CHAPTER 7 – ERGENEKON
208
lâkin Türk ordusunu her an arkasından hançerlemeğe hazır hain
güruhtan daima güzüm yıldı, şimdi mademki bu tehlikeyi tamamiyle
bertaraf ettik, artık meydan bizimdir”. Bu civanmert adam, son
düşüncesine yanılıyordu, onun bahsettiği tehlike henüz ortadan
kalkmamıştır. İhanet denilen yılan, yurdumuzun içinde çöreklenmiş
yatıyor. O, başını kaldırmak ve tekrar harekete gelmek için kendisine
elverişli havayı beklemektedir. (…) Demek ki, Millî Mücadele, vatanın
kurtuluşundan sonra başka bir şekilde ve başka şartlar içinde devam
edecektir ve o zamanki uğraşma, sırf fikir ve ahlâkla ilgili olacaktır. (…)
Lâkin vatanın huzur ve rahatı için gerektikçe bizim aramızda dolaşan
(Yahuda)lar hiç değilse bizim soframızda bulunmasınlar ve bizim
yediğimiz lokmasından yemesinler ve dudaklarını bizim tuttuğumuz
kaseye dokundurmasınlar, bizden uzak olsunlar! Zira, onlar, felâket
günlerinde, neden bizimle beraber değildiğiniz? diye cezalandırmak ne
kadar hakkımız değilse, onlardan tiksinmek, onlardan iğrenmek de o
kadar hakkımızdır.
22
.
“We fought the most difficult war against the internal enemy shaking us
from within. The fall of Bursa and the tragedies of İzmit and Bilecik, are
more their work than that of the Greek enemy. I was never afraid of the
Greek army. But I was completely daunted by the knife of the
treacherous gangs who were always ready to stab us at the back; but now
that we have set this danger aside, the field is ours”. In this last thought
this brave man [İsmet Pasha] was mistaken, the danger he mentioned has
not yet been removed. The snake which is called treachery lies coiled up
in our homeland waiting for the right moment to raise its head and set to
motion again. This moment can come one day and this snake will raise
its head again. (…) Therefore after the salvation of the homeland the
National Struggle will continue in a different form and under different
conditions, and that struggle will only be related to ideas and principles.
(…) But for the motherland’s peace and calm let those who like Judas
wander among us at least not sit round the same table with us, not eat
from the morsels we are eating and not have their lips touching the bowl
we are holding, let them stay away from us. Because, as much as it is not
within our rights to punish them for not being on our side during the
calamitous days, it is as much our right to abhor them and to be repelled
by them.
Naturally, the success of the Greek landing in İzmir was due only to the
spinelessness of the representatives of the government and the municipal authorities,
22
Karaosmanoğlu 1973, 136-139: ‘Uzak Olsunlar’ (Let Them Stay Away), 31 March 1922
Do'stlaringiz bilan baham: |