Nihayet dik bir metal yokuşundan yuvarlandık ve kendimizi polisin em
niyet şeridinin tam önünde bulduk. Emniyet şeridi dediysem,
sadece basit bir
halattı. Bir Ambassador’un tamponuyla bir el arabasının sapı arasına gerilmişti.
Yine de insan selini durdurmaya yetmişti. Halatı kaldırıp caminin altındaki
dükkânların etrafından dolaştık ve Khaderbhai’nin malikânesine yöneldik.
İtfaiye kamyonları yangının yayılmaması için caminin duvarlarına su sıkı
yordu. Cami sağlam görünüyordu ama siyah dumanların arasından yürüdüğü
müzde Khaderbhai’nin evinin tamamen yandığını gördük.
Birkaç itfaiyeci boşuna bir çabayla eve su sıkıyordu ama diğer herkes alevle
rin camiye sıçramasını engellemeye çalışmakla meşguldü.
Kalabalığın arasında mafya şirketlerinin adamlarını gördüm. Dar soka
ğın karşısında durmuş, yangını izliyorlardı. Alevlerin yansıması yüzlerindeki
hiddeti kızıla boyuyordu. Hussein Şirketi’nin adamları çoğunluktaydı ama
Vishnu’nun ve rakip şirketlerin adamları da vardı. Yaklaşık yirmi kişiydiler ve
ortalarında tanıdık biri duruyordu. Abdullah’ın gözlerindeki ateş belki de evi
kül eden şu yangından bile daha yakıcıydı.
İtfaiyeciler gangsterleri yangından uzak tutmak için çırpınıyordu. Ama
Abdullah kimseye kulak asmadan yoluna çıkan üç itfaiyeciyi itti. Binaya girme
sini engellemeye çalışan bir başkasını yere serdi ve alevlerin arasında kayboldu.
Şirket’in adamları itfaiyecilere tehditkâr gözlerle baktı. İtfaiyecilerin ünifor
maları vardır ve Şirket’e göre, üniforma giyen herkes karşı taraftadır.
İtfaiyeciler arkadaşlarını da yanlarına alarak geri çekildi. Onlar insanları
kurtarmak için maaş alıyordu, onlarla dövüşmek için değil.
Ama insanlarla
dövüşmek için maaş alan polisler olay yerine doğru koşturdu.
Polisle dövüşmek ince iştir. Birçok polis kavgayı sever ama disiplini de se
verler. Kurallarına sadıklardır. Rakibe kalıcı zarar vermek ve silah kullanmak
kesinle yasaktır. Bildiğiniz kafa göz dalarlar. Tamam, buraya kadar güzel. Ama
hafızaları kuvvetlidir. Tanıdığım suçluların çoğu affeder ve unutur oysa.
Ve bir
diğer handikapları da, zorda kalırlarsa sizi vururlar ve bundan kolayca yırtarlar.
Şirket in adamları silahlarını atıp yanan binanın önünde durdu. Polisler
onlara saldırdı. Gansterler de karşılık verdi.
Yaşadığınız her an bir seçimle karşı karşıya kalırsınız. Kavganın başlamasını
uzaktan izledim ve güç dengesi eşit gibi görünüyordu.
Sonra bir grup polisin
daha arkadaşlarına yardıma koştuğunu gördüm. Ravi, Tricky adındaki genç
gangsterle kavganın tam ortasına daldı. Ben olduğum yerde kalabilirdim. Olan
biteni oradan izleyebilirdim. Ama yapmadım. Bıçaklarımı bir el arabasının ar
kasına fırlatıp hiçbirimizin karışmaması gereken kavgaya doğru koştum.
Daha birkaç adım atabilmiştim ki, bir polis beni yumruğuyla durdurdu. İyi
dövüşüyordu. Hızlı ve çevikti. Suratıma aldığım darbeden gözlerimin önünde
minik yıldızlar patlarken içgüdülerimin sesini dinledim. Çömeldim ve bir dizi
yumrukla polisi ayaklarımın dibine serdim. Uzun Tony’yle cılız Tony onu kol
larından sürükleyerek götürdü.
Sonra üçümüz birlikte Şirket askerlerine desteğe koştuk. Başka polisler de
gelmişti. Az sonra ortalık o kadar karıştı ki, polis polisi, gansgterler gangsterleri
dövmeye başladı.
Bir polisi yakasından tutup çektim. Bana ya da bir başkasına vurmasını
engellemeye çalışıyordum.
Gelgeldim taktiğim yanlıştı. Dirseğimin üzerinden yumruğunu salladı ve ka
fam yana doğru savrulurken aklıma Rus bir yazara Clash çaldığım akşam geldi.
Geriye doğru devrildiğim sırada adamın yakasını hâlâ bırakmadığım için,
bütün ağırlığıyla üzerime yığıldı. Başka polisler de geldi. Malikânenin tama
men yanan ön cephesi yıkılıyordu. Başımı çevirmeye çalıştığımda küllerin ve
tahta parçalarının üzerinde yattığımı gördüm.
Tepemdeki polisin üzerinde daha kaç polis vardı bilmiyordum. Devrilen
bir insanlık ağacı gibiydik. Şimdiden ölüler için tütsüler yakılmıştı sanki.
Gözlerim yanıyordu. Havayı sandal ağacı kokusu sarmıştı.
Tüm o karmaşanın ortasında kutsal kitaplardan yırtılan sayfaların yandı
ğını gördüm. Yanık saç kokusu duydum. Bir de ter vardı. Üzerimdeki
insan
kulesinden gelen.
Birileri malikânenin içinden silah sıkıyordu. İşte o zaman,
Do'stlaringiz bilan baham: