10
IV.
TÜRKİSTAN CEDİDİZMİ’NDE BELLİ BAŞLI İSİMLER
1.
Gaspıralı İsmail (1851-1914)
Gaspıralı İsmail, 21 Mart 1851’de Kırım’ın Bahçesaray şehri yakınlarındaki
Avcıköy’de dünyaya gelmiştir. Babası Mustafa Alioğlu “Gaspıra” köyünden olduğu için
kendisi de “Gaspıralı” olarak tanınmıştır. İsmail Bey’in babası Mustafa Bey, Çarlık
ordusundan emekli bir teğmen, annesi ise Kırım asilzâdelerinden İlyas Mirza
Kaytafoz’un kızı Fatma Hanım’dır. İlk eğitimine Bahçesaray’da bulunan bir Müslüman
mektebinde başladıktan sonra on yaşlarındayken Akmescid Erkek Ortaokuluna gider ve
burada da iki yıl eğitim alır. Gaspıralı daha sonra Voronej’de bir askerî okula, ardından
da Moskova’daki Harp Okuluna gider (Toker, 2004: 32). Harp Okulunda okuduğu
dönemde yoğun bir şekilde “Slav birliği” ve “Türk düşmanlığı” fikirleri ile karşılaşan
Gaspıralı bu durumdan çok etkilenmiştir. Türk milletini ve Türklüğüne daha sıkı
bağlanmıştır (Yaman, 2015: 50). İleride savunacağı ve uğranda büyük mücadeleler
vereceği “Dilde, fikirde, işte birlik” düşüncesinin temelleri o günlerde atılmıştır
diyebiliriz.
1868 yılında Bahçesaray’da Rusça öğretmenliğine başlayan Gaspıralı, 1872’de
Kırım’dan eğitim almak maksadıyla ayrılmış çeşitli Avrupa ülkeleri üzerinden Paris’e
gitmiştir. Paris’te iki yılını geçiren Gaspıralı İsmail, bu sayede Batı medeniyetini de
yakından tanıma fırsatı bulmuştur. 1874 yılında İstanbul’a gitmiş, burada bir müddet
kaldıktan sonra tekrar Kırım’a dönmüştür. 1878 yılında Bahçesaray belediye başkan
yardımcısı olarak seçilen Gaspıralı İsmail, 1879 yılında belediye başkanı olmuş ve 1884’e
kadar belediye başkanlığı görevini yürütmüştür (Duran, 2011: 89).
Gezip gördüğü yerlerde elde ettiği tecrübelerle milletini uyandırmak, onları
bilinçlendirmek için yazılar yazmak istedi. Bu doğrultuda gazete çıkarmak için
başvurularda bulunsa da olumlu bir yanıt alamadı. Amacından vazgeçmeyen Gaspıralı,
1881 yılında Akmescit’te çıkarılmakta olan “Tavrida” gazetesinde “Genç Molla” takma
adıyla, daha sonraları kitap haline de getirilen “Rusya Müslümanlığı” adını taşıyan
yazılarını tefrika halinde yayımladı. 1883 yılına gelindiğinde gazetenin bütün içeriğinin
Rusçasıyla birlikte yayımlanması şartıyla Türkçe bir gazete çıkarma izni alan Gaspıralı,
bu gazetenin ilk sayısını 22 Nisan 1883’te Bahçesaray’da çıkardı. Haftada bir gün olmak
11
kaydıyla yayın hayatına başlayan gazete 1903 yılında haftada iki gün, 1912’den itibaren
günlük olarak yayımlanmaya devam etti. Gazetenin adı, Şinasi Efendi’nin “Tercüman-ı
Ahvâl” inden esinlenilerek konuldu ve “Tercümân-ı Ahvâl-i Zaman” oldu (Toker, 2004:
33). Tercüman gazetesi sadece Kırım’a değil bütün Türk dünyasına hitap eden bir gazete
olmuştur. Gaspıralı İsmail, “Dilde, fikirde, işte birlik” ülküsünü bu gazeteyle dünyayla
duyurmuştur. Edindiği bu ülkü doğrultusunda gazetede Türkler arasında birlik ve
beraberliğin kurulması, kültürü canlı tutmaya çalışma gibi çok farklı konularda yazılar
yayımlamıştır. Gaspıralı İsmail’in Tercüman gazetesi vasıtasıyla Türkler arasında
yaymaya çalıştığı birlik ve beraberlik düşüncesi Rusları oldukça rahatsız etmiştir
(Yaman, 2015: 54). Türk dünyasının en çok okunan gazetesi olan Tercüman gazetesi,
1905 yılına kadar Rusya Türklerinin tek süreli gazetesi olmuş ve 1918 tarihine kadar
toplamda 35 yıl boyunca yayımlanmıştır (Koç, 2015: 18).
Gaspıralı İsmail, “Tercüman” gazetesi dışında “Millet” adlı bir gazete, sadece
kadınlara özel bir dergi olan “Âlem-ı Nısvân” (Kadınların Dünyası), çocuklar ve
öğretmenler için “Âlem-i Sıbyân” (Çocukların Dünyası) ve mizah dergisi olan “Ha! Ha!
Ha!” adlı dergiler de çıkarmıştır (Yaman, 2015: 55).
Milletinin bilinçlenmesini ve uyanması isteyen Gaspıralı, “Tercüman” gazetesinin
bunun için yeterli olmadığının farkındadır. Gaspıralı İsmail eğitim konusu üzerinde
özellikle durmuştur. Eski usul mekteplerde ve medreselerde kalıplaşmış biçimde verilen
eğitimin yeterli olmadığını düşünmektedir. Eğitim sisteminin kalıplardan çıkarılıp
günümüz şartlarına göre değiştirilmesi gerektiğini, dini bilgilerin yanında Türkçe,
matematik, tarih, coğrafya ve fen bilimleri gibi derslerinde okutulmasının gerekliliğini
savunmuştur.
Gaspıralı İsmail bu düşünceleri doğrultusunda 1884 yılında Kırım’ın Bahçesaray
şehrinde ilk “usul-i cedit okulu” nu açmıştır (Koç, 2015: 21). Aynı yıl içerisinde bu
okulda okutulması için “Hoca-i Sıbyân” (Balalar Muallimi) adlı okuma kitabını yazıp
yayımlatmıştır (Kasımov, 2010: 340). Gaspıralı’nın öğretmenlik yaptığı bu yeni usul
okulun başarısı kısa zamanda herkes tarafından fark edilmiştir. “usul-i cedit okulu” nun
en büyük amaçlarından biri de Türk halkları arasındaki dil birliğini sağlamaktı. Bu amaçla
1893 yılının Mayıs ayında Buhara’ya gitmiş, Taşkent ve Semerkand’daki okulları ziyaret
etmiştir (Yalvar, 2017: 105). Türkistan’da okul açmak için çeşitli girişimlerde
12
bulunmuştur ve uzun uğraşlar sonucunda açabildiği Cedit mektebine “Muzafferiya” ismi
verilmiştir. (Rasooly, 2015: 20). 1912 ile 1914 yılları arasında yeni usuldeki eğitim
metodunu diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlara yayabilmek için Anadolu, Mısır ve
Hindistan’a gitmiştir (Kalsın, 2014: 103).
“İsmail Bey Gaspıralı, verdiği eğitimi sadece erkekler ile sınırlandırmamıştır. O
kız çocuklarına da gereken önemi fazlasıyla vermiştir. Gaspıralı kendi çocuklarını,
özellikle kız çocuklarına Rusça öğretmesi için öğretmenler tutmuştu. Necip
Hablemitoğlu’na göre İsmail Bey Rusya’da kızlar için açılan ilk okulu 1884 yılında
Bahçesaray’da açmıştı. Bu okulun başına da kız kardeşi Selime Pembe Hanım’ı
getirmişti. 1906 yılına gelindiğinde ise Kırım’da bulunan kız okullarının sayısı on üç idi.
1917 yılında ise Kırım’da ki Usül-ü Cedid okullarının sayısı üç yüz altmışı bulmuştu. Üç
yüz altmış okulun yarısına yakını da kızların eğitim gördüğü okullardan oluşmaktaydı.”
(Yalvar, 2017: 105).
Gazeteci ve eğitimci kimliklerinin yanı sıra siyasetçi bir kimliği de olan Gaspıralı,
1905 yılında gerçekleşen Birinci Rus İnkılabından sonra “Umum İslam Partisi” ni kurmuş
ve Rus Duma’sına (parlamento) kırka yakın delege ile katılmıştır. Düzenlenen “Rusya
Müslümanları Kongreleri” nin tüm toplantılarında yer almış ve büyük rol oynamıştır.
İstanbul’da da aktif olarak çalışmalarda bulunan Gaspıralı İsmail, 1908’te kurulan “Türk
Derneği” nin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. 1911’de oluşturulan “Türk Yurdu
Cemiyeti” ve onun yayın organı olan “Türk Yurdu” dergisi üzerinde de Gaspıralı’nın
büyük etkisi olmuştur (Kalsın, 2014: 103).
Gaspıralı İsmail Ali Şir Nevai’nin eserlerini Kırım Türkçesi’ne aktarmıştır.
Nevai’nin “Muhakemetü’l Lugateyn” adlı eserini 1882 yılında Bahçesaray’da basmıştır
(Duran, 2011: 92). Gaspıralı’nın eserlerini ise şöyle sıralayabiliriz; “Rusya
Müslümanları” (1881), “Salname-i Türki” (1882), “Mirat-ı Cedid” (1882), “Hace-i
Sıbyân” (1884), “Avrupa Medeniyetine Bir Nazar-ı Muvazene” (1885), “İslamlara Dair
Nizamlar ve İmtiyazlar” (1885), “Rusya Coğrafyası” (1885), “İki Bahadır” (1886),
“Kıraat-i Türki” (1886), “Maişet Muharebesi” (1886), “Halera Vebası ve Onun Deva ve
Darusu” (1887), “Bahtiyar Nazım” (1889), “Atlaslı Cihanname” (1889), “Medeniyet-i
İslamiye” (1889), “Garaib-i Adat-i Akvam” (1890), “Arslan Kız” (1894), “Mektep ve
Usul-i Cedid Nedir?” (1894), “Risale-i Terkib” (1894), “Rus-Doğu İlişkileri” (1896),
13
“Hesab, Muhtasar İlm-i Hesab ve Mesa’il-i Hesabiye” (1897), “Her Gün Gerek Zakonlar”
(1897), “Şara’it al-İslam” (1897), “Rehber-i Mu’allimin” (1898), “Rehber-i İslamiye”
(1898), “Türkistan Uleması” (1900), “Beden-i İnsan” (1901), “İran” (1901), “Mebadi-yi
Temeddün-i İslamiyan-i Rus” (1901), “Meşhur Payitahtlar” (1901), “Usûl-i Edeb. Şark
ve Garb Kaideleri” (1901), “Zoraki Tabib” (1901), “Malumat-ı Nafia” (1901), “Tashih-i
Akaidden” (1901), “Temsilat-ı Krilof” (1901), “Asyada Komşularımız” (1903),
“Dârürrahat Müslümanları yaki Acâib-i Diyâr-ı İslâm” (1909), “Müslüman Kongresi”
(1909) (Yaman, 2015: 71-73). Bu kitaplar dışında Tercüman gazetesi başta olmak üzere
diğer gazetelerde yayımlanmış yüzlerce makalesi de bulunmaktadır.
Altmış üç yıllık ömrüne çok büyük işler sığdıran Gaspıralı, 11 Eylül 1914 tarihinde
Bahçesaray’da kendi evinde hayata gözlerini yummuştur. Onun ölümü sadece Kırım’da
değil tüm Rusya’da, Osmanlı topraklarında ve hatta bazı Müslüman ülkelerinde ve
Avrupa’da da büyük yankı uyandırmıştır (Yalvar, 2017: 111). Cenazesi, Kırım
Hanlığı’nın kurucusu olan Hacı Giray Han’ın türbesi yakınlarına defnedilmiştir (Duran,
2011: 92).
Do'stlaringiz bilan baham: |