ÖMÜRLER NEFES SAYISI İLEDİR
SORU: İnsanın ne zaman ve nasıl öleceği önceden belirlendiğine göre, onu
öldürenin suçu nedir?
CEVAP: İnsanın bir hürriyet ve iradesi, yani iyiyi ve kötüyü seçme kabiliyeti vardır.
Allah'ın vermiş olduğu hürriyet ve irade sebebiyle, yapmış olduğu iyilik de kötülük de ona
aittir. Mesela, Allahu Tealâ iklimlerin değişmesi gibi çok büyük bir hadiseyi, bizim nefes
alıp vermemize bağlamış olup da, dese ki: "Eğer dakikada şu miktarın üstünde nefes alıp
verirseniz, bulunduğunuz yerin coğrafî durumunu değiştiririm." Bizler, nefes alıp
vermemizle iklimlerin değişmesi arasında bir münasebet görmediğimiz için, yasak edilen
şeyi işlesek, Allah da söylediği gibi iklimleri değiştirse, takatimizin çok fevkinde olan bu
işe, biz sebebiyet verdiğimiz için, suçlu da biz oluruz... İşte bunun gibi herkes elindeki cüz'i
irade ve seçmesiyle, sebebiyet verdiği şeylerin neticelerinden ötürü ya suçlu sayılıp cezasını
görür veya suçsuz sayılır mükâfatını görür. Bunun gibi, ölüme sebebiyet veren de suçlu
olur. Allah affetmezse cezasını görür. (216)
(216) Asrın Getirdiği Tereddütler - M. F. Dahhak.
Allah'ın ilmine göre, bütün varlık ve varlık ötesi herşey sebep ve neticeleriyle içice
yanyanadır. Kimin, hangi istikamette, nasıl bir temayülü olacak ve kim, adi bir şart ve
sebepten ibaret olan iradesini, hangi yönde kullanacak. Bütün bunları önceden bildiği için,
Allah o sebeplere göre meydana gelecek neticeleri, takdir ve tespit etmeyi insanın iradesine
bağlamamakta ve zorlamamaktadır. Aksine, onun meyilleri hesaba katılarak hakkında
takdirler yapıldığı için, iradesi kabul edilmekte ve destek görmektedir. Nitekim, bir büyük
zat, hizmetçilerine: "Sizler öksürüğünüzü tuttuğunuz zaman çok güzel hediyeler elde
edeceksiniz, sebepsiz öksürdüğünüz takdirde ise, hediyeleri kaybetmekle beraber, bir de
azarlanacakınız" dese, onların iradelerini kabul etmiş ve desteklemiş olur.
Aynen öyle de, yüce Rabbimiz, kullarından herbirine: "Sen, şu istikamette bir eğilim
göstereceksin, ben de senin eğilim gösterdiğin o şeyi yaratacağım. Ve işte senin o
temayülüne göre de, şimdiden onu (belirlemiş) bulunuyorum" diyor, adeta? Böylece
ferman etse, onun iradesine ehemmiyet atfetmiş ve kıymetlendirmiş olur. Binaenaleyh, (ilk
belirlemede) iradeyi bağlama olmadığı gibi, kişinin rızasının tersine (hilafına) herhangi bir
işe zorlama da yoktur. Ayrıca kader ve (ilk belirleme), Allah'ın (c.c) ilmî programlarından
ibarettir. Yani, kimlerin hangi istikamette eğilimleri olacak, bunu O'nun bilmesi ve
kendinin yapıp yaratacağı şeylerle bir plan ve program haline, getirmesi demektir. Bilmek
ise, hariçte (sonradan, dışarıda) olacak şeylerin, öyle veya böyle olmasını gerektirmez.
Hariçte olup biten şeylerin şöyle veya böyle olmasını, insanın temayüllerine göre,
yaratıcının kudret ve iradesi icat eder. Bu itibarla, varolup meydana gelen şeyler, öyle
bilindikleri için varolmuş değillerdir. Bilakis, varoldukları şekillerle bilinmektedirler ki, ilk
takdir ve tayin de işte budur. Yani, bir hadise nasıl olacaksa öyle biliniyor, yoksa öyle
bilindiği için meydana gelmiyor.
Hasılı: Allah, olmuş olacak herşeyi, geniş ilmiyle en ince teferruatına kadar bilir. Kimlerin
iyi işler yapmaya niyet edeceklerini ve kimlerin kötü şeylere teşebbüste bulunacaklarını ve
bu teşebbüs ve niyetlerine göre neler yaratacağını (belirlemiş) ve takdir etmiştir. Zamanı
gelince de, mükellefin eğilim ve niyetlerine göre, takdir buyurduğu şeyleri, dilediği gibi
yaratacaktır. (217)
Gelelim sorunun cevabına: Allahu Tealâ, dünya kurulmadan önce ve dünya kurulduktan
kıyamet kopuncaya kadar olmuş olacak herşeyi biliyor muydu? Elbette biliyordu ve bilir
de.
Zaten, bilmese idi Allah olmazdı. Kullarını yarattığında da, onlara iyi ve kötüyü yapabilecek
bir irade verdi. Ve aynı zamanda kullarına: "Şu yol kötüdür, sakın o yola gitmeyin. Şu yol
iyidir, bu yola gidin" diye de buyurdu...
"Haksız yere adam öldürmeyin" diye de buyurdu. Şimdi, Allahu Tealâ, dünya kurulmadan
önce, dünya kurulacak ve benim falanca kulum, falan kulumu, falanca senenin şu gün ve şu
saatinde öldürecek diye biliyor muydu? Elbette biliyordu, bilemezse zaten Allah olmazdı ki.
İşte, Allah, dünya kurulmadan önce, falanca kulunun falanca kulunu öldüreceğini bildiği
için yazdı ve o gün o sene geldi, o kulu da onu öldürdü. Yani, Allah yazdı da ondan öldürdü
değil. Allah onun öldüreceğini bildiği için yazdı. Yoksa, böyle olmadan Allah kulunu
cezalandırırsa, Allah -hâşâ- adaletsiz olmuş olurdu. Halbuki, Allah, adaletlilerin en
hayırlısıdır.
(216) Asrın Getirdiği Tereddütler - M. F. Dahhak.
Do'stlaringiz bilan baham: |