vâr, dil birliği ananesi vardır. ■
On dokuzuncu asrın ortalarına kadar Türkistanın her tarafında Batı ve Doğutürkistanda, Kazak ve Kazan ülkelerinin hepsinde umumî edebî Çağatay dili kullanılıyordu.^Türk hükümetlerinin, hanların, beylerin ve ahalinin iş ve muamele dili de bu idi. /I 8 inci asırda Ebul- membet, Abulkhayır. Abılay ve diğer sultanların mükâtebel.eri mezkûr asırda Türkistanın muhtelif noktalarında yazılan zengin yazma eserler ve muamele evrakı, vakıfnameler ve muhtelif vesikalar bugün, Türkistan, Sibirya, Orenburg ve Petersburg hükümet arşivlerinde ve hususî ellerde bulunuyor. 19 uncu asırda Kaşgarda Khocaların ve Yakub Beğin tarihine ait yazılan eserlerle Khıyvada Munis ve Âgehî gibi müelliflerin ve Kazakistanda Abılay ve Bükey Ordasmda Cihangir Hanın yazılarında kullanılan dil aynı dildir. Selçuklular vç Osmanlılar zama-
nında Aııadoluda arap harfleriyle inkişaf eden garp edebî türkçesine mukabil garp Türklerinde ve Avrupada «Çağatay dili» ismiyle' maruf olan bu edebî dil. malûmdur, ki Moğol devrinde, Çağatay ve Ccc; .u- luslariyk- İrandaki İİhanlıların irer yerinde, her köşesinde ekseriya uv- ğur harfleriyle yazılarak kullanılan muamele ve divan dilinin Mavera- ü »nehir ve Horasan turk şivelerine uymuş, biraz daha İslâm ve İran tesirine düşmüş olan bir nevi tekâmülünden ibarettir. Rus hükümetinin 16.ncı ve hattâ I 7.ncı asırlarcıa şark devletleriyle olan siyasî münasebeti «tatarca» tesmiye olunan bu dilde oluyordu. Çar Boıis Goduııov namına Ali Calayır tarafından yazılmış olan türk tarihinin dili Mûvera- iinnehir Özbek sultanları namına yazılmış olan eserlerin dilidir. Hattâ varların Kalmuklarla olan mnkâtebeleri de bu dilde olmuştur.
Fakat 18. ve 19.uncu asırlarda Türkistanı Rus istilâ ettikten son- değişiyor.TjfFFhdTdebî diUr^ritdTl^f^^
Umı^ıyetle Türkistanda millî medeniyet ve hars sabasındaki a‘na7şT ı\nCa^ ecne'31 lstl'asl ve müstemleke siyasetinin bir neticesidir. Rus :sth~ lasından daha önce mahallî türk lehçelerinde eskisinden fazla bir deği- :?%.Uk„bâsıl olmadığı halci,- yine edebî ve muameledeki yazı dilinin, de- ğişmeğe yüz tuttuğu inkâr olunamaz./Bunun başlıca sebepleri, memleketin muhtelif bölümleri arasındaki İktisadî rabıtaların daha birkaç asır evvel kesilmiş olması ve. diğer taraftan da Osmanlı tesiri idi. 1 S.inci asır da Türkistanın cenup, şimal ve şarkî kısımları arasmdaki «daiblî tica- ıet>, münasebeti, bu ülkelerin şimalde Sibirya, garpta Astrakhan ve O- renburg gibi rus ticaret merkezleriyle ve cenupta Meşhed Balkh, Peşa- ver gibi Ingiliz emtiası merkezleriyle olan «haricî ticaret» münasebetlerine nısbeten pek zayıftı. Bu husus, aynı zamanda Türkistan dahilindeki medeni bağlılıkların zayıflaşması demekti. Osmanlı tesirine gelince, bu kırımın 1475 te ilhakından ve 16.ncı asrın nihayeHne'doğru Osmpni ordularının Hazar Denizi sahillerine, Derbende kadar ilerlemesinde ve bilhassa Kırımın 1783 te Rusyaya katî olarak ilhakın, mütaak.p hacıların İstanbul tarikiyle seyahatinin çoğalmasından ve İstanbulda matbaacılık ışının inkişafından sonra kuvvet bulmuştur. Daha önce Nesin i Fuzulî Rkendername müellif; Ahmedî gibilerin Ortaasya Türklerinin edebi dilme tesiri görülüyordu. Hatta Şaybak Hanın, Ahmedînin- İsken- dçrnamesmi_ seferlerinde yanında bulundurduğu malumdur -) Cup turkçesinin tesiri yukarda (s. 123)de zikri geçen divanında da vardır.
“D Buna ait kay,t Fndl'Allah Isfahanî’nin, yegâne nüshas, Kurucuna,ıi- yede 3431 numarada bulunan, Mihmânnâme-i Bukhârâ’sında varak 131 b âe bulunuyor. * '
Do'stlaringiz bilan baham: |