Son
Bil ki mübarek Hamd suresi, vücudun bütün mertebelerine şamil olmakla birlikte, sülûkun bütün mertebelerine ve işaret olarak Kur’an’ın bütün maksatlarına şamildir. Bu konulara dalmak, her ne kadar daha geniş bir izah ve daha farklı bir mantık gerektirmekle birlikte, onlardan her birine işaret etmek, hiç de faydasız değildir. Hatta marifet ve yakin ashabı için bir çok faydaları vardır.
O halde, birinci makamda diyoruz ki, bismillahirrahmanirrahim, belki de vücudun bütün dairesine, nüzul ve suud (iniş ve çıkış) kavisine işarettir. O halde, Allah’ın ismi kabz ve bast’ın (toplanma ve genişlemenin) ahadiyet makamı ve rahman ise bast (genişleme) ve zuhur makamıdır ki, bu da nüzul boyutudur. Rahim ise kabz ve butun (toplanma ve batınlar) makamıdır ki, bu da suud (yükseliş) boyutudur. Elhamdulillah ise, ceberut ve melekut-i a’laya işarettir. Onların hakikati de mutlak övgülerdir. Rabb’ul-Alemin ise, gayrilik makamı olan terbiyet ve alemin münasebetiyle, belki de zat cevheriyle harekete geçmiş ve eğitilmiş olan tabiat alemine işaret etmektedir. Malik-i Yevmiddin ise, vahdet ve kahhariyet makamına işarettir ve vücud dairesinin rücu etmesidir. Buraya kadar vücudun nüzulen ve suuden (iniş ve çıkış olarak) bütün dairesi son buldu.
İkinci makamda ise diyoruz ki, müstahap olan istiaze (Allah’a sığınma) belki de Hakk’tan gayrisini terk etmeye ve şeytanın sultasından kaçmaya işarettir. Bu da makamların bir parçası değil, ön koşulları olduğu hasebiyledir. Zira öncüllerden soyutlanmak, süslenmektir ve bizzat kemaliyye makamlarından değildir. Bu açıdan istiaze, surenin bir parçası değildir. Belki sureye girişin ön koşullarıdır. Tesmiye ise belki de fiilî, zatî ve bu ikisinin arasındaki tevhit makamına işarettir. Elhamdulillah_’tan_Rabb’ul-Alemin'>Elhamdulillah’tan Rabb’ul-Alemin’e kadar ise, belki de fiilî tevhide işarettir. Malik-i Yevm’id-Din ise tam fenaya ve zatî tevhide işarettir. İyyake Ne’bud’dan başlamakta ve sahv (kendine gelme) ve rücu haletiyle son bulmaktadır. Başka bir ifadeyle istiaze; yaratıklardan, Hakk’a yolculuk ve nefis evinden çıkmaktır. Tesmiye; yaratılış ve kesret aleminden soyutlandıktan sonra, hakkaniyetle tahakkuka işarettir. Elhamdulillah’tan Rabb’ul-Alemin’e kadar da Hakk’tan Hakk’a, Hak’ta sefere işarettir ve bu yolculuk Malik-i Yevmiddin’de bitmektedir. İyyake na’bud’da ise Hakk’tan yaratığa sahv (kendine gelme) ve rücunun husulüyle başlayan bir yolculuktur ve bu yolculuk da İhdina’s Sırat’el Müstakim’de sona ermektedir.
Üçüncü makamda ise diyoruz ki, bu mübarek sure Kur’an-ı Kerim’de başlıca ilahi amaçları kapsamaktadır. Zira Kur’an’ın maksatlarının aslı, marifetullah’ın kemale erdirilmesi ve üç boyutlu tevhidin hasıl olmasıdır. Hak ve halk (yaratıcı ve yaratık) arasındaki rabıta, Allah’a doğru sülûkun niteliği, zarif varlıkların hakikatlerin hakikatine dönüş niteliği, toplu, detaylı, bireysel ve katışıklı ilahi tecellilerin tanıtımı, sülûk ve tahakkuk açısından yaratığın irşadı, ilim, amel, irfan ve şuhud açısından kulun eğitilmesi ve özetle bütün bu gerçekler, bu mübarek surede kamil bir vecazet ve özetle beyan edilmiştir.
O halde bu mübarek sure, Fatihat’ul-Kitap, Ümmü’l-Kitap ve Kur’an hedeflerinin kısaca bir suretidir. Bütün ilahi kitapların amaçları da tek bir amaca irca ettiğinden ve o amaç da tevhidin hakikati olduğundan, bütün peygamberlerin hedefi ve amaçlarının nihayeti olduğundan, hakikatler ve tevhit sırları, mukaddes “Bismillah” ayetinde gözönünde bulundurulmuştur. O halde bu mübarek ayet, Allah’ın en büyük ayeti olup bütün ilahi kitapların amaçlarını kapsamaktadır. Nitekim hadis-i şerifte de bu yer almıştır.1 Ba harfinin altındaki nokta da onun sırrıdır. O ba harfidir2. Bütün bir kitap zuhur ve sır açısından “ba” harfinde gizlidir. Kamil insan, yani mübarek alevi (a.s) vücud, tevhid sırrının ortasıdır.3 Ayet aleminde ise son Peygamber’den (s.a.a) sonra o mübarek vücuddan daha büyük bir şey yoktur. Nitekim hadis-i şerifte de bu yer almıştır.4
Do'stlaringiz bilan baham: |