Namazın Adabı Merhum İmam Humeyni (r a)



Download 387,95 Kb.
bet93/126
Sana21.01.2017
Hajmi387,95 Kb.
#772
TuriYazı
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   126

İrfani Uyarı


Bil ki her mütekellimin kelamı zuhur makamı hasebiyle onun zatının cilvesidir ve batınî melekelerinin kelimeler aynasında söz söyleme kabiliyeti miktarınca ortaya çıkışıdır. Nitekim eğer bir kalp nuranî olur ve her türlü tabiat aleminin pisliklerinden temizlenirse, sözü de nuranî olur ve hatta nur kesilir ve o kalp nuraniyeti, lafızlar örtüsünde tecelli eder. Nitekim hidayet imamları hakkında şöyle buyurulmuştur: “Sözünüz nurdur.”1 Hakeza şöyle yer almıştır: “Şüphesiz kulları için sözünde tecelli etmiştir.”2 Nehc’ul Belağa’da ise şöyle yer almıştır: “Şüphesiz O’nun sözü fiilidir.”3 Ve fiil, failin zatının sozsuz bir tecellisidir. Eğer bir kalp zulmanî ve bulanık olursa, söz ve fiilî de zulmanî ve bulanık olur: “Allah’ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan Rabbinin izniyle her zaman meyve veren hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor. Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” 4

Yüce ve celil olan Hak Telanın mukaddes zatı “Her gün bir iştedir”5 hasebiyle esma ve sıfat kisvesinde peygamberlerin ve velilerin kalbine tecelli etmektedir. Onların kalplerinin farklılığı hasebiyle, tecelliler farklılık göstermektedir. Vahiy meleği Cebrail tarafından peygamberlerin kalbine nazil olan semavi kitaplar da bu tecelliler ve onlar için başlangıcı olan esmaî farklılıklar hasebiyle farklılık içindededir. Nitekim peygamberlerin ve şeriatlerinin farklılığı da esmai devletleri hasebiyledir. O halde daha kapsamlı ve ihata edici olan her ismin devleti (hakimiyeti) daha geniş ve tabi olan nübüvveti de daha ihata edici ve nazil olan kitabı da daha kuşatıcı ve kapsamlıdır. Ona tabi olan şeriatı da daha kuşatıcı ve devamlıdır. Son nübüvvet, Kur’an-ı Kerim ve İslam şeriatı da zuhurlardan ve tecellilerden olup, ehadi cami’ veya ismullah'il a'zam makamıdır. Bu yüzden nübüvveti, kitapları ve şeriatı, diğerlerinden daha kapsamlıdır. Onlardan daha kamili ve kapsamlısı düşünülemez. Gayb aleminden tabiat basitliğine, ondan daha üstün ve benzeri bir ilim nazil olmayacaktır. Yani o şeriatle ilgili olan ilmî kemalin son zuhurudur. Bundan daha üstün nüzul imkanı mülk aleminde mümkün değildir. Dolayısıyla son Peygamber (s.a.a) varlıkların en eşrefi ve ism-i azamın tam mazharıdır. Onun nübüvveti de mümkün olan nübüvvetlerin en kamili ve ezeli ve ebedi olan ism-i azam devletinin suretidir. Ona nazil olan kitap da gayb mertebesinden ism-i azam tecellisi ile nazil olmuştur ve bu açıdan bu değerli kitabın ahadiyet-i cem ve tafsili vardır ve sözlerin en kapsamlısıdır. 1 Nitekim peygamberin (s.a.a) kendi sözü de sözlerin en kapsamlısıdır. Kur’an’ın veya Peygamber’in sözünün kapsamlı oluşundan maksat ise, bütün kapsamlı kaideleri ve genel ilkeleri beyan etmiş olması değildir. Gerçi o anlamda da Peygamber’in hadisleri kapsamlı ve kaideli sözlerdir. Nitekim ilm-i fıkıhta bu malumdur. Kapsamlılığı ise beşerin ömrünün bütün dönemlerinde, bütün insanlar için nazil olması ve bu türün bütün ihtiyaçlarını gidermesidir. Bu türün hakikati de kapsamlı bir hakikattir ve mülk aleminin en düşük mertebesinden ruhaniyet, melekut ve ceberut aleminin en yüksek mertebesine kadar bütün aşamalara sahiptir. Bu açıdan da bu türün bireyleri, bu mülki en düşük alemde, tam bir farklılıklara sahiptir. Bu türün bireyleri arasında olan farklılıklar, diğer varlıkların bireyleri arasında yoktur. Bu türde mutsuzluk sahibi kimse, şekavetin kemalinde ve saadet sahibi bir kimse de saadetin kemalindedir. Bu türün bireyleri bütün diğer hayvan türlerinden daha aşağı, bazısı ise en üstün mukarreb meleklerden daha üstündür. Özetle bu türün bireyleri, algılama ve marifetler hususunda farklılıklar içindedir. Kur’an herkesin kendi kemali, idrak zaafı, marifetleri ve ilimden sahip oldukları derece hasebiyle istifade edebilecekleri bir şekilde nazil olmuştur. Örneğin şu ayet-i şerife: “Eğer yerle gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, ikisi de bozulurdu”1 Marifet edeb ve lügat ehli bir şey anladıkları halde, kelam alimleri başka bir şeyler anlamaktadır. Filozof ve hikmet sahipleri ise, başka bir şekilde, arifler ve veliler ise bambaşka bir şekilde istifade etmektedirler. Örf ehli ise hitabi bir beyanla kendi zevki hasebiyle anlamaktadır. Örneğin şöyle demektedirler: “İki sultan bir memlekete sığmaz ve bir taifede iki reisin varlığı, fesada sebep olur ve bir köyde iki muhtar ihtilaf ve kargaşalığa neden olur. Eğer alemde de iki ilah olacak olsa fesat, çelişki, ihtilaf ve tartışma olur. Bu olmadığı için de bu farklılıklar ile gök ve yerlerin düzeni mahfuzdur. O halde alemin yöneticisi birdir.” Mütekellimler ise bundan temanu’ (birbirine engel olma) burhanından istifade etmektedirler. Filozoflar ve hikmet sahibi kimseler ise: “Vahidden, sadece vahit sudur eder ve vahid, sadece vahidden sudur eder.”2 yoluyla sağlam ve metin bir bürhan ikame etmektedirler. Marifet ehli de alemin Hak Teala’nın tecelligahı ve zuhur aynası olduğu hasebiyle, başka bir şekilde vahdaniyeti istifade etmektedirler ve benzeri şeyler ki, her birini izah etmek konuyu uzatacaktır.

Bu önbilgilerden de anlaşıldığına göre bil ki “Kul Huvellahu ehad” suresi Kur’an’ın diğer ayetleri gibi, kapsamlı sözlerin en kapsamlısıdır. Bu açıdan da herkes ondan bir şekilde istifade etmektedir. Nitekim zahir ve edebiyat alimleri, huve zamirinin şe’n (makam) zamiri olduğunu söylemektedirler. Allah’ı ise zat ismi olarak ve ehad kelimesini ise vahit veya vahdette mübalağa anlamında kabul etmektedirler. Yani Allah birdir, uluhiyette ortağı yoktur veya onun benzeri yoktur3, uluhiyet ve zatî kadimliği hususunda ortağı yoktur, veya fiilleri vahittir, yani salah ve ihsan üzeredir. Kendisi için bir menfaati yoktur ve Allah sameddir, yani büyüktür, ihtiyaçlar hususunda insanların başvurduğu kaynaktır veya samettir, yani içi boş değildir. İçi boş olmadığı için de ondan bir şey ortaya çıkmaz, o kendisi de bir şeyden doğmamıştır. Onun benzeri yoktur. Bu beyan birden fazla ilahlara sahib olan kafirler mukabilinde sıradan örfi bir beyandır. Kafirlerin bütün ilahları, imkanî sıfatlara sahiptiler. Peygamber-i Ekrem de onlara şöyle buyurmakla emrolundu: “Bizim ilahımız, sizin ilahınız gibi değildir, belki onun sıfatları, zikredilen bu sıfatlardır.” Bu, örf ve adet üzere bu surenin tefsiridir ve bu bir taife içindir. Daha ince anlamlarının olmasıyla bir çelişkisi de yoktur. Nitekim onlardan bazısını zikretmiş bulunmaktayız.




Download 387,95 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   126




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish