71
SONUÇ
İşsizlik Türkiye’nin önemli sorunlarından birisidir. Genellikle ülkede
meydana gelen iktisadi krizler ve durgunluklar işsizlik olgusunu daha da ön
plana
çıkardığı görülmektedir. Ekonomide artış kaydeden işsizlik sorunu, işgücünü atıl hale
getirmektedir. Bu durum sürdürülebilir bir büyüme ve akabinde kalkınmayı
yavaşlatarak, yoksulluğu ve gelir adaletsizliğini beraberinde getireceği
düşünülmektedir. İşsizlikle mücadele ederken, işsizliğe sebep olan nedenlerin iyi
bilinmesi ve bu sorunlara uygun çözümler üretilmesi gerekmektedir.
Ancak bu
şekilde işsizlikle mücadele kolaylaşabilmektedir. İşsizlik hadlerinde bir düşüşün
sağlanabilmesi için üretim düzeyinin arttırılması, yatırımların düzenli bir biçimde
yapılması gerekmektedir. İşsizliğin olduğu bir ekonomide sosyo-iktisadi sorunların
çözümü kolay kolay çözülemediği düşünülmektedir.
İşsizliğin temel nedeni; haksız kazançlar, kayıt dışı istihdam, rüşvet ve siyasi
istikrarsızlıklardır. Ekonomi olarak tüketimden ziyade önce üretime önem verilmesi
gerektiği düşünülmektedir. Böylece ekonomide kayıt dışı istihdam ve haksız
kazançların önlenebileceği ve kalkınmanın gerçekleşebileceği düşünülmektedir.
İşsizlik ve istihdam sorununun önemini belirleyen nedenler ise; hızlı nüfus artışı, iç
ve dış göçler, teknoloji gelişmeler, yatırım politikalarındaki olumsuzluk, yetersiz
gelir ve eğitim ile ilgili sorunlar yer almaktadır. Türkiye’de istihdam ve iş gücü
incelendiğinde, devamlı artan nüfusun yanında, istihdam edilenlerin sayısında
değişiklikler olmadığı fakat iş gücüne katılım oranında azalmalar olduğu
görülmektedir. İstihdam edilenlerin genelde erkek olduğu bilinmekte ve kentlerde
nüfusun devamlı artması ile toplam istihdamda en fazla payı kentlerde yaşayanlar
72
oluşturmaktadır. Ancak kent ile kır karşılaştırıldığında ve kırsal alanda yaşayanların
kentlerde yaşayanlara göre daha fazla oranda istihdamda yer aldıkları görülmektedir.
Türkiye’nin gelişmesiyle beraber tarımdaki istihdam azalırken,
sanayi ve
hizmet sektöründe artmaktadır. Hizmet sektöründe bu artış daha fazla görülmektedir.
Eğitim düzeyi incelendiğinde ise, yükseköğrenim görmüş kişilerin sayısı zamanla
artış göstermektedir. Göç etkisi ile batı bölgelerimizde nüfusun devamlı artış
göstermesi, tarım dışı işsizliği en yüksek seviyelere çıkarmıştır. Aşırı göç, düzensiz
şehirleşme bu bölgelerimizde işsizliğin artmasına neden olmuştur. Kısacası,
şehirleşme süreci Türkiye’ye işsizlik sorununu getirmiştir. Türkiye ekonomisinde
işsizlik sorunu ile mücadelede uygulanan pasif ve aktif istihdam politikaları iyi
niyetli çabalar olarak görülmektedir. İşsizlik oranının bir nebze dahi olsa düşmesine,
konjonktürel olarak katkı
da bulunmakla birlikte, genel olarak işsizlik sorunuyla
mücadele için yeterli olmaktadır. Çünkü Türkiye ekonomisinde işsizlik sorunu
demografik ve yapısal fonksiyonlarının yanında
icra edilen makro iktisat
politikalardan da kaynaklandığı düşünülmektedir. Sorunun çözümünde kullanılan
Mikro Ekonomik İstihdam Politikaları ise etkin olmamaktadır. Sorun makro iktisat
kaynaklıdır ve çözümünde de Makro iktisat İstihdam Politikaları uygulanmalıdır. Ve
Mikro Ekonomik İstihdam Politikaları ile de desteklenmelidir. Türkiye ekonomisinde
işsizlik sorunuyla mücadelede başarılı olunabilmesi için mutlaka yeni iş sahalarının
oluşturulması, eğitim sisteminin ihtiyaca göre tekrardan düzenlenmesi, tarım
sektörünün daha verimli duruma getirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca
kırdan kente göçün önlenmesi ve kırsal alanlara teşvik destekleri verilerek oraları
geliştirmek gerekmektedir. İşsizliğin tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Çünkü: refah düzeyinin yüksek olduğu zamanlarda
bile tam istihdam
sağlanamamaktadır. Ancak her bir aileden bir kişi bile istihdam edilirse işsizlik belli
bir seviyeye düşürülebilir. Bunun içinde kamu ve özel sektörlerin iş verme olanağına
ve teşvik gibi desteklerle bu işsizlik sorununun çözümünde etkin olmaları
gerekmektedir.
Do'stlaringiz bilan baham: