1.4. IRAK TÜRKMENLERDE SOSYO-KÜLTÜREL YAPI VE HAYAT
Bir milletin gerçek varlığını ortaya koyan şüphesiz kültürüdür, değerleridir. Dolayısıyla bir milletin sağlam bir şekilde ayakta durabilmesi; kendi benliğini, değer yargılarını, varlığını, gelenek-göreneklerini, örf-âdetlerini, anadilini, inancını muhafaza edip kendi kültürüne sahip çıkması ile mümkündür.
Irak’ın genel olarak bağdaşık (homojen) bir yapıya sahip olması, Irak Türkmenlerini Arap, Kürt, Musevi, Hristiyan, Yezidi, Kaka, Sabii gibi diğer etnik ve dinî gruplarla bir arada yaşamaya mecbur kılmıştır. Bu nedenle Türkmenler, bu topluluklarla sosyo-kültürel açıdan etkileşimde bulunmuşlar ve bunun doğal bir sonucu olarak da taraflar birbirinden etkilenmişlerdir (Bayatlı 2012: 15-16).
N. Yaşar Bayatlı, yukarıda tanımlanmaya çalışılan Irak toplumu içerisindeki Türkmenleri, bağdaşık bir toplum yapısına sahip olmalarına rağmen, “son derce barışçı, problem çıkarmayı sevmeyen, başkalarına yardım etmeyi seven ve en çok da gururuna düşkün bir toplum” olarak tanımlar (Bayatlı 2012: 17). Irak’taki Türkmenler Sünnî ve Şiî olmak üzere iki mezhebe ayrılırlar ve Türkmenler İslâm dininin hükümlerini uygulamaya özen gösterirler. Türkmenler arasında Sünni/Şii mezhepler arası evlilik gayet normal karşılanır.
Türkmenler arasında eskiden beri olduğu gibi günümüzde de komşuluk bağı çok güçlüdür. Komşu, komşusuyla her şeyini paylaşır, onunla ağlar, güler, gezer, dolaşır, yemeğini paylaşır. Aynı semtte yaşayan komşular bir aile gibi birbirlerini korur kollar, sahip çıkarlar. Birisinin başına bir kaza ya da bir problem gelirse, herkes onun yardımına koşar. Küçükler büyüklere “emmi, dayı, dede, abi (ağabey), abla, ete, dayaza/xele” diye hitap ederler. Aynı yaştakiler ise “bacı, kardeş, filan babası, filan nenesi” diye hitap ederler (Bayatlı 2012: a.y.).
Irak Türkmenleri bayram öncesi ev temizliği yapar, bayram sofrası hazırlarlar. Bayram sofralarının olmazsa olmazı geleneksel kurabiye “külçe”dir. Külçe yapımında komşular birbirlerine yardım ederler.
Biri doğum yaptığında komşuları kırk güne kadar hem ona hem de çocuğuna kendi gözleri gibi bakarlar. Türkmenler ölüm gibi üzüntülü durumlarda da komşularının acısını dindirmek, unutturmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar (Bayatlı 2012: a.y.).
N. Yaşar Bayatlı’ya göre Türkmenler biriyle konuştukları zaman tatlılıkla konuşur, birbirlerine tatlı sözler söylerler. Birbirlerinin gönlünü kazanmak ve kırmamak için sevgi, saygı bildiren kalıp sözler ve iltifatlı cümleler kullanırlar (Bayatlı 2012: a.y.). Bunların örnekleri çalışmanın ikinci bölümünde ele alınmışlardır. 1947'de Kerkük'e giden Nermin Neftçi de Türkmenlerin dilleri için şunu söyler: "Kerküklülerin dili şirindir. Cinaslı, teşbihli konuşurlar. Her olay için bir mesel, bir atasözü getirirler. Yeri geldi mi laflarının arasına bir iki de hoyrat sıkıştırırlar" (2003: 32).
Türkmenler arasında "Misafir öz rızqıydan geli", "Misafir Allah'ın misafirdi", "Misafirsiz ev bereketsizdir" sözleri yaygındır. Çünkü Türkmenler misafir seven bir millettir. Hele misafir uzaktan gelmişse, kendi evine gelmiş gibi hissettirilir. Yiyeceklerin, içeceklerin en iyisi, en lezzetlisi ikram edilir; yatakların en yenisi ve en iyisi döşenir (Bayatlı 2012: 18).
Türkmenler arasında aile bağları çok kuvvetli ve sağlamdır. Eskiden günümüze baba, anne, bekâr kız çocuklar ve evli erkek çocuklar eşleriyle bir sorun, problem çıkmayana kadar aynı evde yaşarlar. Ancak zamanla aile fertleri çoğalmaya başladığında evli erkek çocuk, aileden izin alarak, aynı semtte bir eve çıkar. Evden taşınmasına rağmen ailesinden bağını kopartmamak için sıkça anne-babasını, kardeşlerini ziyarete gelir. Ailenin ev işlerini anne idare eder, erkek ve kız çocuklar, yengeler anneye danışmadan bir iş yapamazlar. Bekâr erkek veya kız çocuk evleninceye kadar babasının evinde kalır; tek başına oturması kesinlikle kabul edilmez. Türkmenler arasında kadına yönelik şiddet çok ayıp sayılır (Bayatlı 2012: a.y.).
Irak Türkmenlerinde, aileye saygı göstermek ve saygılı olmak çok mühimdir. Kadın kocasına hiçbir zaman kendi adıyla hitap etmez “filanın babası, adamaka, emmoğlu”, kocası ise eşine “filanın nenesi, arvadaka, emmı qızı” diye hitap eder (Bayatlı 2012: a.y.).
Türkmenler arasında kadına her zaman saygı, sevgi ve ilgi gösterildiğini belirten Bayatlı, Irak'ta medenî kanunun erkeklere aynı anda dört kadınla evlenebilme şansı tanımasına rağmen, nadir durumlar haricinde Türkmen erkeklerinin hep tek evlilik yaptıklarını vurgular (Bayatlı 2012: 18).
Türkmenler, kendilerini geliştirmeye açıktırlar ve diğer etnik gruplara göre daha uygar ve ilerleyici bir düşünceye sahiptirler. N. Yaşar Bayatlı Irak’ta yaşayan Türkmenlerin hem pozitif bilimlerle hem de el emeği gerektiren zanaatlarla meşgul olduklarını şu sözlerle dile getirir:
“Türkmenlerde çok sayıda doktor, avukat, mühendis, öğretmen, akademisyen, veteriner, su bay, pilot, yazar, edebiyatçı, sanatçı, şair, müzisyen vb. bulunmaktadır. Bununla birlikte çinicilik, nakkaşlık, küzecilik, kazancılık, demircilik, tenekecilik, terzilik (derziliğ), marangozluk (naccarlık), sabunculuk, nalbantlık, yemenicilik, kunduracılık, pabuççuluk, boyacılık, berberlik, debbağcılık2, ekincilik, bıçakçılık, hançercilik, şekercilik, helvacılık, kılıççılık gibi sanaat ve mesleklerle uğraşan çok sayıda insanlar da var.” (Bayatlı 2012: 19)
Eskiden kahvehaneler, divanhaneler, hanlar, hamamlar sosyal ve kültürel hayatın önemli mekânları sayılırlarmış. Irak'ta yaşayan Türkmen erkekleri için de kahvehaneler çok önemli ve büyük bir yere sahipti. Irak Türkmen Türkçesinde kahvehaneye "çay hane, çayxane" denilir. Eskiden bu kahvehanelerde toplumun bütün tabakalarından öğretmenler, edebiyatçılar, avukatlar, şairler, yazarlar, sanatkârlar, tüccarlar ve esnaflar bulunur, buraya gelen insanlar günlük problemlerini tartışır, çözülmesi gereken konuları aralarında konuşurlardı.
Eskiden evlerde banyo olmadığından kadınlar ve erkekler ayrı ayrı hamamlara giderlerdi. Bu hamamlarda türkü, mâni, hoyrat söylenirdi. Günümüzde ise hamam kültürü tamamen ortadan kalkmış ve sadece güzel bir hatıra olarak yaşlılarımızın ve büyüklerimizin hafızasında kalmıştır (Bayatlı 2012: 19). Irak Türkmenlerini diğer toplumlardan farklı kılan, kendilerine özgü türküleri, hoyratları-manileri, tekerlemeleri, halk hikâyeleri, destanları yanında ninnileri, alkış/kargışları, inanç ve kültürel değerleridir.
Irak Türkmenlerinin bin yılı aşkın süredir Irak'ta geliştirerek meydana getirdikleri halk edebiyatı örnekleri, zengin bir kültür hazinesi olarak günümüze dek canlılığını korumuştur. Bir milleti millet yapan bu kültürel değerler olmadan o milletin ayakta kalabilmesi mümkün değildir. İşte bu halk kültürü sayesinde Irak'ta iki buçuk milyona yakın Türk(men) varlığını ve benliğini muhafaza edebilmiştir.
Irak Türkmenleri denilince akla gelen bir diğer kültürel unsur hoyratlardır. Hoyrat ve mâniler Irak Türkmen edebiyatının şah damarını oluşturmaktadırlar. Erol Aydil Kerkük hoyratları için şunu söyler:
"Hoyrat denilince Kerkük, Kerkük denilince hoyrat akla gelir. Kerkük'e hoyrat, hoyrata Kerkük pek yakışır. Bu küçük nazım birimine bütün bir dünyayı sığdırabilenlerin dilinde Türkün sevinci, kıvancı, neşesi, gururu, acısı, özlemi, öfkesi, gurbet hasreti, mizah duygusu, evlat sevgisi, vatan ve millet sevdası, özgürlük aşkı bir güzellikler güldestesi olup ulam ulam göklere ağar, sonra bir rahmet bulutu olarak Türk dünyasına yağar." (Bayatlı 2012: 20).
Irak Türkmenlerinin sözlü edebiyatında ve günlük hayatında hoyrat, olmazsa olmazlardandır. Yedisinden yetmişine kadar herkes hoyrat söyleyebilmektedir.
1.5. IRAK TÜRKMENLERİNDE SON DURUM
Bu başlık altında iki konuya değinmeyi uygun bulduk. Bunlardan ilki Irak Türkmenleri arasında ana dili eğitiminde son durum; ikincisi ise Irak Türkmenlerinde siyasal olarak son durum.
Irak Türkmenleri arasında ana dili eğitiminin geçmişine bakılacak olunursa, eski kraliyet anayasasının 14. maddesine göre Irak Türkleri kendi dilleri ile eğitim görmekteydiler. Ancak 1930 yılında İngiltere-Irak Anlaşmasıyla yarı muhtariyet öngörülünce, Türkçe eğitim Kerkük hariç bütün Türk bölgelerinde yasaklandı. Türkçe eğitim, 1937 yılında tamamen kaldırıldı. Bu dönemde hemen herkesin ilgiyle okuduğu ve belli bölümlerini ezberlediği Fuzûlî Divânı, ana dili korumada çok büyük faydalar sağlamıştır. 17 Ocak 1968'de iş başına gelen Baas Partisi 24 Ocak 1970'de ilkokullarda Türkçe eğitimini serbest bırakmıştır (Özkan 1997: 266-267).
1963-2003 yılları arasında Türkmenlerin Türkçe eğitimine karşı çıkan, sadece Irak hükümeti değildi. 1970’li yılların başında Kerkük’ü kendi özerk bölgelerine katmak isteyen Barzani de bu duruma engel olmaya çalışmıştır. 1991 yılından beri Irak Türkmenleri kendi okullarını açarak 5 anaokul, 11 ilkokul ve 5 lisede Latin harfleriyle Türkçe eğitim-öğretim uygulamasına geçmişlerdir. Ancak Türkmenlerin bu kısıtlı uygulamaları bile milletler arası meşruiyeti olmayan Kürt yönetimi tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Barzani, kendisine bağlı güçleri Kerkük ve ilçelerine sızdırmış ve böylece Kürtlerin de Kekük’e yerleşmelerini sağlamıştır. Bu yayılma sırasında özellikle Kifri, Karatepe, Kümbetler ve Yayçılı’da bulunan Türkmen okullarında Türkçe eğitime engel olunmuş ve Türkmenler de huzursuz edilmişlerdir (Saatçi 2020: 77).
Irak Türkmenleri arasında 2003 yılından bugüne kadar bütün Türkmen bölgelerinde Türkçe eğitim uygulamasına geçilmiştir. Irak Türkmenleri bu tarihten beri her hangi bir baskı altında kalmadan her türlü eğitim ve kültürel faaliyetlerini Latin alfabeli Türkiye Türkçesi kullanarak yapmaktadırlar. Bu durum Irak Türkmenlerinin ulusal kimliklerinin koruması yolunda büyük bir adım olarak değerlendirilmektedir (Saatçi 2020: 80).
Irak Türkmenlerinin siyasal olarak son durumlarına bakıldığında ise genel kabul gören görüş, siyasî davalarını her platformda destekleyebilecek ve onları temsil edebilecek güce ve yeteneğe sahip bilgili, eğitimli, deneyimli ve cesur siyasî kadroların eksik olduğu görüşüdür. Kemali ve Sinjar, Irak Türkmenlerinin bugünkü durumlarını şöyle özetlemektedirler:
“Mevcut kadroların çalışmaları yeterli değil ve Türkmenlerin sadece küçük bir bölümünü kapsıyorlar. Bu partiler, dernekler ve siyasi oluşumlar Irak'taki Türkmen toplumunun tamamını temsil etme yetkisine ulaşamıyorlar. Türkmenler, kendi aralarında birleşme ve istihdam yoluyla ortaya çıkacak gücün önemini henüz kavrayamamışlardı ve bunu kavrayacak bilince de henüz sahip değillerdi. Türkmenleri temsil etmek amacıyla ortaya çıkan, felsefesi ve temeli net olmayan birçok parti Türkmenler arasında ayrılıkçılığın artmasına neden oldu. Bu partiler, yurtiçinde ve yurtdışında bazı kötü niyetli grupların amaçlarına hizmet etmektedir. Bütün bu tecrübeler Türkmenlerin siyasi meselelerine zarar vermiş ve inandırıcılığını yitirmiştir” (2017: 204).
2003 yılındaki ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra Türkmenler, yeniden inşa edilen Irak’ta kendilerine yer bulamamışlardır. Tam tersine, Araplaştırma siyaseti yerine, bu seferde Kürtleştirme politikası ile karşı karşıya kalmışlardır. Çok sayıda Kürt’ün Kerkük'e göç etmesi, şehrin uzun vadede bir Kürt şehri olması istenildiğinin bir göstergesidir. 2003 sonrası dönemde Türk devlet adamları Türkmenlerin haklarını savunan açıklamalar yapmaya başladılar. Türkiye, Irak'ta azınlıklara tanınan siyasi, kültürel ve sosyal hakların Türkmenlere de verilmesini istiyordu. Türkmenlerin Irak'ta güçlü bir siyasi ve ekonomik konum elde edebilmeleri için, ekonomik ve kültürel olarak desteklenmesi gerekmektedir. Türkmenler, güvenlik açısından Türkiye için çok önemli bir konuma sahiptir. Türkiye'nin bu dönemdeki resmî devlet politikası, Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmasını engellemekti. Bu nedenle Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünü savunmaktadır. Bu da yine Türkiye'nin daha aktif bir Türkmen politikası izlemesini gerektirmektedir (Kemali-Sinjar 2017: 204-205). Kemali ve Sinjar’a göre bunun henüz bugüne kadar yeterince gerçekleşmemiş olması, Türkmenler arasındaki bölünme ve buna bağlı siyasî zayıflıktan kaynaklanmaktadır. Bir diğer neden de Türkiye'nin bölgesel politikalarını büyük güçlerin küresel politikalarına uygun olarak yönetme konusundaki istekliliğinden kaynaklanmaktadır. Büyük güçlerin bölgeye yönelik küresel tercihleri ise Kürt odaklı bir politikaya işaret etmektedir. Irak Türkmenleri için olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti için de önümüzdeki dönemleri oluşturacak temel ikilem budur (Kemali-Sinjar 2017: 205).
BÖLÜM: IRAK TÜRKMEN TÜRKÇESİNDE KALIP SÖZLERİN ANLAM BAKIMINDAN VE KÜLTÜREL BAKIMDAN İNCELENMESİ
Do'stlaringiz bilan baham: |