3.1.9.
Ümit Sizden!
22
(1918)
Muhtariyet ilan edildi!
Bunun hakkında dostlardan da düşmanlarda da çok laflar duyduk. Dostlarımız:
“Mübarek olsun, hayırlı sonuçlarını görünüz!” dediler. Bazı dostlarımız bazen gizleyerek
bazen ulu orta: “Bağımsızlığınıza “Yaşasın!” dan başka sözümüz yok. Ama, ama…
hazırlanmamış, gereği düşünülmemiş, okumamış çağımızda gelen Mutariyet önceki
Hanlıkları geri getirmese…” demektedirler.
Şimdi Bolşeviklere gelsek, onların fikirleri çok açık ve kesin: “Bizim sözümüze
razı oldunuz oldunuz, olmazsanız günah bizden gitti!”. Başlarınızdaki kızıl ordunun
Almanı vurup, Berlin’i alıp, İngiltere ve Avusturya’daki baskı gören milletleri kurtarıp,
Fransızların Tunus yerlilerine verdiği kutlu kılıç sallanmaktadır… Sonuç: ““Tamam” mı?
“Tamam” değilse, Allahu ekber!”” Belki bazı muhabirler Bolşevikleri bu derecede açıp
göstermemize razı olmasalar da, bana gücendiler. Aynı: “Delilsiz davanın kadısı –
davacının kendi!” diye sözü tekrarlarlar. Ben onlara mevlit günü Taşkent’te dökülen
kanlar ile Buhara’da ve Hive’de Bolşevik Hükümeti olduktan sonra (ki) durumları
22
“El Bayrağı” gazetesinin 1918 yılı 26 Ocak sayısında “Teşäbåy” mahlası altında yayımlanmıştır.
Edebiyatçı B. Dostkarayev tarafından 1997 yılı 21 Kasımda “Özbekistan Edebiyatı ve Sanatı” gazetesinde
tekrar neşredilmiştir.
122
göstersem. “Neşe Gazete”
23
si sayfalarındaki uzun makale ve haberleri okuyup kalpleri o
yöne meyil ettiğinden inanmazlar. Ama bu günlerde Andican’da olan bir olayı anlatsam
muhtemelen biraz yumuşarlar:
Andican’da Bolşevikler, Asker ve İşçiler Şurası
24
vasıtası ile eski polis şefi
Samoyluf isimli bir kişiyi aday gösterdiler. Duma üyeleri ile çoğunluğu oluşturan
Müslümanlar farklı kişiyi gösterdiler, onların (Bolşeviklerin) cevapları yine deminki gibi:
“Kabul etmezseniz, kan dökülecek!”… Bu yüzden şimdi Andican’ımız kimsenin
istemeyeceği olaylara gebedir!..
Düşünmek gerek: Nikolay zamanı ile şimdiki zamanın farkı yok! Nikolay
zamanında genel valiler, belli bir kişiyi valilik ve diğer işler için kendileri görevlendirirdi.
Müslümanlar güvensizlik bildirirlerse, bazen başkasını da koyarlardı. Bir vali için kan
döküldüğünü duymuşluğum yok… Bunun için hürriyet, adalet ve eşitlik gibi ışıkların
parladığı bir zamanda olan bunun gibi olaylar yine bizim Nikolay döneminde
yaşadığımızı gösterir!
İşte böyle durumları düşündüğünde gönüller ümitsizlik deryasına batıp kaygı
tufanlarında boğulmaktadır. Kalemler gelecekteki acımasız sansürlerden korkar gibi olup
kâğıdın satırlarına yüz koymaya razı olmuyor… İşte böyle zamanlarda aşağıda anlatılan
olaylar göz önüne gelip, sefil, çaresiz yüreklerin son derece mutluluk ile havalara
uçmalarından ortaya çıkan fikri, gürleyerek söylemeye mecbur oluyorsun: “Yaşasın
Türkistan Muhtariyeti! Var olsun gerçek ve doğru yoldaki din âlimleri! Filizlenip
yeşersinler ümit yıldızları olan gençler!” diye…
1.
Taşkent’te “Fukaho Cemiyeti”
25
Bolşeviklerin en çok sevindiği el kesme ve
kısasa dair açık ve güzel bir yol buldu!
2.
1-2 milyon kahraman Türk-Tatar askerine yaslanmış Askeri şura olduğu halde
akıllanıp, açılıp gelişmekte olan İşçiler ve çiftçiler şuralarının Muhtariyet bayrağı altında
Muhtariyete can ve kan feda etmeye hazır duruşları; Muhtariyet (bayrağı) altında kanun
ve şeriat yolları ile kendileri için aydınlık günler istemeleri, onların bu taleplerine millet
hizmetçilerimizin de güler yüz göstermeleri.
23
“Neşe Gazete”si – 1917 yılında Fergana’da çıkmaya başlayan ve kısa bir ömrü olan gazete.
24
Asker ve İşçiler Şurası – 1917 yılında Şubat inkılabından sonra Bolşevikler tarafından kurulan
teşkilatlardan biri.
25
“Fukaholar Cemiyeti” – 1918 yılında Abduvahid Kariyev girişimleriyle Taşkent’te kurulan cemiyet.
123
3.
Andican’da “Cemiyetler Kurumu” nun girişimi ile olan şehir ve çevre meclisine,
bütün cemiyetlerden 2 kişi vekil sunulduğu halde “İslamiyet Şurası” başkanı cenaplarının
girişimi ve gayreti ile meclisin cemiyetten 20 vekil kabul etmesi, işçilerin her işe iyi
niyetle alınmaya başlanması.
4.
Bu mecliste oğlak
26
, düğün, yıl dönümü kutlamaları gibi bidatların
savurganlıkları tamamen bitirilip, harcamaları zorla da olsa alınıp, açlık ile acı çekenlere
yardım olarak verilmesi son derece önemli tedbirler alınması ve bu kararların
meyvelerinin alınmaya başlaması. Yine bu mecliste Türkistan’daki fazla yerleri sulayıp,
işçilere teslim edip, Türkistan’daki Müslüman işçileri toprak sahibi etmeye başlanması.
5.
Muhtariyet’in yararına Andican’da olan tiyatrolarda Türkistan’ın kendi Türk
evladı, lise öğrencisi, 16 yaşındaki Sencer Fazıl Bekoğlu
27
’nun Muhtariyet bayrağı ile
onun altına yapmış olduğu muhteşem manzaralı resminin Amerikan usulü müzayede de
1200 somlara satılması, kahraman memur Kaçkarbay Efendinin büyük bir cömertlikle o
resmi satın alması, başkalarının da bu işe çok önem vermeleri…
Bunların tümü, tümü karanlık gecelerde parlayan yıldızlardır…
Bunlarda ümit, bunlarda iman, bunlarda ruh görünüyor.
Bunlar bizim istikbalimizin, gelecek yolumuzun çağrıları, işaretleri, göstergeleridir.
Türkler, Türk kavimleri, Türk halkları yıkışıla, yok oluşa mahkûm değiller. Onlar
kendilerinin eski beşikleri olan Türkistan’da yine önceki büyüklük ve saltanatlarını
diriltirler. Doğruluk, hoşgörü, kardeşlik esasında kurulmuş tahtlarını (Millet meclisler
demektir) iyi bir şekilde inşa ederler.
Özellikle, bizim Türkistan hiçbir zaman gelecek vadeden ve aydın yarınlardan uzak
değil ve uzakta olmaz! Çünkü Türk kaynayan yerin ismi Türkistan: “Nerelisin?”
sorusuna, “Türkistanlıyım!” der ve yüreği Türkistan’dadır. Türkistan adının yaşatıldığı
her dönem de Türkistan uludur, güçlüdür, o 100 milyondan fazla güce dayanıp onun
göğsüne kılıç sokmak için gelenlere ne zaman olursa olsun:
Git, mahvolursun! Yaklaşma kul olursun! diyor ve diyecektir.
26
Kökbörü veya köpkeri olarakta bilinen oyun.
27
Sencer Fazıl Bekoğlu - XIX asır sonrası – XX asır başlarında dünyaya gelmiş Andicanlı yetenekli
gençlerden biri. “Tercüman” gazetesine gönderdiği ve o gazetede basılan şiiri ile I. Gaspıralı’nın dikkatini
çekmiş. Ondan sonraki kaderi hakkında bir bilgiye rastlanmadı.
124
Söyleyiniz ananız Türkistan’a:
“Düşman saplamak için geldiğinde, kılıcını yüreğine saplamadan önce: “Al
göğsümü, sana kalkan mı gerek?”” deyip…
Do'stlaringiz bilan baham: |