Microsoft Word 1 Arif thesis cover final doc

CHAPTER 7 – ERGENEKON 
220 
Earlier on the narrator in 
Yaban 
has exclaimed
40
:
As the days pass, I understand better: the Turkish “intellectual,” the 
educated Turk, is a strange hermit in this boundless and lonely world we 
call Anatolia.
(…) I don’t know whether or not the same deep gulf exists between the 
villagers and body of literates of every country. But the difference 
between the boy who has gone to school in Istanbul and an Anatolian 
villager, is greater than that between a London Englishman and a Punjab 
Indian.
Despite its proclaimed impenetrability Yakup Kadri expounded the soul of Anatolia 
in a number of pieces in 
Ergenekon. 
The first was originally published as
‘Anadolu’nun İçyüzü’ (Anatolia’s Inner Face)
on 1 December 1920. Its flavour is 
impossible to convey without extensive quotation
41
: 
(…) 
Anadolu, ne büyük ve muhteşem bir imparatorluğun leşi, ne de 
Engizesyon ateşlerin bıraktığı kıvılcımlarla dolu bir kül yığındır. İspanya 
ile Anadolu’yu sembolik birer resimle tarif etmek lâzım gelse, biri azgın 
bir boğa, öbürü durgun bir İsfenks sembolü ile gösterebilir. Boğa, coşkun, 
hırslı, zorba bir hayvandır. Eşek ise uslu, halim ve kanaatkâr bir 
mahlûktur.
Bu iki memleketin renk bakımından da bir ilgileri yoktur. İspanya 
denince, hatıra kırmızı bir şey gelir; halbuki Anadolu’nun rengi bozdur. 
O halde nedir, bendeki bu fîkrî hâdise ki, bana İspanya’nın bahsi 
geçerken Anadolu’yu, Anadolu’yu dolaşırken İspanya’yı hatırlatıyor? O 
kadar ki, ekseriya, Sid gibi Donjoze’yi de bir Anadolu kahramanı 
zannediyorum ve bunu Barrès tarzında bir kitap yazacak olsam, başlık 
yerine: Kan, Şehvet ve Ölüm kelimelerinden daha uygun bir şey 
bulamıyacağımı hissediyorum. Gerçi içimizden pek çokları Kanda 
vahşeti, Şehvette firengiyi ve Ölümde sefaleti bulacaklardır; zira, bunlar 
Anadolu’ya bir Barrès gözü ile değil, bir siyasî, bir hekim ve bir ekonomi 
uzmanı gözleriyle bakan kimselerdir. Lâkin, Anadolu’nun siyasî, sıhhî ve 
iktisadî kabuğu altında bir ruhun gizlendiğini sezenler, mutlaka bir 
40
Karaosmanoğlu 2006, 36, Jacobson 29
41
Karaosmanoğlu 1973, 17-20 

---