CHAPTER 4 – HALIDE EDIP AND YAKUP KADRI
143
…O adam arada bir yolun ortasında, şaşırmış gibi duruyor ve etrafına
bakınıyor, sonra birkaç adım yürümeye başlıyordu. Başçavuşun
gerçekten acayıp bir hali var. Yol üstünde öyle zikzaklar yapıyor ki,
adeta sarhoş olduğuna hükmedilebilir. İşte, gene durdu. Gene sağına
soluna bakıyor. Durduğu noktada, bir Mevlevî dervişi gibi dönüyor.
…Dikkatle bakıyordum. Derisi bir Hintli derisi gibi kararmış, uzun ve
kırçıl sakallı bir adam… Kaç yaşında? Belki otuzunda, belki ellisinde
vardır. Anadolu köylüsünün, -hele uzun süre askerde kaldıktan sonra-
yaşını tayin etmek pek güçtür.
…Ben gittikçe artan bir merak ve heyecanla bu acayıp ‘Odise’
kahramanına bakıyorum. Ülis de, on yıl denizlerde kaybolduydu.
Memleketine döndüğü gün bir domuz çobanının ağılında, delikanlı olmuş
oğluyla karşı karşıya geldiği zaman ne oğlu onu ne de o oğlunu tanıdı.
Fakat iffetli ve sabırlı karısı Pénelope, henüz hiç kimseyle evlenmemiş,
onu evinde bekliyordu.
Bu Anadolu ‘Ülis’inin karısı ise, çoktan beri bir başka adama varmıştır.
İşte Şerif Çavuş’un ‘Odise’si asıl burada düğümlenecek.
On yıl ne yaptı? Nerelerdeydi? Sorsam, bu uzun macerayı bana
anlatabilecekmiydi?
Belki hiç bir şey hatırlamıyor. Vakalarla dolu yıllar bir kayanın üstünden
akan sular gibi, onun üstünden akıp geçmişe benziyor. Fakat, sular, en
sert taşlrada bile izlerini bırakırlar. On yıllık macera, kabil mi ki onda
hiç bir eser bırakmadan geçip gitmiş olsun?
They were so tired that instead of answering, they looked at us like
corpses, from between their eyelashes white with dust, and passed by.
…Occasionally, this man would stand in the middle of the road, like he
was confused, and gaze all around him, then he would start taking a few
more steps. The First Sergeant really was in an odd condition. He
zigzagged on the road so much that one might think he was drunk. Now
he stopped again. He is looking right and left. He is turning around on
the spot where he stopped, like a whirling dervish.
…I look at him carefully. His skin was tanned as dark as an Indian; he
was a man with a long and greyish beard. How old was he? May be in
his thirties, may be in his fifties. It is very difficult to tell the age of an
Anatolian-especially one who has spent a long period in the army.
…I was looking at this strange hero of the ‘Odyssey’ with increasing
interest and excitement. Ulysses, too, had been lost at sea for ten years.
On the day he returned to his country, when he came upon a swineherd
in his pen and thus faced his son, who had become a young man, he
didn’t know his son nor did his son know him. However, his loyal,
patient wife, Penelope, still hadn’t married anyone and was waiting for
him at home
87
.
87
All English translations of
Yaban
are from Jacobson, 168-172
Do'stlaringiz bilan baham: |