4.5. Dilbilim ve Çeviri
İkinci Dünya savaşının hemen ardından bilimsel anlayışta öznellik ye-
rini nesnelliğe bırakınca, İnsan Bilimleri de dahil her bilim dalında nes-
nelliği yakalama uğruna, öznelliği gözardı etme eğilimi baş gösterdi (Gök-
türk 1989: 161-166). Böyle bir ölçüt teknoloji alanında her ne kadar iler-
lemelere yol açtıysa da, toplumbilim, ruhbilim, felsefe ve bu bilim dalla-
rının temelini oluşturan dil konularında aşırı kuralcı, dizgeci ilkelerin be-
nimsenmesine neden oldu. Dilbilimin temellerinin böyle bir dönemde ya
da ortamda atıldığı düşünülecek olursa, sözkonusu bilim dalının yukarıda
saydığım ilkeleri kendine ölçüt alması ve uygulamalı dilbilim kapsamına
soktuğu çeviri edimine de bu gözle bakması kaçınılmazdır. Oysa günümüz
77
çeviribilim anlayışında nesnellikle öznelliğin, metiniçi ilişkiler kadar me-
tindışı öğelerin de ölçüt olarak ele alındığı düşünülecek olursa, çeviribilim
dalının dilbilimin çizdiği sınırlar dışında geliştiği görülür. Ancak buradan
dilbilimin çeviribilime hiçbir katkısı olmadığı şeklinde bir sonuç çıkarıl-
ması, bilimselliğin sürekliliğini ve devingenliğini yadsımak anlamına ge-
lir. İki bilim dalının arasındaki ilişki Darwin' in Evrim teorisinden yola
çıkarak açıklanabilir. Darwin’in insan ve maymun arasındaki ilişkiyi ata-
torun ilişkisi olarak değil de, ata-yeğen ilişkisi olarak değerlendirmesi ve
insanın geçirdiği evrimler sonucu maymunla ilişkisinin tamamıyla orta-
dan kalktığı şeklindeki savı, çeviribilim ve dilbilim arasındaki ilişkile-
rinde ata-yeğen ilişkileri olarak değerlendirmenin, çeviribilimin günü-
müzde dilbilimle ilişkisini açıklar niteliktedir (Güvenç 1973: 13-18). Bu,
disiplinlerarası niteliği olan çeviribilimi başka bilim dallarının tutsaklığın-
dan kurtarma açısından da önem taşır.
Geçmişteki dilbilim odaklı araştırmaların çeviri edimini düzenek de-
ğiştirme şeklindeki tanımı, günümüz iletişim ağırlıklı çeviribilim anlayı-
şına ters düşer. Dilbilimin çeviriye dilbilim odaklı yaklaşımı çeviribilimde
ancak yüzeysel yapıya ya da metiniçi ilişkileri çözmeye yeter. Oysa, çevi-
ribilimdeki eksiksiz ve kusursuz bir iletişim kurma hedefinin ancak nesnel
öğeler kadar, öznel öğeler ve ekinsel farklılıkların da göz önünde bulun-
durarak sağlanabileceği ortada bir gerçektir. Bu da, her iki bilim dalının
inceleme odaklarının birbirinden farklı olmasından kaynaklanır. Dilbi-
limde inceleme gereci “dil” olgusu olurken, çeviribilim “iletişim” olgusu-
dur.
Sonuç olarak, kuşkusuz dilbilimin, çeviribilime nesnellik ve bilimsellik
ölçütleri kazandırarak onun dizgeli bir bilim dalı olarak gelişmesine ve
sonunda özerk bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasına katkısı yadsınamaz.
Bununla birlikte, çeviribilimin bu aşamadan sonra geçirdiği evrimler, iki
bilim dalının yollarını birbirinden ayırmış ve iki bilim dalının farklı yön-
lere çekmiştir.
78
Do'stlaringiz bilan baham: |