geri çeviri
15
yoluyla çeviri metnin kaynak metinle karşılaş-
tırılarak metinlerarası biçemsel eşdeğerliğin sağlaması (agy. 186-195).
Wilss'in bu önerilerinin temelinde çevirmenin "aktarım edincini" geliş-
tirmek yatmaktadır. Wilss, sözcükler ve sözdizimi arasındaki karmaşık
ilişkinin en kolay tümce ya da yan tümceler içersinde çözümlenebileceğini
gözönünde bulundurarak tümceyi çeviri birimi olarak seçmiştir. Kaynak
metinde saptanan çeviri sorunlarının ise, kaynak metin bağlamından çı-
kartılarak erek dil bağlamında çözümlenebileceğine işaret etmiştir.
Wilss'in çeviri sorunlarını kaynak metinde betimlemeyi önermesi çeviri
eğitiminde kaynak odaklı bir yaklaşımı benimsediğini gösterir. Çağdaş çe-
viri eğitimiyle ilgili kuramlardan ayrıldığı nokta, kaynak metinden yola
çıkmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin, Toury çeviri sorunlarını erek
15
Geri çeviri, metnin kaynak metin diline tekrardan çevrilmesi anlamına gelir.
Ne var ki, bu yöntem çeviri de eşdeğerliği matematiksel bir eşitlik olarak gör-
meye yarar. Oysa, günümüz çeviri eğitimi anlayışında amaç çevirinin zengin-
liğini ortaya çıkarmaktır. Bilindiği gibi, her metin her okuyucuda farklı bir an-
lam taşıyacağı gibi, her metnin aynı çevirmenin elinden bile farklı çıkabileceği
ortada bir gerçektir. Bundan böyle, çeviri eğitiminde “geri çeviri” yöntemi ye-
rine, çeviri amaçlı metin çözümlemesine dayalı olarak baştan “amacın” saptan-
ması ve bu amaç doğrultusunda çevirinin değerlendirilmesi ölçüt alınmaktadır.
113
metin üzerinde saptamıştır. Buna karşın, Wilss’in çeviri sorunlarını kay-
nak metin üzerinde değerlendirerek çeviri eğitimine başlaması, çevirmen
adaylarının aktarım edincine dayalı küçük ölçekli güdümler geliştirmesine
yarar. Böyle bir yöntem ise, çeviri edincinden çok yabancı dil edincini
geliştirmede olumlu sonuçlar verir. Aktarım edincinin gelişmesi sonucu,
dil düzgüsünün otomatik olarak değiştirilmesi ise, dillerarası kusursuz ve
eksiksiz iletişimi sağlama amacını taşıyan çeviri ediminde, çeviri süre-
ciyle ilgili küçük ölçekli kararlar alınmasına yol açar. Çeviri süreci önce-
sinden başlayarak çevirmene hiç yer verilmemesi, çevirmenin çeviri sü-
reci sırasında bilinçli kararlar almasını engelleyerek, onda çeviri edinçsiz-
liğine yol açabilir.
Wilss’in çeviri eğitimindeki kaynak odaklı yaklaşımına karşın, çeviri
eleştirisindeki yaklaşımı erek odaklıdır. Özellikle Schleiermacher’den
alıntı yaparak öne sürdüğü kullanmalık metinlerde okurun yazara götürül-
mesi amacıyla erek odaklı yaklaşımın kaçınılmaz olduğu durumlarda, çe-
viri eleştirisinin özellikle erek dil normlarına göre yapılması gerektiğini
öne sürerek, çeviri metindeki yanlışların erek dil normlarından sapma de-
recesine göre çözümlenip, değerlendirilmesinin hem eleştirmen, hem de
çevirmen tarafından ortak olarak kabul edilebilecek bir yöntem olduğunu
belirtmiştir (agy.: 216-221). Ne var ki, erek dil metinlerinin iletişim amaçlı
olarak çözümlenip değerlendirilmesi konusunda kesin ölçütlerin bulun-
maması Wilss’in erek dille ilgili yanlışlar üzerinde odaklanmasına neden
olmuştur. Oysa, Wilss’in amacı kitabın başında da belirttiği gibi, “dil dü-
zeneği” üzerinde durmak değil, Saussure'ün deyişiyle “söz” üzerinde dur-
maktır. Wilss çeviriyi tam anlamıyla “söz” düzeyinde ele alamamakla bir-
likte, çeviride “söz”ün iletişim açısından önemine dikkati çekmesi bakı-
mından çeviribilimdeki önemi yine de tartışılamayacak kadar büyüktür.
Bununla birlikte, çeviri eleştirisi konusunda bile, çeviri süreçlerinin erek
odaklı yaklaşım açısından kesin olarak belirlenememesi, onu özellikle
kaynak odaklı yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini düşündüğü yazınsal
metinlerde, erek odaklı yöntemin kullanamayacağını işaret etmesine ne-
den olmuştur. Buna gerekçe olarak ise, yazınsal metinlerin gerçekte öznel
olarak yaratıcılık ve biçemsel yenilik unsurlarını taşıdığını göstermiş ve
bunun sonucu olarak da, sözkonusu metinlerin çevirisinde çevirmenin çe-
viri metnini, erek dil ve ekin normlarına göre baştan yaratması yerine,
kaynak metne bağlı olarak yeniden yaratması gerektiğini savunmuştur.
Kuşkusuz, Wilss’in bu savının altında bilimsel olarak nesnel veriler konu-
114
sunda gösterdiği titizlik yatmaktadır. Yaratıcılığın, hangi anlıksal süreç-
lere dayalı olarak biçimlendiği somut olarak gözlemlenemediğinden,
Wilss çeviri sürecinde önemli rol oynayan bu öğeyi hiç değilse kaynak
metinle sınırlandırarak bilimsel ölçütler içersinde ele almayı düşünmüştür.
Başka bir deyişle, Kussmaul gibi çağdaş çeviribilimcilerin aksine yaratı-
cılığı ikinci plana atmıştır. Bununla birlikte, yazınsal metinlerde eleştir-
menin, çevirmenin erek dilde yarattığı iletişimsel etkiyi ölçüt almasının
doğru olacağına inanmıştır. Ancak bu konuda da erek dil açısından eleşti-
rel olarak nesnel ölçütlerin bulunmamasının, çevirmeni iletişim amacıyla
basite indirgeyici bir yöntem kullanmaya zorlayabileceğine değinmiştir.
Bu, onun çeviri eleştirisi konusunda da erek odaklı yaklaşımı kullanmak
istemesine karşın, çeviri eğitimi konusunda olduğu gibi, çeviri edincini
değil de, çeviri metin üzerinde doğru-yanlış çözümlemeleri üzerinde du-
rarak, aktarım edincini sorgulayıcı yöntemlere başvurmasına neden ol-
muştur.
Çeviri Eleştirisi konusunda, çeviri ürün ya da erek metin üzerinde
doğru-yanlış çözümlemelerinden yola çıkması, onun, çevirmenden sözdi-
zimsel, anlamsal, dilkullanımsal ya da biçemsel alanlarda küçük ölçekli
güdümler kullanarak, büyük ölçekli kararlar almayı beklediğini gösterir.
Aynı şekilde, çeviri eğitimiyle ilgili uygulama alanında da büyük ölçekli
kararlar alınmasını sağlayacak yöntemler geliştirmek yerine, kaynak me-
tin çözümlemelerine dayalı küçük ölçekli yöntemler kullanmayı yeğle-
miştir. Öyle ki, yapısal dilbilimcilerin çeviri konusundaki görüşlerine
karşı çıkmakla birlikte, kendi çeviri öğretimiyle ilgili olarak verdiği ör-
neklerde genelde sözdizimsel eşdeğerlikten öteye geçilmemiştir. Anlam-
sal, biçemsel çözümlemeleri, çeviri sorunları, eşdeğerlik ve geri çeviri ko-
nularında geleneksel olarak kısa bilgilerle yetinilmiştir. Kuramında metin
yorumlama, açımlama, çeviri sürecinin devingen ve yaratıcı yönüne bü-
yük önem verilirken, uygulamada geleneksel çeviri kuramlarının öne sür-
düğü yöntemlerin kullanılması, kaynak odaklı yaklaşımın bir sonucudur.
Bir başka deyişle, bilimsellikte nesnellik ve tümevarımlılık uğruna, Wilss
çeviribilim sürecinde geriye dönük olarak tarihsel ve dilbilimsel veriler
toplamaya, uygulama alanıyla ilgili çeviri eğitimi ve eleştirisi gibi konu-
larda da, yine aynı şekilde ardıl bir yöntemle kaynak metin ve çeviri metin
üzerinde somut veriler aramaya yöneltmiştir.
115
Do'stlaringiz bilan baham: |