılı
muazzez : saygıdeğer
mübah : olurlu
mubayaa : satınalma
mucibince : gereğince
mucip sebep : gerekçe
mucit : türetmen, bulan
mucize : tansık, olağandısı
mudi : yatırımcı
mufassal : ayrıntılı
mugalata : yanıltmaca
mugayir : aykırı
muğber : küskün, kırgın
muğlak : anlasılmaz
muhabere : yazısma
muhabir : bildirmen
muhacir : göçmen
muhafazakâr : eskiye bağlı
muhakeme : usavurma
muhakeme etme : yargılama
muhalefet : karsıtçılık
muhalif : karsıcıl
muhammen : oranlanan
muharebe : savasma
muharrer : yazıcı
muharrir : yazar
muhasara : kusatma
muhasebe : saymanlık
muhatap : söz söylenen
muhayyel : düssel
muhayyile : düsgücü, imgelem
muhbir : eleveren
muhip : seven
muhit : çevre, yöre
muhkem : sağlam
muhlis : katkısız
muhtaç olma : gereksime
muhtar : özerk
muhtasar : kısaltılmıs
muhtelif : çesitli
muhtemel : olası, umulur
muhterem : saygıdeğer
muhteris : tutkulu
muhtesem : görkemli
muhteva : içerik, kapsam
muhtıra : andıç
mukabele : karsılık verme
mukadderat : alınyazısı, yazgı
mukallit : öykünmeci
mukavele : sözlesme
mukavemet : direnis; dayanırlık
TÜRKÇESİ VARKEN...
mukavim : dayanıklı
mukayese : karsılastırma
mukim : oturan
muktesep : aktarılmıs
muktedir : gücü yeten
multivizyon : yansıtmalı gösterim
munis : sevimli
muntazam : düzenli
munzam : katma, ekleme
murabba : dördül
murakabe : denetleme
murakıp : denetçi
muris : kalıtçı
musahabe : söylesme
musallat olma : basına dolanma
musibet : uğursuz, sıkıntı
mustarip : acı çeken
mutaassıp : bağnaz
mutabakat : uyusma,uyum
mutasyon : değisinim
mutat : alısılmıs
muteber : güvenilir, geçerli, saygın
mutedil : ılımlı, ılıman
mutemet : güvenilir kisi
mutena : özenilmis, saygın
mutlak : tek, salt, yalnız, saltık
mutlaka : kesinlikle
muttali olma : öğrenme
muvacehesinde : karsısında
muvafakat : uygunluk, onay, olur
muvaffak : basarılı
muvakkat : geçici
muvasala : erisim, ulasım
muvazaa: danısıklık
muvazene : denge, denklik
muvazi : kosut
muvazzaf : ödevli, görevli
muzaffer : utkulu
mübadele : değistokus
mübah : olurlu
mübalağa : abartma
mübarek : kutlu, uğurlu
mübayaa: satınalma
mübeccel : yüce, ulu
müberra : aklanmıs
mücadele : savasım, uğras
mücavir : komsu
mücehhez : donatılmıs
mücella : parlak
mücerret : soyut, yalnız
mücerrit : yalıtkan
mücessem : üç boyutlu, kabartma
mücevher : takı
mücrim : suçlu
müdafaa : savunma
müdafi : savunucu
müdavim : sürekli
müddeiumumi : savcı
müddet / zaman : süre
müdrik : anlamıs, anlayan
müdrike : alımlama
müebbet : sonsuz
müeccel : ertelenmis
müellif : yazar
müesses : kurulu, kurulmus
müessif : acınacak
müessir : etkili
müeyyide : yaptırım
müfettis : denetmen
müfit : yararlı
müflis : batkın
müfredat : ayrıntılar
müfrit : asırı
müfteri : karaçalıcı
mühim : önemli
mühimmat : savas gereçleri
mühlet : belirli süre
müjde : mustu
mukayese : ölçüstürme
mükâfat : ödül
mükellef : yükümlü
mükemmel : eksiksiz
mükerrem : saygın
mükerrer : yinelenmis
müktesebat : edinç
müktesep : kazanılmıs
mülahaza : düsünce, görüs
mülakat : görüsme
mülaki : kavusan, bulusan
mülazım : teğmen
mülga : yürürlükten kaldırılmıs
mülk : tasınmazmal, ülke
mülkiyet : iyelik
mülteci : sığınmacı
mültivizyon : yansıtmalı gösterim
mümbit : bitek, verimli
mümkün : olanaklı
mümkün mertebe : olabildiğince
mümtaz : seçkin
münafık : ikiyüzlü
münasebet : iliski, bağıntı, bağ
münasip : uygun, yarasık
münazara : savlı tartısma
münekkit : elestirmen
münevver : aydın
münezzeh : arınmıs
münferit : tekil, tek, kendi basına
münhal : açık, bos
münzevi : kaçınık, çekilgin
müphem : belirsiz, anlasılmaz
TÜRKÇESİ VARKEN...
müptela : tutulmus
müracaat : danısma, basvuru
müradif : esanlamlı, anlamdas
mürafaa : sözlü durusma
mürebbiye : eğitici
müreffeh : gönençli
mürekkep : bilesik, yazı boyası
mürettip : dizgici, dizmen
mürit : izdes
mürsit : yol gösterici
mürteci : gerici
mürtesem : izdüsüm
mürur : asım
müruri zaman : zaman asımı
mürüvvet : iyilikseverlik
müsabaka : yarısma, ölçüsme
müsademe : çarpısma
müsadere : elkoyma
müsait : uygun, elverisli
müsamaha : görmezden gelme
müsavat : esitlik
müsavi : esit
müsbit / müsbite : kanıtlayan
müsebbip : neden
müsecca : uyaklı söz
müseddes : altıgen
müsekkin : yatıstırıcı
müselles : üçgen
müselsel : ardı ardına
müsemma : adlanmıs
müsnet : dayatılmıs
müsbet : olumlu
müsrif : savurgan, tutumsuz
müstacel : ivedi
müstafi : isinden çekilen
müstahak : kazanımlı
müstahdem : görevli
müstahkem : sağlamlastırılmıs
müstahsil : üretici
müstakbel : gelecekteki
müstakil : bağımsız
müstamel : kullanılmıs
müstantik : sorgu yargıcı
müstefit : yararlanan
müstehcen : açık saçık
müstehlik : tüketen
müstehzi : alaycı
müstemleke : sömürge
müsteniden : dayanarak
müstenkif : çekimser
müsterih : kaygısız, içi esen
müstesna : ayrıcalı, üstün
müstevi : düzlem
müstevli : yayılan, ele geçiren
müsvedde : taslak
müsahede / rasat : gözlem
müsahhas : somut
müsahit : gözlemci
müsavir : danısman
müserref olma : onur duyma
müsfik : sevecen
müsir : gösterge
müskül : çetin, güç
müstak : asırı istekli
müsteki : yakınan
müstemilat : eklentiler
müsterek : birlikte
müsteri : alıcı
mütalaa : irdeleme
mütareke : bırakısma
müteaddit : birkaç, birçok, çok
müteahhit : yüklenici
müteakıben : ardı sıra
müteallik : iliskin, ilintili
mütebaki : geri kalan
mütebessim : güleç
mütecanis : türdes, bağdasık
mütecaviz : saldırgan
mütecessiz : gözetleyen
müteessir : etkilenen, üzülmüs
mütefekkir : düsünür
mütegallibe : derebeyi
mütegayir : karsıt olan
müteharrik : devingen
mütehassıs : uzman
mütehassis : duygulanma
mütekabil : karsılıklı
mütekait : emekli
mütekâmil : olgun
mütemadi : aralıksız
mütemayil : eğilimli
mütemmim : bütünleyici
mütenahi : bitimli, sonlu
mütenasip : oranlı, uygun
mütenazır : bakısımlı
müteradif : esanlamlı
mütercim : çevirmen
mütereddit : çekingen, ikircikli
mütesanit : dayanısık
mütesavi : esit, es olan
müteselsil : ardı ardına
mütesekki : yakınan
mütevazi : gösterissiz, alçak gönüllü
müteveccih : yönelmis
müteveffa : ölmüs
mütevekkil : yazgıcıl
mütevellit : ileri gelmis
mütevezzi : dağıtman
müteyakkız : uyanık, tetikte
müthis : ürküten, umulmayan
TÜRKÇESİ VARKEN...
müttefik : bağlasık, anlasmıs, oydas
müttefikan : oybirliğiyle
müttehim : suçlanan
mütesebbis : girisimci
mütevellit : doğurtan
müzakere : görüsme
müzayede : artırma
müzdeviç : eslenik
müzekker : eril
müzeyyen : süslü
müzmin : süregen
N
nabız : atardamar
naçiz : değersiz
nadide : görülmemis
nadim olma : yerinme
nadir : az bulunur
nafaka : geçimlik
nafıa : bayındırlık
nafile : bosuna
nağme : ezgi, ses
nahif : çelimsiz
nahiye : bucak
nahos : beğenilmeyen
nakavt : oyundısı kalmak
nakıs : eksi, eksik
nakit : akça
nakkas : bezekçi
nakletme : tasıma, anlatma
nakli : söylenegelen
nam / ünvan : san, ün
namağlup : yenilmemis
namalum : bilinmeyen
namdar : ünlü
name : betik
namert : alçak, korkak
namüsait : elverissiz
namütenahi : bitimsiz, sonsuz
namzet : aday
nankör : iyilikbilmez
nara : bağırıs
narenciye : turunçgiller
narin : inceyapılı
narkoz : uyusturma
narsist : özsever
nas : inak
nasihat : öğüt
nasip : düsem
nasyonal : ulusal
natamam : bitmemis
natıka : söyleme yetisi
nativizm : doğustancılık
natuk : iyi konusan
natüra : doğa
natüralizm : doğalcılık
natülmort : ölüdoğa
nazar : bakıs, gözatma
nazaran : göre, oranla
nazarı dikkate almak : önem verme
nazari : kuramsal
nazariye : kuram
nazım : kosuk
nazire : benzek, benzetileme
nebat : bitki
nebze : bir parça, pek az
necip : soylu
nedamet : yerinme
nefaset : güzellik
nefes : soluk
nefis : çok güzel, özvarlık
negatif : olumsuz
nekahet : iyilesme
nema : artma, ürem
nesep : soybağı
nesil : kusak, döl
nesir : düzyazı
nesriyat : yayın
netice : sonuç
netvörk : bilisimağı
nevroloji : sinirbilim
nevroz : sinirce
nezaket : incelik
nezaret etme : bakma, gözetme
nida : ünlem, haykırı
nifak : ayırga, ayrım
nigâr : güzel, sevgili
nihai : son
nihayet : son, sonunda
nihilizm : yoksayıcılık
nikbin : iyimser
nikneym : takma ad
nimet : ergi
nisap : yeter sayı
nispet : oran
nisyan : unutus
nisan : im, iz, belirti
nisan almak : gezlemek
nisangâh : bakıncak
niyet : erek
nizam : düzen, yol
nizamname : tüzük
nodül : yumrucuk
nofrost : karlanmaz
noksan : eksik
nokta : durgu, benek
norm : izge, ölçü, kural, ilke
Do'stlaringiz bilan baham: |