İkinci Bölüm Taharetin Mertebelerine İşaret Hakkındadır
Bil ki, insan tabiat aleminde ve ilk madde menzilinde olduğu sürece, ilahi orduların ve şeytani orduların tasarrufu altındadır. İlahi ordular rahmet, selamet, saadet, nur, taharet ve kemal ordularıdır. Şeytanın ordusu ise, onların mukabilindedir. Rububi yönler, şeytani yönlere galip olduğundan, başlangıçta insan fıtratının ilahi fıtrattan kaynaklanan bir nuraniyeti, selameti ve saadeti vardır. Bu, değerli hadislerde açıkça ve ilahi şerif kitapta da işaret edilerek beyan edilmiştir.1 İnsan bu alemde bulunduğu müddetçe, seçme gücüyle kendini bu ikisinden birinin egemenliği altına koyabilir. O halde, eğer fıtratın başından sonuna kadar İblis’in onda bir tasarrufu olmazsa, insan ilahi ve lahuti bir varlıktır ki baştan aşağı nur, taharet ve saadettir. Onun kalbi Hakk’ın nurudur ve Hakk’ın dışında bir şeye yönelmez ve onun batınî ve zahiri kuvvetleri, nuranî ve temizdir. Hakk’ın dışında bir şey onda tasarrufta bulunmaz. İblis ondan bir lezzet almaz ve onun orduları onda etkili olamaz. O, mutlak temiz ve halis bir nur gibidir. Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır.2 O mutlak fetih sahibidir ve asalet olarak en büyük ismet makamını taşımaktadır. Diğer masumlar, o mukaddes zata tabi olmayla bu makama sahiptirler. Peygamber ise, mutlak kemal olan hatemiyet makamına sahiptir. Vasileri onun ahlakından almış ve onun fıtratıyla irtibatlı olduklarından, ona tabi olmayla mutlak ismet sahibidirler ve onlar kamil olarak uymak konumundadırlar. Ancak peygamber ve evliyalardan olan bazı masumlar (a.s) ise mutlak ismete sahip değildirler ve şeytanın tasarrufundan mutlak anlamda yoksun olmamaktadırlar. Hz. Adem'in (a.s) yasaklanmış ağaca yönelmesi, bu türden olup İblislerin önderi büyük İblis’in tasarruflarındandır. O ağaç, ilahi bir cennet ağacı olmasına rağmen, bu sıfatla, kamil insaniyetin makamıyla çelişen isimler kesretine sahiptir. Bu, men edilmiş olan ağacın manalarından ve mertebelerinden biridir.
Eğer fıtrat nuru, şekilsel ve manevi kirlere bulaşırsa, bulaşma miktarınca yakınlaşmanın çokluğundan ve huzurun sefasından yoksun kalır. Sonunda öyle bir yere varır ki fıtrat şeytani olur ve onun zahiri ve batınî, açık ve gizlisi şeytanın tasarrufu altına girer.
O zaman, şeytan onun kalbi, kulağı, gözü, eli ve ayağı olur ve onun bütün uzuvları şeytani hale gelir. Eğer bir kimse –Allah korusun- bu seviyeye düşerse, mutlak anlamda mutsuzluk sahibi olur ve saadet yüzünü asla görmez. Bu iki mertebe arasında Hak Teala dışında kimsenin sayamayacağı mertebeler vardır. Her kim nübüvvet ufkuna yakın olursa, o yemin (sağ) ehlindendir ve herkim de şeytanlık ufkuna yakınsa, o da yesar (sol) ehlindendir.
Fıtratın kirlenmesinden sonra, temizlenmesinin mümkün olduğu bilinmelidir. İnsan istediği sürece; şeytanın tasarrufundan çıkmak mümkün ve kolaydır ve de ilahi rahmani ordular olan Allah’ın meleklerinin safına girmek imkan dahilindedir ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) buyuruşuyla, din düşmanlarıyla savaşmaktan daha üstün ve büyük cihad olan nefis ile cihadın1 hakikati, İblis’in ordularının tasarrufundan çıkmak ve Allah’ın ordularının tasarrufu altına girmektir.
O halde, taharetin ilk mertebesi ilahi sünnetler ile donanmak ve Hakk’ın emirlerine baş eğmektir.
İkinci mertebe, ahlaki faziletler ve yüce melekelerle süslenmektir.
Üçüncü mertebe ise, kalbi Hakk’a teslim etmekten ibaret olan kalp temizliğidir. Bu teslimden sonra kalp nuranî olur, ondan da öte kalp nur aleminden ve ilahi nur derecelerinden biri haline gelir, kalbin nuraniyeti diğer azalara ve batınî organ ve kuvvetlere sirayet eder ve bütün memleket nur ve nur üstüne nur olu-verir. Böylece iş öyle bir noktaya varır ki kalp ilahi ve lahuti bir kalp ve Allah batının ve zahirin bütün mertebelerine tecelli eder. Bu halde, ubudiyet tamamen fani olur ve gizlenir, rububiyet zahir ve aşikar olur. Böylece sâlikin kalbi itminan ve huzur bulur, bütün alem sevgilisi olur, ilahi cezbelere yakalanır, hata ve yanlışlıkları bağışlanır, sevgi tecellilerinin gölgesinde gizlenir, velayetin güzellikleri hasıl olur ve dostun huzuruna girme liyakatini bulur. Bundan sonra ise bu yapraklarda zikredilmesi uygun olmayan başka menziller vardır.
Do'stlaringiz bilan baham: |