Özbeklerin Avrupa ve rus medeniyeti tesirinde in- Yeni Özbek kışaf eden yeni edebiyatı, henüz pek gençtir. Bu
Edebiyatı hususta yine «Türkistan vilâyetinin gazeti»ne, ki
Bir parçası şöyledir:
Saat onbirga çe bezmettiler .4-
Lik mendin kitmiş idi aql v huş .4.
Qayta körmek mümkin olsaydı debân f- El- araz ol kiçe ey ehbablar 4.
Dilde bardur hali hem bu arzu 4-
Sonra el Öz cayıga ‘azm ettiler,
Lahza lahza şauq otı eylerdi cuş Muztarib dil sakin olsaydı deban Tangaça uçti közimdin khâblar.
Kim yine körmek qılurmen cüstücu.
Tuzemni Gazit» de denir, dönüp bakmadan gecem eyiz. Gazetenin ilk muharrirleri (Kazanlı tercümanlardan Şahmerdan Ibrahimov ve H. Çanişov) yalnız resmî haberler ve «Bin-bir Gece» tercemeleriyle iktifa ettilerse de, 1883 ten 191 7 yılma kadar 35 yıl bunun muharriri olan misyoner Mikola Östroumov ise, gazete etrafında kendine göre bir «Sâ,rt edebiyatı muhiti» vücuda getirmeğe çalıştı. Buna müsait olan şerait de yok değildi. 19.uncu asrın ilk yarısmda Kho- (Ömer Han ve Muhammed Rahim Han demirlerinde) ^kl_jAh_Ş2r ^Nevaîyi numune edinen şâirler muhitinin yaşamakta •
Yani: Saat onbire kadar dans ettiler, sonra herkes evine gitti, fakat be- nim akl-u huşum gitmişti, yalnız bunu ne zaman bir daha görmek nasib olur, ıztırab içinde bulunan kalbim ne zaman sükûnet kesbeder diye vakit vakit heyecanlanıyordum. Hülâsa, ey dostlar, o gece sabaha kadar uyuyamadım, şimdi de o günü görmek için aranıp duruyorum.
Ostroumov, gazetesinde Rusya ve Avrupaya seyahat eden Özbek- îerin seyahatnamelerini ve Ruslarla temasta bulunan Ozbeklerm ha tercümelerini neşrediyordu. Meselâ. 1887 de Kharkov «Köy iğehgi ser- gisbne iştirak eden Semerkand tüccar. Mirza Bukharin.n Baku Khar- kof, Moskova ve Petersburga seyahati hâtıraları (Turkestan Vilayeti gazetesi, 1888, Nr. 4-7); Taşkent tüccarı Taci Muhâmmed İsa Meh- medoV'ûn 1900 de Baku-İstanbul yoluyla Parise seyahati (1900, Nr. 44-45)* gazetenin muharrirlerinden «Settar Han Abdulgaffarov un (1890) sair Zakİr Can Firkatin (18.91, Nr. 2-23), Khudayar Hanın küçük oğlu tbniyemin Bek m (1893, Nr. 22-28, 32) kendi elleriyle yazılan hal tercümeleri ve bilhassa rus medeniyetiyle temaslarına ait hatıratı, Taşkent tüccarı Arifkhocanm seyahatnamesi (1894, 28) ve «âh...
Bu gibi seyahatnamelerde Ostroumov, elbette rus medeniyetim ovduruyor, hattâ -Avrupa seyahatnamelerini bile rus siyasetine göre tadıl ediyordu. Böyle iken arada yine bazı ehemmiyetli fikirler de geçiyordu. Meselâ şâir Firkatin haltercümesinde Khokandda Ali Şir Nevayı edebi ananesinin ne derecede kuvvetle yaşadığı ve bu muhite yeni medeniyetin nasıl tesir ettiği pek samimî surette izah edilmiştir. Settar Han 1876 ağustosunda Petersburgda inikat eden Beynelmilel Müsteşrikler Kon gresine iştirakinden bahsederken, kongreye riyaset eden müsteşrik Grı- goryev’in nutkundaki şti sözlere dikkat etmiştir: «(Muhtelif milletler
'arasındaki) müfrit ihtiraslar, müthiş hissiyat denizi dalgaları içinde yalnız bir emin melce vardır ki, o da, muhtelif milletlere teşriki mesai imkânını veren ilim sahasıdır». Mirza Bukharin ise, Petersburgda Âsârı atika Cemiyetinin şark şubesi celsesinde Radloffun «Toktamış ve Te- mur Kütlug yarlıkları» mevzuuna dair, sonradan basılan, maruzası okunurken hazır bulunduğunu, kendisi hususî bir ziyafet tertip edip burada müsteşrik N. Visilovski, o zaman Petersburgda bulunan Şeyh Cemaled- din Af ganî, Akhund Atâuîlah Bayazıdm hazır bulunduğunu, ve bundan kendisinin de müstefit olduğunu zikretmektedir. Sonradan yeni Özbek edebiyatının müessislerinden olan zevatın bir çoğu, da, Oştroumovun gazetesine iştirak ettiler. O cümleden muasırımız- olan şâir Fitratin Is- tanbulda farsça neşrettiği «Münazara» adlı risalesi, Haci Mu’in Şükrui- lah tarafından Özbekçeye tercüme ile (1912de) bu gazetede neşrolundu. Mahmud Khoca Behbûdî de, ruşça tahsilin lüzumundan falan bahsederek makaleler yazıyordu. Bunlardan maada Ostroumov, mahallî Türkistan şâirlerinin bazı eserlerini, muhtelif efsaneler, eski şehirlere ait bazı rivayetler (meselâ «Sayram* şehri tarihi») yazdırıp neşrederdi. /Türkmenlerin «Mahtum quli divanı»nı da Ostroumov muhta-
saran neşretti.
Ostroumov ve arkadaşları 35 yıllık çalışmalariyle bir muhit vücuda getirdiyse de, gayet mahdut bir daireye münhasır kaldı. Bu muhitte yetişen yerlilerden Settarhan ile Kadı Alîm’den yukarıda (s. 274) bahset- m:ştik. Bunlardan biri de Nezirhan cğlu YusufhanMirzadır./^Gazeteye müşteri olmak, müslüman memurlar için mecburî idiyse de pek az okunurdu. 1890 da 600, 1896 da 700 nüsha kadar tabedilmiştir* Ostrou- ?nov gazetesinin dili bozuk bir şivede idi. «Sertiye» tesmiye ettiği bu dili, tatarca ve kazakçadan uzaklaştırmak için kullandığı hususî usulleri vardı. Meselâ makalelerde «keîgen», «toqtay turgan», «tilegen», «büyük», «pek», «güzel», «baîıq», «geçinir», «et satar», gibi kelimeler olursa bunlara tatarca ve kazakçadır diye kızar ve «kilgan». «tokhtay- dürgân», «khohlegân», «kâtte», «cûde», «çiraylîk», «belîğ», «zende- gârçilik qılur», «goştfuruşluq qılur» diye tashih edermiş.. Yabancı kelimelerdeki «o» harfine mukabil arabî yazıda «a» kullanmak (meselâ «vagon», «poezd» yerine «vagan», «fayiz») ahengi Taşkent şehri ahalisinin telâffuzuna göre bozmaktaki mübalâğa daha ziyade Ostroumov gazetesi zamanında takarrür etmiştirJYoksa Khokand, Khıyva edip ve muharrirlerinin eserlerindeki dil, eski Çağatay ananesini ve düzgünlüğünü oldukça muhafaza ediyordu 2(î2).
Yeni Özbek edebiyatını Ostroumov muhiti sultasından kurtarmağa çalışanlar Taşkentli Münevver Kari, Abdullah Evlâni, Semerkandli müteveffa muharrir Mahmudkhoca Behbûdî, şair Ahmed Vaslî, Behram- bek Devletşahyef, Hacı Mu‘în Şükrullah, Khokandda Aşur Ali Zahirî, ve diğerleridir. Şu münevver Özbeklerin hepsi, Kazaklardan farklı' ola- terbiyesi görmeyip, ancak_millî muhitte yetişen zevat- Jtr. Aldıkları yeni fikir menbaları, Azerbaycan, Osm?mb, ve Tatar neşriyatı, daha ziyade Gaspıralı İsmail beyin neşriyatı idi. Bunların eserleri
Do'stlaringiz bilan baham: |