kullanılmaktadır. Bu 3 hammaddenin özellikleri kuymağın lezzetinde belirleyici olmaktadır.
Kuymak için mısır unu hazırlayan bir ev hanımıyla yaptığımız görüşmede mısır unu
hazırlama işlemini şu şekilde anlatmaktadır “Yöremizde birkaç şekilde mısır unu
hazırlanmaktadır. Kuymak yapımında verdiği rayiha ve renkten ötürü her mısır ununu
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
641
kullanmıyoruz. Fırınlanmış mısırdan elde edilen mısır unundan daha lezzetli kuymak elde
edilmekte. Fırında 1 gün civarında kalan mısırları sonraki gün boşaltırız. Ardından bu
mısırları el ile koçanından ayırırız. Yöremizde güneş ile mısırın kurutulması işlemi de
gerçekleştirilmektedir. Ama fırında kurutulduğunda daha esmer ve is kokusu olan ürün elde
etmiş oluyoruz. Bu şekilde hem kuymak daha koyu renkli olmakta ayrıca is kokusundan
ötürü de lezzetini diğerine göre daha fazla beğenmekteyiz. Elde edilen bu taneleri köylerde
bulunan su değirmenlerinde un haline getiriyoruz. Son dönemde elektrikli değirmenler
bölgede arttı ama asıl lezzeti su değirmenlerinden elde edilen mısır unundan aldığımız için
elektrikli değirmenlerde kuymak için öğütme yapmıyoruz”. Mısır öğüten bir su değirmeni
sahibiyle yaptığımız görüşmede elektrikli değirmen ile su değirmeninden çıkan mısır ununu
kıyaslarken kullandığı tabir şu şekilde idi “Biri tereyağı, diğeri margarin”. Elektrikli
değirmenin çok hızlı dönmesinden kaynaklı unun yüksek sıcaklıktan ötürü yandığı, su
değirmeninde ise böyle bir durumun söz konusu olmadığı şeklinde idi. İşte bundan dolayı su
değirmeninde yapılan mısır ununa doğal un yakıştırması yapmak için tereyağı, elektrikli
olana ise yapay olduğunu belirtmek için margarin tabiri kullanılmakta. Görüşme yaptığımız
kişinin bahsetmiş olduğu; her mısır ununu kullanmıyoruz kavramından yola çıkarak
görüştüğümüz başka kaynaklarımız güneşte kurutulan mısır tanelerinden bizlere
bahsetmişlerdir. Güneşte kurutulduğunda rengin daha açık olduğunu ve is kokusu
olmadığını bu mısır ununun da pek tercih edilmediğini belirtmişlerdir.
Yapmış olduğumuz çalışmalarda kuymağın birkaç tarifiyle karşılaştık. Bunlardan
birincisi;
4 kişilik reçete (Bu reçetede kullanılan miktarlar, kuymağın üzerinin yağlı olup
olmamasına ve kuymağın uzayıp uzamamasına göre değişmektedir.)
150 gram tuzsuz tereyağı,
50 gram tuzsuz kuru lor,
100 gram tuzsuz telli peynir,
150 gram mısır unu,
300 gram su,
Bir tutam tuz.
Tereyağı kalaylı bakır bir tavada eritilir ve içine lorun tamamı dökülür ve karıştırılır.
İyice karıştıktan sonra su tavaya boşaltılır. Daha sonra mısır ununun tamamı yavaş yavaş bu
karışıma dökülür. Dökülen mısır unu tamamen homojen karışım halini aldığı ve içinde
topaklaşmış taneler olmadığından emin olunduğunda telli peynirin tamamı bu karışıma
dökülür. Telli peynir iyice eriyinceye kadar ürün karıştırılır. Tamamen erimesinin ardından
altı kısılır ve karıştırma işlemi bırakılarak erimiş tereyağının kuymağın üzerine çıkması
beklenir.
Görüştüğümüz kişilerden elde ettiğimiz verilere göre ikinci tarif şu şekildedir.
Tereyağı tamamen eritildikten sonra mısır unu yavaşça yağın içine boşaltılır ve mısır
unu ile yağ iyice karıştırılır. Daha sonra bu karışımın içine telli peynir dökülerek homojen
642
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
hale gelmesi sağlanır ve suyun tamamı ilave edilerek kaynamaya bırakılır. Elde edilen bu
karışımın yüzeyinde yağın birikmesi ile tava ocaktan alınıp sofraya getirilir.
Üçüncü bir tarifte tereyağı yerine kaymak kullanılmaktadır. Kaymak kullanılarak
yapılan üründe diğer bütün hammaddeler diğer tariflerde anlatıldığı şekliyle ilave
edilmektedir.
Dördüncü olarak öğrendiğimiz tarifte, mısır unu bulunamadığında veya farklı bir
lezzet elde etmek istendiğinde beyaz undan da kuymak yapılmaktadır.
Tavaya bir miktar su koyulduktan sonra içine un ve şeker koyulur. Bu karışım
kaynayana kadar devamlı karıştırılır. Ayrı bir tavada eritilen tuzsuz tereyağı ise bu yemeğin
üzerine dökülerek servis yapılır. Tereyağının bir miktar yanmasına dikkat edilir. Hafif
kararmaya dönmüş tereyağı burada tercih edilir.
Vatandaşların aktardığı en önemli bilgilerden bir tanesi de kullanılan peynir ve
tereyağının mutlaka yaylada üretilmesidir. Yaylalarda yapılan kuymak için yine yaylalarda
üretilen peynir ve tereyağı kullanılmaktadır. Arsin’de görüştüğümüz vatandaşlar kuymak
yapımı için özellikle yayladan gelen peyniri ve tereyağı kullanmak istemekteler. Bunun
sebebini sorduğumuzda rimis diye tabir ettikleri olgunlaşmış peynir tadını ve tereyağının
lezzetini ancak yayladan gelen ürünlerden almakta olduklarıdır. Sırf vatandaşın bu talebini
yerine getirmek için özellikle yaylada üretilen peynir ve tereyağının satıldığı şarküteri
dükkanları Arsin, Yomra ve Trabzon’da gözlemlenmiştir. Şarküteri dükkanlarının yanında
pazarlarda açıkta da bu ürünler satılmaktadır.
Muhlama isminin nerden geldiğini sorduğumuzda; peynirin tavaya koyulup
karıştırılmasından sonra yağın, yemeğin üzerinde birikmesi amacıyla karıştırılmaması ve
bundan ötürü peynirin çökerek tavanın zeminine yapışması, mıh gibi çakılmasından dolayı
mıhlama veya halk ağzında değişiklik göstererek muhlama adını aldığını tarafımıza
bildirmişlerdir.
Vatandaşlarla yaptığımız görüşmelerde kuymağın yapılışını annelerinden
ninelerinden öğrendiklerini gözlemledik. Kahvaltı yapmak için bazı dönemlerde ailece
dışarıya gittiklerini belirten bir katılımcımız annesinin evde yaptığı kuymağın lezzetini
hiçbir zaman dışarıda bulamadığından bahsetmiştir. Aynı şekilde yaz tatilini memleketi
Arsin’de geçiren bir katılımcımız gurbete giderken sırf kuymak yapmak için yayla peyniri
ve tereyağı aldığını belirtmiştir. Peynir ve yağ tükendiğinde marketten aldığı peynir ve yağı
kullanarak yaptığı kuymakta aynı lezzeti alamadığını belirtmiştir.
Sonuç
Yapmış olduğumuz çalışmada yaylalarda üretilen tereyağı ve telli peynirin
kullanılmasıyla elde edilen kuymağın pişirilme yöntemleri ve kültürümüzdeki yeri
araştırılmış, bu ürünün sadece yöredeki hane halkının hafta sonu kahvaltı sofralarında sınırlı
kalmayacak kadar değerli bir ürün olduğu ortaya çıkmıştır.
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
643
Kuymak Gastronomi turizmi açısından değerlendirilmesi gereken bir üründür.
Yöreye ziyarete gelen turistlerle birlikte kuymak pişirme deneyimleri yapmak, onların da
deneyimlemesini sağlamak gerekmektedir.
Halk eğitim merkezlerinde kuymak gibi yöresel lezzetlerin kaybolmaması amacıyla
usta öğreticiler tarafından yöresel yemek kursları düzenlenmelidir.
Kuymak üretiminde kullanılan mısır ununun su değirmenlerinden elde edildiğinde
daha çok beğenirliği olduğundan yola çıkarak su değirmeni kültürünün yaşatılması
gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin kuymak gibi ürünlere coğrafi işaret almak konusunda destek
olması önemlidir.
Do'stlaringiz bilan baham: