“Eh. Ama evrimsel olmayan bütün bilgileri, bilimi, sanatı ve felsefeyi safdışı
bırakırsak bilmek istediğimiz her şeyle ilgili bilgilere ulaşabileceğimiz kısmını
atladın.”
“Sonra?”
“Aslında, bunun bir anlamı yok tabii. Mesela şu anda, dünyadaki kayıt
larımıza dayanarak, bütün bilimlerin ve felsefenin
bize kendimizi ve bizimle
birlikte pek çok türü de yok etme imkânı verdiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla
aslında bildiklerimizin kendi başlarına hiçbir anlamları yok. Ama hayvan do
ğamızı aşıp insan doğamızı ifade etme yeteneğimizle birleştiğinde bu her şeyin
anlamı olabilir.”
“Anlamadım.”
“Konuya doğru yerden bakıyorsun ama hâlâ göremiyorsun. Bütün hayvan
ların kendilerine özgü bir doğası ve içgüdüleri vardır. Bizim doğamız da cüce
şempanzelerinkine çok benzer. Ve tıpkı onlar gibi, aşırı stres altında, şempanze
davranışları sergileriz.”
“Bizim hayvan doğamız bu mu?”
“Kesinlikle. Ama şempanzelerin aksine, biz her zaman doğalarımızın ge
rektirdiği şekilde davranmayız. Çünkü davranışlarımızı geliştirme yeteneğine
sahibiz. Bir şempanze sadece bir şempanzedir. Ama bir insan istediği her şey
olabilir.”
“Nasıl?”
“İnsan doğamıza göre hareket ettiğimizde hayvanlar âleminde
olmayan son
derece insani kavramlar yaratırız. Demokrasi ve adalet gibi. Oysa şempanze
lerde demokrasi yoktur. Aslanlarla zebralar sorunlarını mahkemelere taşımaz.”
“Evet ama...”
“Öte yandan biz insanlar davranışlarımızı fikirler, duygular, tutkular ve sa
natla şekillendiririz. İnsanlığımızdan gelen kavramlarla.
Bizler kendi kendimizi
yaratırız. Hâlâ anlamadın mı?”
“Ama hayvani yönlerimiz de çok,” dedim. “Ben de birkaç kere onlara göre
hareket ettim.”
“Elbette. Hayvan doğalarımız sıklıkla ve ne yazık ki çoğu zaman da gayet
nahoşça ortaya çıkıyor. İnsanların sebep olduğu her türlü felaket kendilerini
özgürce ifade eden hayvani içgüdülerimizden kaynaklanıyor. Ama bir gazete
nin sanat ve bilim sayfaları insancıl içgüdülerimizin eseri.”
“Benim çalıştığım işte o tip eserlere yer yok.”
“Bizler istediğimiz her şey olabiliriz, Lin. İstersek melek bile olabiliriz.
Gerçekten aklımıza koyduklarımızı gerçekleştirebilme kapasitemiz doğada baş
ka hiçbir hayvanda yok. İnsan yanımız zihinlerimizi aşırı gurur ve açgözlülük
ten arındırdığında sadece mucizeler başarmakla kalmayacak, bu dünyaya geliş
amaçlarımızı da gerçekleşireceğiz. Biz zaten birer mucizeyiz.”
Uzun bir konuşmaydı ve bunun gibi konuşmaları bir soruyla bitirmeyi âdet
edinmişti.
“Alınyazısı ve kader arasındaki fark ne?”
Do'stlaringiz bilan baham: