1.5. Çeviribilimde Araştırma Modelleri
Çeviribilimde araştırma yöntem ve modelleri inceleme malzemesine
göre değişir.
Karşılaştırmalı ve nedensel araştırmada
genellikle
artsü-
remli yöntem
kullanılır. Bu yöntem, araştırmanın başta çeviriler olmak
üzere somut veriler üzerinde yapılacağı anlamına gelir. Bir başka deyişle,
bu öne sürülen modeller ürün odaklı bir araştırmayı gerektirir.
Süreç
odaklı
çeviri modelinde ise hem
eşsüremli
, hem de
artsüremli
yöntem
kullanılabilir. Uygulama alanındaki modellerin ise,
geleceğe yönelik
ola-
rak çeviri sürecini yönlendirici etkisi vardır. Bu alandaki modeller, geç-
mişteki ürünlerin kuramsal alandaki betimlemesi sonucu ortaya çıkan ve-
rileri uygulama alanında işlevsel kılma amacı taşır.
1.5.1. Karşılaştırmalı Model
Bu model dilbilim odaklı ve çeviribilim odaklı yaklaşım olmak üzere
iki düzlemde ele alınabilir. Dilbilim odaklı yaklaşımda genelde iki dile
özgü dil öğeleri arasındaki biçimsel ve işlevsel benzerlikler karşılaştırılır.
Genellikle dilbilgisel öğeler arasında yapılan bu karşılaştırmalar çeviri
ediminden çok, dil düzgüsünü çözmeye yarar. Dilbilimsel yaklaşımda
“eşitlik”, “benzerlik” ve “eşdeğerlik” terimleri kuramsal modellerin mer-
kezinde yer alır. Bu modelde hiçbir dilin birbirinin aynı olamayacağı ger-
çeğinden yola çıkıldığında, “eşitlik”lerden çok “benzerlik”lerden söz et-
mek daha doğru olur. Bu durum ise, sonunda benzerliklerden çok dillera-
rasındaki karşıtlıkları ortaya çıkarır. Bu ise, sonunda “çevrilemezlik” sav-
larının yeniden gündeme gelmesine yol açtığı gibi, karşılaştırmalı dilbilim
araştırmalarının da karşıtsal dilbilim araştırmalarına dönüşmesine yol
açar. Örneğin, Türkçe’de “yavaş” sıfatı, zarf olarak kullanıldığında, so-
nuna “-ça” eki alırken, İngilizce’de “slow” sözcüğü “-ly” alır. Bu sözcük
İtalyanca’da sıfat olarak “lento” iken, zarf olarak kullanıldığında sonuna
“-mente” eki alarak “lentamente” şekline dönüştüğü görülür. Benzerlikle-
23
rin bu şekilde ortaya çıkarılması ise, araştırmaların dilbilgisi çözümleme-
sinden öteye gidememesine neden olur. Öte yandan, çeviribilim alanında
odak “söz” üzerindedir. Örneğin, “yavaş sür” şeklindeki bir buyuru, İngi-
lizce’de “drive slowly” şeklinde söylenirken, İtalyanca’da “vada piano”
şeklinde söylendiği görülür. Bu durumda “araba sürmek” karşılığı olan
“guidare” yükleminin kullanılmadığı gibi, “lentamente” zarfının da kulla-
nılmadığı görülür. Bu sözcüklerin yerine Türkçe’de de çoğu zaman “sür-
mek” yerine “gitmek”, aynı şekilde İtalyanca’da da “gitmek” anlamına
gelen ”andare” sözcüğünün kullanılır. Öte yandan Türkçe’de “yavaşça”
yerine “yavaş”, İtalyanca’da ise, hem sıfat, hem de zarf olarak kullanıla-
bilen “piano” sözcüğünün seçildiği görülür. Buna karşın, İngilizce buyu-
ruda “go slowly” örneğinden de anlaşılacağı gibi, “slowly” dil düzgüsü
kurallarına uygun kullanılabilirken, Türkçe ve İtalyanca’da dilbilgisel
bağlamda kural dışı işleyiş dikkati çeker. Aynı şekilde bu sözcükler trafik
işareti olarak kullanıldığında, Türkçe’de “yavaş”, İngilizce’de “slow” söz-
cükleri yeterli olurken, İtalyanca’da “rallentare” (yavaşlayın) şeklinde bir
yüklem, Fransızca’da ise, “lentemente” şeklinde bir zarf kullanıldığı gö-
rülür. Bu basit örneklerden de anlaşılacağı gibi, çeviribilim alanında dilsel
eşdeğerlikten çok, diller arasında “söz”ün duruma, kişiler arası ilişkilere,
konu alanlarına bağlı eşdeğerliği inceleme gereci olarak kullanılır. Bunu,
dilbilim odaklı yaklaşımlar “dil kullanımsal” ya da dilbilim terimi olarak
“edimsel eşdeğerlik” olarak tanımlarken, çeviribilim odaklı yaklaşımlar
“eşdeğerlik” teriminden çok, “yerine konulan” ve “yerine konan” terimle-
rini kullanmayı yeğler (Williams & Chesterman 2002: 49-51). Ne var ki,
çeviribilimin geniş yelpazesi göz önüne alındığında, bu şekilde sözcük,
tümce veya metin düzeyinde eşdeğerlik ilişkilerine dayalı bir modelin de
zamanla yetersiz kaldığı görülür.
Günümüzde çeviribilim alanında karşılaştırmalı modellerde inceleme
ürünü olarak genellikle bir “bütünce” seçilmekte ve karşılaştırma “bü-
tünce incelemeleri” üzerinde yapılmaktadır. Bir başka deyişle, araştırma
modelinde amaç, kaynak metin ve çeviri metin ilişkilerinden eşdeğerlik
kuralını çıkartmak yerine, çeviri metin, kaynak metin ve çeviri olmayan
metinler arasındaki bağlantıları ve bu bağlantıların aralarındaki ilişkileri
ortaya çıkarmayı hedefler. Bağlantıları ortaya çıkarmak ise, bütünce üze-
rinde betimleyici çalışmayı gerektirir. Bu modelde “neden” niçin” sorula-
rından çok, akışkan bir tablo içerisinde sırasıyla “hangi özelliğin”, “ne za-
man” ortaya çıktığı ya da bu özelliğin ardından “ne olduğu” şeklinde so-
24
rular gelir. Toury’nin öncüsü olduğu bu model, “varolan” durumu sergi-
lemeyi hedefler. Örneğin, kayma sayısının çokluğu ile, çeviride “yi-
tim”in
3
bir bağlantısı olduğu bu modelle ortaya çıkarılabilir. Ne var ki,
kayma sayısının çokluğunun çeviride yitime neden olduğu öne sürülemez.
Üstelik Turgay Kurultay’ın “her çeviri bir yitimler yumağıdır” şeklindeki
sözleri, çeviride yitimle kayma sayısı arasındaki bağlantının bir kez daha
gözden geçirilmesini gerektirir (Kurultay 1992: 28-29). Kimi zaman met-
nin bütünselliği içerisinde, kayma sayısının yüksekliği çeviride yitimin
aksine, “kazanca” yol açabilir. Bu durum ise, ancak karşılaştırmalı mo-
delde kullanılacak betimleyici yöntemle ortaya çıkarılabilir.
Do'stlaringiz bilan baham: |