*p<.05, ** p<.01
GRCDÖ toplam puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.31, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.34, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.28, p<.01), Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.25, p<.05), Öfke Davranışları toplam puanı (r=.23, p<.05), İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.26, p<.05) ve Kaygılı Davranışlar puanı (r=.22, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülürken, Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.23, p<.05) arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmaktadır.
GRCDÖ Sıklık puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ alt ölçeği İletişim Puanı ile Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.22, p<.05) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Doyum Puanı ile İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.27, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki görülürken Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.28, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Kaçınma Puanı ile Kişilerarası Öfke Tepkileri Puanı (r=.26, p<.05), İntikam Tepkileri Puanı (r=.28, p<.01), İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.24, p<.01), Öfke Davranışları toplam puanı (r=.38, p<.01), Saldırgan Davranışlar puanı (r=.33, p<.01) ve Kaygılı Davranışlar puanı (r=.26, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Dokunma Puanı ile İntikam Tepkileri puanı (r=.22, p<.01), Öfke Davranışları toplam puanı (r=.27, p<.01), Saldırgan Davranışlar puanı (r=.26, p<.05) ve Kaygılı Davranışlar puanı (r=.25, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Vajinismus Puanı ile Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.23, p<.05) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Anorgasmi Puanı ile İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.24, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir.
Kendilik algısı ile cinsel işlev bozuklukları arasındaki ilişki incelendiğinde, Kendilik Algısı puanı ile GRCDÖ toplam puanı (r=-.46, p<.01), GRCDÖ Sıklık puanı (r=-.36, p<.01), İletişim puanı (r=-.33, p<.01), Doyum puanı (r=-.44, p<.01), Kaçınma puanı (r=-.24, p<.05), Dokunma puanı (r=-.30, p<.01), Vajinismus puanı (r=-.39, p<.01) ve Anorgasmi puanı (r=-.35, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir.
GRCDÖ İletişim Puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı Puanı (r=.22, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.25, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ alt ölçeği Doyum puanı ile Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05) ve İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.27, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki görülürken Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.28, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Kaçınma puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı Puanı (r=.38, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı Puanı (r=.34, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.32, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.45, p<.01), Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.31, p<.01), Küçümseyici Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Dokunma Puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.30, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı Puanı (r=.27, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.25, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.35, p<.01) ve Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.28, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Vajinismus Puanı ile Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.26, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki görülürken Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=-.23, p<.05) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Anorgasmi puanı ile İçedönük Öfke Tepkileri puanı (r=.24, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir.
Tablo 3.36. Erkek Örneklemde Kişilerarası Tarz, Öfke Davranışı, Kişilerarası Öfke ve Kendilik Algısı ile GRCDÖ Puanları Arasındaki İlişkiler
|
GRCDÖ
|
Sıklık
|
İletişim
|
Doyum
|
Kaçınma
|
Dokunma
|
Erken
Boşalma
|
Empotans
|
Kişilerarası Tarz
|
.48**
|
.16
|
.27**
|
.23*
|
.42**
|
.41**
|
.34**
|
.21*
|
Baskın
|
.36**
|
.11
|
.23*
|
.22*
|
.32**
|
.42**
|
.18
|
.09
|
Kaçınan
|
.47**
|
.14
|
.33**
|
.24*
|
.29**
|
.34**
|
.34**
|
.24*
|
Öfkeli
|
.41**
|
.22*
|
.20*
|
.27**
|
.31**
|
.32**
|
.30**
|
.25*
|
Duyarsız
|
.46**
|
.10
|
.15
|
.15
|
.46**
|
.35**
|
.40**
|
.25*
|
Manipülatif
|
.35**
|
.08
|
.20*
|
.11
|
.35**
|
.20*
|
.29**
|
.21*
|
Alaycı
|
.23*
|
.12
|
.22*
|
.10
|
.36**
|
.40**
|
.09
|
-.11
|
Öfke Davranışı
|
.26**
|
.14
|
.07
|
.19
|
.17
|
.21*
|
.15
|
.25*
|
Saldırgan
|
.40**
|
.12
|
.21*
|
.30**
|
.22*
|
.42**
|
.24*
|
.25*
|
Sakin
|
-.08
|
.04
|
-.13
|
-.10
|
-.03
|
-.20*
|
-.01
|
.10
|
Kaygılı
|
.05
|
.09
|
-.03
|
.12
|
.09
|
.09
|
-.06
|
.01
|
Kişilerarası Öfke
|
.28**
|
.18
|
.16
|
.29**
|
.23*
|
.28**
|
.13
|
.10
|
İntikam
|
.33**
|
.15
|
.25*
|
.30**
|
.23*
|
.35**
|
.15
|
.10
|
Pasif Agresif
|
.16
|
.17
|
.07
|
.22*
|
.15
|
.13
|
.05
|
.06
|
İçe Dönük
|
.10
|
.14
|
-.07
|
.16
|
.10
|
-.01
|
.08
|
.11
|
Umursamaz
|
-.10
|
-.06
|
-.09
|
-.15
|
.05
|
.04
|
-.07
|
-.08
|
Kendilik Algısı
|
-.43**
|
-.23*
|
-.39**
|
-.35**
|
-.25*
|
-.24*
|
-.14
|
-.28**
|
* p<.05, ** p<.01
GRCDÖ toplam puanı ile Kişilerarası Öfke Tepkileri puanı (r=.28, p<.01), İntikam Tepkileri puanı (r=.33, p<.01), Öfke Davranışları toplam puanı (r=.26, p<.01) ve Saldırgan Davranışlar puanı (r=.40, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ İletişim puanı ile İntikama Yönelik Öfke Tepkileri puanı (r=.25, p<.05) ve Saldırgan Davranışlar puanı (r=.21, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Doyum puanı ile Kişilerarası Öfke Tepkileri puanı (r=29, p<.01), İntikam Öfke Tepkileri puanı (r=.30, p<.01), Pasif Agresif Öfke Tepkileri puanı (r=.22, p<.05) ve Saldırgan Davranışlar puanı (r=.30, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Kaçınma puanı ile Kişilerarası Öfke Tepkileri puanı (r=.23, p<.05), İntikam Tepkileri puanı (r=.23, p<.05) ve Saldırgan Davranışlar puanı (r=.22, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Dokunma puanı ile Kişilerarası Öfke Tepkileri puanı (r=.28, p<.01), İntikam Tepkileri puanı (r=.35, p<.01), Öfke Davranışları toplam puanı (r=.21, p<.05), Saldırgan Davranışlar puanı (r=.42, p<.01) arasında pozitif yönde ve Sakin Davranışlar puanı (r=-.20, p<.05) arasında ise negatif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Erken Boşalma puanı ile Saldırgan Davranışlar puanı (r=.24, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. GRCDÖ Empotans puanı ile Öfke Davranışları toplam puanı (r=.25, p<.05) ve Saldırgan Davranışlar puanı (r=.25, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur.
Kendilik algısı ile cinsel işlev bozuklukları arasındaki ilişki incelendiğinde ise Kendilik Algısı puanı ile GRCDÖ toplam puanı (r=-.43, p<.01), GRCDÖ Sıklık puanı (r=-.23, p<.05), İletişim puanı (r=-.39, p<.01), Doyum puanı (r=-.35, p<.01), Kaçınma puanı (r=-.25, p<.05), Dokunma puanı (r=-.24, p<.05) ve Empotans puanı (r=-.28, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. Kendilik algısı ile Erken Boşalma Puanı (r=-.14, p>.05) arasında negatif yönde ilişki olduğu görülmektedir ancak bu ilişki anlamlı düzeyde değildir.
GRCDÖ toplam puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.48, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.36, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.47, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.41, p<.01), Duygudan Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.46, p<.01), Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.35, p<.01), Küçümseyici Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Sıklık puanı ile sadece Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.22, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ İletişim puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.27, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.33, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.20, p<.05), Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.20, p<.05), Küçümseyici Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.22, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Doyum puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.23, p<.05), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.22, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.24, p<.05), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.27, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmektedir. GRCDÖ Kaçınma puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.42, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.32, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.29, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.31, p<.01), Duygudan Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.46, p<.01), manipülatif kişilerarası iletişim tarzı puanı (r=.35, p<.01), Küçümseyici Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.36, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Dokunma puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.41, p<.01), Baskın Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.42, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.34, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.32, p<.01), Duygudan Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.35, p<.01), Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.20, p<.05), Küçümseyici Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.40, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Erken Boşalma puanı ile Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.34, p<.01), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.34, p<.01), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.30, p<.01), Duygudan Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.40, p<.01) ve Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.29, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. GRCDÖ Empotans puanı ile kişilerarası iletişim tarzı puanı (r=.21, p<.05), Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.24, p<.05), Öfkeli Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.25, p<.05), Duygudan Kaçıngan Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.25, p<.05) ve Manipülatif Kişilerarası İletişim Tarzı puanı (r=.21, p<.05) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur.
BÖLÜM 4
TARTIŞMA
Bu bölümde, “Bulgular” bölümünde özetlenen araştırma sonuçları sırasıyla ele alınarak tartışılmıştır. İlk bölümde depresyon, ikinci bölümde anksiyete bozuklukları, üçüncü bölümde psikosomatik bozukluklar, son bölümde ise cinsel işlev bozukluğu olan ve olmayan kişilerden elde edilen bulgular tartışılacaktır. Her bölümde sırasıyla demografik değişkenlerin temel ve ortak etkileri, araştırma ve karşılaştırma grupları arasındaki farklılıklar, ele alınan psikopatoloji yordayan değişkenler ve incelenen değişlenler arasındaki ilişkiler ele alınacaktır.
4.1. DEPRESYONU OLAN VE OLMAYAN BİREYLERDEN ELDE EDİLEN
BULGULARIN TARTIŞILMASI
4.1.1 Demografik Değişkenlere Yönelik Üç Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlarının Tartışılması
Hatırlanacağı gibi, örneklemin BDE ve KSE puanları üzerinde demografik değişkenlerin nasıl bir etkisi olduğunun incelendiği analiz sonucunda, hem BDE puanlarında hem de KSE puanlarında grubun temel etkisinin olduğu gözlenmiştir. Her iki ölçek puanları üzerinde grup etkisinin görülmesi beklendik bir sonuçtur ve karşılaştırma grubunun araştırmanın amaçları açısından uygunluğuna ilişkin bir kanıt olarak yorumlanabilir. Diğer demografik bilgilere ilişkin bazı sonuçlar (örneğin BDE üzerinde cinsiyet temel etkisinin bulunmayışı) literatürdeki bulgularla kısmen uyumsuz gibi görünmekle birlikte, tek tek her sonucun ele alınması sonuçların daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.
Literatürde birçok araştırmada, cinsiyet ve depresyon arasında önemli bir ilişkinin olduğu vurgulanmakta ve kadınların erkeklere oranla iki kat daha fazla depresyon yaşadığı belirtilmektedir (bkz. Nolen-Hoeksema, 2001, Öztürk, 2004). Bu yönde temel bir kabul olmakla birlikte, bu kabulün aksine sonuçlar veren çalışmaların da olduğu görülmektedir (bkz. Baumgart ve Oliver,1981). Bu çalışmada ise cinsiyetin depresyon üzerindeki temel etkisine bakıldığında anlamlı bir ilişki göstermediği sonucu çıkmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, veri toplama aşamasında kliniğe başvuran depresif kişilerin %77’sini kadınların oluşturmuş olmasıdır. Bu durum, beklendiği gibi, daha çok kadınların depresyon şikayeti yaşadığına ilişkin araştırma sonuçlarını desteklemektedir. Ancak bu çalışmada, bu farkın kadınların daha fazla depresyon yaşamalarından mı, yoksa erkeklerin yardım alma eğilimlerinin daha az olmasından mı kaynaklandığını belirleme imkanı bulunmamaktadır (Erkeklerin depresyon yaşantısına ilişkin daha ayrıntılı bilgi için Mahalik ve Rochlen’nin (2006) özet çalışmasına bkz.). Dikkate alınması gereken ikinci bir konu da cinsiyet bağlamında depresyon yaşayan bireylerin, yaşadıkları depresyonun şiddeti bakımından farklılaşma göstermedikleridir (Wilhelm, Roy, Mitchell, Brownhill, Parker, 2002). Diğer bir ifadeyle, kadınlar erkeklere göre daha fazla depresyon yaşama riski taşımakla birlikte, depresyona giren bireylerin (kadın-erkek) yaşadıkları depresyonun şiddeti cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Hatırlanacağı gibi, bu çalışmada incelenen örneklem iki farklı uçta depresyon yaşayan kişilerden oluşmaktadır, diğer deyişle orta düzeyde depresyon yaşayanlar analize dahil edilmemiştir. Bu durumda örneklem, tam bir normal dağılım örneklemi sayılmamaktadır. Cinsiyet temel etkisinin çıkmayışının bir nedeninin bu olabileceği düşünülebilir. Son olarak, cinsiyetin temel etkisi bulunmamakla birlikte, grup, cinsiyet ve yaşın etkileşim etkisinin olduğu görülmektedir. Bu durum, cinsiyetin belirli bir yaş döneminde depresyon açısından önemli olabileceğini düşündürmektedir. Bununla birlikte erkek katılımcı sayısının daha fazla olduğu bir araştırma, cinsiyetin etkisine ilişkin daha aydınlatıcı bilgiler verecektir.
Yaş ve depresyon ilişkisine bakıldığında, varyans analizi sonuçlarına göre, kişilerin depresyon yaşantıları üzerinde yaşın temel bir etkisinin olmadığı; ancak depresyon tanısı almış grupta, 17-25 yaş arasındaki bireylerin depresyon düzeylerinin, 35 yaşın üstündeki bireylerden yüksek olduğu görülmektedir. Birçok depresyon-yaş araştırmasını özetleyen Newman (1989), araştırmalar arasında tam bir tutarlılığın olmadığını belirtmektedir. Yine de Newman’ın aktardığı çalışmalara genel olarak bakıldığında, 35 yaşın altında ve 75 yaşın üstünde depresyon semptomlarında bir artışın olduğu görülmektedir. Yaşlanmayla birlikte depresyon yaşantısında artışın olabileceği belirtilmiş olsa da, bu çalışmada 50 yaşın üstünde katılımcı sayısının az olması ve üst yaş sınırının 65 olmasından dolayı, yaşlanmanın depresyon üzerindeki etkisine bakılamamıştır. Bununla birlikte, mevcut çalışmada, literatürle uyumlu olarak 25 yaşın altının depresyon için bir risk grubu olabileceği görülmüştür. Teachman (2006) da çalışmasında 18 yaşından sonra depresyon semptomlarında bir artışın başladığını ve orta yaştan sonra düştüğünü vurgulamıştır. Ergenliğin sonu ve hayata atılma dönemi olması bakımından, 17-25 yaş arasının, bireylerin yoğun stres (işsizlik gibi) (Yentürk ve Başlevent, 2007) ile karşı karşıya kaldıkları bir dönem olduğu düşünülebilir. Bu bağlamda, depresyonun gelişme olası olduğu söylenebilir.
Literatürde eğitim ve depresyon arasındaki ilişkiye bakıldığında, eğitim düzeyinin düşük olması ile depresyon arasında bir ilişkinin olduğunu belirten araştırmaların bulunduğu görülmektedir (bkz. Chiu, 2004; Slone ve arkadaşları, 2006). Mevcut araştırmada yapılan analizlerin sonuçları da literatürle uyumludur; eğitim düzeyinin depresyon üzerinde bir temel etkisinin olduğu görülmüştür. Düşük eğitim düzeyinde depresyonun daha yüksek olması, eğitimin bir koruyucu faktör olduğunu düşündürmektedir. Ancak etkileşim etkisine bakıldığında dikkat çeken sonuç, depresyon tanısı almış grupta lise mezunlarının depresyon puanlarının hem ilkokul-ortaokul mezunlarının hem de üniversite mezunlarının puanlarından yüksek olmasıdır. Ülkemiz koşulları göz önünde bulundurulduğunda işsizliğin lise mezunları için de büyük bir problem olduğu (Bozdağlıoğlu, 2008) ve önemli bir stres kaynağı olabileceği düşünülebilir. Özetle, depresyon açısından daha çok ilkokul-ortaokul ve lise mezunlarının risk grubunda olduğu söylenebilir.
Do'stlaringiz bilan baham: |