\j\.
aÂA Zj.aU.,. AJM IS-
jKİh A-il «UJl J Jv.jzll
s ^ . 1 jı.a.i.îiL
u'j;» '13i. ( ) 'u'j
-Î JLH U,,aJ
J! d'>"V Taijig at-akhbâr, II.
(^îscûl! l
530,
ine «Orenburgski Listok» gazetesinde Kazak Sahrasına rus mu- hacirleri sevk ve iskân edilmesine karşı makale yazmış ve bü meseleye Projeleri dolayısiyle, «Böyle vahşî projeleri görüp işitince İnsan ne yapacağını bilmez, şaşırır ve elleri düşer.» demiştir. Rus kitaplarında Kazakların «vahşeti» yahut «tenbelliği» hakkmdaki sözleri gö- runce çok müteessir olurdu. «Irgız»da «Rus-Kazak Kız Mektebi» açtırdığında, o zaman kızların tahsilini ve umumen rusça talimini haram bi- en Tatarlar, Altınsarını, hain tanıdıklarını söylüyorlardı. Murad Efen- di, Altınsârm ile Qarpıqoğlu Bekmuhammed hakkında,, «bunlar rus taraftarı olduklarından tecenniin edip, başlarını duvara vurarak diğerlerine ibret olacak bîr aşapla vefat ettiler» demektedir 2=») ; buna rağmen Altınsann, son nefesine kadar mûtekid ve hakikî bir müslüman kaldı ve hattâ İslâmlığı öğretmek işini kazak diline tatbik edenlerin birincisi de Altınsann olmuştur.
O, bu meselede Tatarları taklit ediyordu. 1839 da Molla Abdul- vahid Süleymanov (sonradan Orenburg müftüsü oldu). 1880 de akhund Atâu 11 ah Bayezidov Petersburgda, 1882 de Mehmed Rahim Yunusov (güzel bir mukaddime ile) Kazanda birer «İlmihal» kitabı neşrettiler. Bu •.ilmihal», hıristiyanların «cateohisme» lerine muadildi. Altjnsarın cia, bunları taklıden, 1883 te Kazanda «Kazakça Şeraıtül-İslam. IVlusul- manşılıqtın tutqası»nı tab’ettirdi. Altmsarın bu eserin mukaddimesinde: «Komşumuz olan Tatar Türkleri Kuran ve Hadisin lüzumlu olan emirlerini kendi dillerine çevirerek, halka anlayışlı bir lisanda kitaplar neşrederek, din ilimlerini kendi yurtlarında yaydılar, fakat bizim kazak dilinde böylece bir kişi okurken ve avam da dinlerken anlıyacak bir kitap bugüne kadar mevcut değildir.» -M>) demekte ve Atâullah Akhun cîun kitabının kendisi için nümune olduğunu söylemektedir.
Bundan sonra «Kazak edebî dili» Kazakların hükümet daireleriyle ■■'.lake!sı oimıyan tabakaları arasında kullanılmıya başlanmıştır. Yine İs- İâmiyetin- neşrine ve Kazaklarda ya.şıyan millî türk ananelerinin muhafazasına hizmet ettirilmiştir. Bu yolda Mangışlaklı Ebu Bekir Molla, Tobıida Mevlikey Molla, Qarkaralı hocalarından Şeyhülîslâmoğlu Yu- sufbek ve «Meşhur Yusuf Köpeyov»un büyük hizmetleri olmuştur. Bunlardan Yusufbek ise, Kazakların Ahmed Midhatıdır. Ekseriya birkaç viiz, hattâ birkaç bin beyıtlik kitabını bir gecede yahut bir günde yazmıştır. Bu zat, halk edebiyatına ait eserler neşretmiş, bilhassa Hz. Ali, Haşan ve Hüseyin, Kerbelâ, Salsa! Zerkum vesaire gibi şiî efsanelerini, R;is‘ em-i Des an, Ccmşid, Ferhadü Şirin gibi İran destanlarını kazak- ■•ava çevirerek tab*ettirmiştir. Bu İslâmi-İran eserlerini Yusufbek, tam kazak hayatına uygun bir biçimde yazmıştır. Ali ve Hüseyin onun eserim inde tam mânasiyle göçebe Tiirk-Kazak tipindedirler. Bu cihetten eseri eri. İslâm ananelerinin nesri yolunda büyük hizmet görmüsKir. Bunlardan yalnız küçük bir «Qıssa-i CÂimcüme»nin rus misyonerleri'in vblarca devam eden mesaisini defaten kırmış olduğunu Radloff ı e 11 e kaydetmiştir -(n) . Kazak arasında yaşıyan eski türk destan ve mitolojisini, folklorunu, bir taraftan Radloff, Altınsarm, Letsch ve Plato- nov Avrupa âlemine tanıtmışlar ise de diğer taraftan Yusufbek bunları
-'>°) * B İzm en çatar Tatar türki khalıqtar âyet hadithtin muqtaç kerekti
’ »t;; mantarın ör. tilinşe köşirip iüsünetin kitaplar şıgarıb din ilmin cürttarına caj'dl. Bıraq biznin Qazaq tilinde eli künge her kim tüsüniib oqub, nimese birev oqışa liiıdagarj qara khalıq tüsünüb otıratın birde kitab coq.»
Do'stlaringiz bilan baham: |