Artık gülmüyor, hatta gülümsemiyordu bile. Yine ilk tanıştığımızdaki gi
biydi. Somurtkan Karla. Ve geceleri hâlâ bende kalmıyordu.
Bir dayanıklılık sınavına tabi tutuluyordum sanki.
Bir testosteron, adrena
lin ve feromonlar denizinde yüzüyordum. Sevdiğim kadınla her iki günde bir
konuşabiliyor ve sevişemiyordum.
Hâlâ fazlasıyla asabiydim. Ama asabiyet yeni Bombayda o kadar normaldi
ki, kimse fark etmiyordu.
Her insanın bir insani benliği, bir de adanmış benliği vardır.
Ben kendimi
Karla’ya adamıştım ama aramızdaki mesafe arttıkça adanmış benliğim yalnızla
şıyor, rüzgârlı bir havada yanan tek bir mumun bekçiliğini yapmak için çırpı
nıyordu. Öte yandan, insani benliğim de dışarıda, sokakları geziyordu.
Ve gelin görün ki şehirdeki her sokak, bir yalnız gezenler karnavalıydı âdeta.
Idriss
bir keresinde,
korku dürüstlüğün, açgözlülük inancın sefaletidir,
demiş
ti. Haftalardır Güney Bombay sokaklarına korku ve açgözlülük hâkimdi. Altı
uzun
hafta boyunca, o gerginlik, yağmalama ve vurgun devam etti. Dökülen
kanların ardı arkası kesilmedi.
Haşhaş, marihuana, uyarıcılar ve yatıştırıcılar piyasa fiyatlarının beş katı
na alıcı bulmaya başladı. Bu yozlaşma toplumun her kesimine yayıldı. Bazı
kurnazlar aldıkları rüşvetlerle servet sahibi oldu. Hız sınırını aştığımızda
trafik
polisine verdiğimiz rüşvet bile on rupiden yirmi rupiye yükseldi. Herkes bir
doyumsuzluk hastalığına yakalanmış
gibiydi ve korku, sokaklardaki tek arka
daşımızda
Yakın zamanda Hussein Şirketi tarafından işe alman bir çocukla tanıştım.
Onu pek sevdim ve bir saat sonra öldürüldüğü haberi geldi. Birkaç gün son
ra, yine genç bir Hussein Şirketi askeri benimle el sıkışmasından saatler sonra
vuruldu.
Bu olayların benimle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, ikisine de üzül
düm.
Ondan sonra da, ne zaman hevesli bir sokak askeriyle tanışsam onun
için korktum.
Katil Motorlar, Hussein Şirketi’yle anlaşmıştı. Önlerine çıkan bütün
Akrepleri infaz ediyorlardı. Akrepler misilleme olarak Hussein’in adamlarını
motorlarından düşürüp öldürdü. Hussein’in adamları da Akreplerin takıldığı
bir bara el bombası attı.
Akrepler, Güney Bombay’da bir banka soydu. Bunun üzerine
Hussein
Şirketi onların bölgesindeki bir para transfer kamyonunu devirdi. İki çete de
çaldıkları parayı banka çalışanlarına ve güvenlik görevlilerine rüşvet vermek ve
onları tehdit etmek için kullandı.
Sokaktaki hemen herkesin piyasa fiyatının üç katına satmak istediği bir
silahı vardı. Silaha ihtiyacı olanlar karılarına düğünde takılan takıları satıyordu.
Bıçak ve balta gibi yakın dövüş silahlarının devri çoktan geçmişti. Artık silah
ların kahpe lisanıyla konuşuluyordu.
Sokak savaşında herhangi bir karanlık köşe seni öldürebilirdi. Ve o karanlık
köşelerde, bu şiddet durana dek haftada ortalama dört kişi öldü. Comanche’nin
en yetenekli genç savaşçılarından ikisine Karla’yı bir gölge gibi izleyip korumaları
için para verdim. Bunu kendim yapmak isterdim ama Karla müsaade etmezdi ki.
Sonra birden Güney Bombay’daki savaş başladığı gibi hızla bitiverdi.
Hussein’le Vishnu el sıkıştı ve iki mafya şirketi arasında ateşkes ilan edildi. İki
lider baş başa ne konuştular bilinmez ama bu görüşmeden yalnızca barış değil,
âdeta bir kardeşlik doğdu.
İki Şirket birleşmeye karar verdi. Ama yeni kurulan Şirket’in ismi kısa süreli
bir anlaşmazlığa
sebep oldu, zira Khaderbhai, Sanjay ve Hussein’in adamları
onlara Akrepler denmesindense kendilerini vurmayı yeğleyeceklerini söyledi.
Sonunda yeni çetenin adı Vishnu Şirketi oldu. Vishnu’nun daha çok ada
mı olmasına karşın, Hussein’den daha az bölgesi vardı. Şirket’e onun adının
verilmesinin sokaklardaki isyanları bastıracağına ve yabancı çetelerin Güney
Bombay’daki karışıklığı fırsat bilmesini önleyeceğine karar verildi.
Meclis toplantılarına iki lider birlikte başkanlık ediyordu. Eski şirketlerin
meclis üyeleri yeni konseyde eşit haklara sahipti.
Sınırlı bir güven ve sınırsız bir nefret arasında
denge kurmak her zaman
zordur. Dolayısıyla, iki şirketin iş birliğinin yürümesi için iki tarafın da genç
kuşağı eski düşmanlarının arasına yollanıyor ve ateşkesi hâlâ atan nabızlarıyla
destekliyorlardı.
Eğer yeni sağlanan bu güven ortamı çerçevesinde, iki taraftan biri kuralları
ihlal ederse, sokaklar ikinci bir çete savaşına teslim olacaktı.
Barış sağlandığında Comanche’nin spor salonundan iki gence son ödeme
mi yaptım. Parayı aldılar ve bir daha benimle çalışmayacaklarını açıkladılar.
“Neden?”
“Artık Karla’nın bürosu için çalışıyoz da ondan.”
“Hafiye mi oldunuz?”
“Evet, Linbaba. Adı bile havalı.
Do'stlaringiz bilan baham: