Fıkhi Bir Detay ve İrfani Bir İlke
Muteber olmayan bazı rivayetlerde yer aldığına göre ezanda risalete şehadetten sonra “eşhedu enne aliyyen veliyullah” denmelidir. Bazı rivayetlerde ise “eşhedu enne aliyyen Emir'el Mu’minin Hakk’a” denmelidir. Diğer bazılarında ise şöyle yer almıştır: “Muhammed ve al-i Muhammed heyr'ul beriyyeh” Şeyh Saduk (r.a) bu rivayetleri muteber görmemiş ve tekzib etmiştir.”1 Alimler arasında meşhur olduğuna göre bu rivayetlere itimat edilmemektedir. Bazı muhaddisler ise onu sünnet delillerinde müsamaha göstererek müstahap saymışlardır ve bu görüş doğrudan uzak bir görüş değildir. Gerçi mutlak yakınlık maksadıyla söylemek daha evla ve ihtiyata yakındır. Zira, risalete şehadetten sonra velayet ve müminlerin imametine şehadet müstehaptır. Nitekim İhticab hadisinde de yer aldığı üzere Kasım b. Muaviye şöyle demiştir: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Ehl-i sünnetin mirac hadisinde naklettiği üzere Resulullah (s.a.a) Mirac’a götürüldüğünde Arş’ın üzerinde şöyle yazıldığını görmüştür: “Lailahe illallah, Muhammed Resulullah, Ebu Bekr Sıddık” İmam şöyle buyurdu: “Subhanelleh onlar her şeyi değiştirmişlerdir, hatta bunu bile.” Kasım b. Muaviye, “Evet” deyince de İmam şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah Arşını yaratınca onun üzerine şöyle yazmıştır: “Lailahe illallah, Muhammed Resulullah, Aliyyen Emir'el Müminin” Böylece bu kelimelerin suya, kürsüye, levhaya, İsrafil’in alnına Cebrail’in iki kanadına, göklerin ve yerlerin etrafına, dağların başına, güneşin ve ayın üzerine yazılmasını zikretmiştir.” İmam daha sonra şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi Lailahe İllallah, Muhammeden Resulullah” dedikten sonra şöyle desin: “Aliyyen Emir’ul Müminin” 2 Özetle bu zikr-i şerif mutlaka risalete şehadetten sonra müstahaptır. Ezanın bölümlerinde ise özellikle müstahap olması uzak bir görüş değildir. Gerçi büyük alimlerin bu rivayetleri tekzip etmesi sebebiyle bu cümleyi ezanın hususiyetleri olarak değil, mutlak gurbet maksadıyla söylemek ihtiyata daha yakındır.
Bu kelimelerin yüce arştan yeryüzüne kadar herşeyin üzerine yazılmasının irfani nüktesi ise, hilafet ve velayetin hakikatinin uluhiyetin zuhuru oluşudur ve o da vücudun aslı ve kemalidir. Varlıktan nasibi olan her mevcudun velayet ve hilafetin hakikati olan uluhiyetin hakikati ve zuhurundan nasibi vardır. Bu ilahi latife gayb aleminden şahadet alemine kadar bütün varlıkların alnına yazılmıştır. O ilahi latife; geniş vücudun, rahman nefsinin ve kendisi sebebiyle yaratılan hakkın hakikatidir ve bizzat son hilafetin ve alevi mutlak velayetin batınıdır. Bu açıdan arif şeyh Şehabadi (dame zilluhu) şöyle buyurmuştur: “Velayete şehadet de, risalete şahadette gizlidir. Zira velayet risaletin batınıdır” Yazar ise şöyle diyor: “Uluhiyete şehadette de her iki şahadet toplu olarak gizlidir, risalete şehadette de o iki şahadet gizlidir. Nitekim velayete şehadette de o diğer iki şahadet gizlidir. Başta da sonda da hamd Allah’a mahsustur.
Do'stlaringiz bilan baham: |