T. C. Bartin üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ TÜrk diLİ ve edebiyati anabiLİm dali yeni TÜrk edebiyati biLİm dali 2000-2010 arasi küÇÜrek öYKÜde postmodern izler yüksek lisans tezi hazirlayan tezcan kurt danişMan prof

3.1.8. Cemal Şakar/ Hikâyât 
 
Hikâyât
’taki küçürek öykülerden 
Yolcu
’da (s. 59) bir yolcunun ayrıldığı yere 
olan özlemi; 
Av
’da (s. 60) ava giden birinin av olması; 
Hiç’te 
(s. 61) hayatın 
anlamsızlığının bir diyalogla dile getirilmesi; 
Lamba
’da (s. 62) gözünün kamaşmasını 
sokak lambalarına bağlayan birinin elindeki sopayla lambaları kırması sonucu karakola 
düşmesi ve yaptığının doğru olduğunu savunması; 
Menzil
’de (s. 63) yüklerinden 
kurtulmak isteyen birinin yolculuğa çıkması; 
Tezhip
’te (s. 64) bir Hilye-i Şerif tablosu 
üzerinden maneviyatın anlatılması; 
Hicap
’ta (s. 69) işten dönen birinin evindeki 
hayatından bir kesit sunması; 
Müjde
’de
 
(s. 70) çocuk ve eşlerini yaklaşık 20 yıl önce 
kaybeden ailelerin bir toplu mezar bulunmasına sevinmeleri; 
Kavuşma
’da (s. 71) uzun 
bir esaret sonunda evine dönen bir kadının evine girdiğinde evden silah sesi gelmesi; 
Okul
’da (s. 72) ailelerin çocuklarını çevredeki olumsuzluklardan dolayı okula almaya 
gitmeleri; 
Gül
’de (s. 73) cip taşlamayı oyun sanan bir çocuğun vurulması; 
Dua
’da (s. 
74) bir kul statüsünde olan anlatıcının duasından dolayı mahcubiyeti; 
Toz
’da (s. 75) 
seksenli yaşlardaki anlatı kişisinin dergâhın temizliği üzerinden maneviyata ulaşma 
çabası; 
Şiir
’de (s. 76) yazdığı şiirin anonimleşmesi için dua eden bir şairin duyguları; 
Dönüş
’te (s. 77) baba ocağından ayrı kalan bir çocuğun evine dönmesi esnasında 
kardeşinin baba ocağına artık sığmadığından gideceğini söylemesi ve 
Bağlanma
’da (s. 
78) ayrı kalan iki insanın birbirilerini seslerinden tanıyıp hasret gidermeye çalışmaları 
anlatılmaktadır. 

---

61 
Eserdeki küçürek öykülerin bazılarının olay örgüsü modern dönem öykülerini 
hatırlatsa da detaya inildiğinde bu öykülerde bir hikaye iskeletinin olmadığı, sadece 
öykülerdeki anlatı kişilerinin bilinç altlarındaki düşünce ve hayallerin nevroz halinde 
iken mekan ve zaman mefhumlarına bağlı kalınmadan anlık sıçramalarla dile getirilen 
olaycıklardan oluştuğu anlaşılır. Genel itibariyle eserdeki küçürek öykülerde yaşam 
sürülen somut âlem göstergeleri ile öznenin bilinçaltındaki duygulanmalar ifade 
edilmiştir. Dolayısı ile de bu eserdeki küçürek öykülerde olay örgüsü postmodern bir 
tavırla ele alınmıştır.