Keywords: Çaykara, Tirebolu, Yayla Tax, Yayla Festivals, House of Yayla (Kelif), Çepni
Sheep.
Giriş
Yayla, Türkçe bir kelime olup, yazın hayvanlarla birlikte çıkılıp ikamet edilen
yüksek ve serin yer anlamına gelmektedir (Alagöz, 1941: 150). Bu sözcüğün Orhun
Kitabeleri’nde yaz mevsimi anlamına gelen “yay” (Orkun,1987:170) kökünden türetildiği
belirtilmektedir (Zaman, 2007: 230). Kitabelerde “yayladum” (Orkun, 1987: 170, 172, 173,
180) tabiri de kullanılmaktadır. Dîvânü Lügât’it-Türk’te yayla terimi, “yaylağ” şeklinde
geçmektedir (Kaşgarlı Mahmud, 1985, I: 13, 214; II: 355; III: 47, 265). Türkçede kullanılan
yayla, yaylak, yaymak ve yazlak kavramları genel olarak aynı anlamda kullanıldığı ifade
edilmektedir (Emiroğlu, 1977: 16).
Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan oba teriminin boy ve oymak anlamında
kullanıldığı gibi, yayla anlamında da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim Çaykara ilçesinde
bazı yaylaların oba adıyla kaydedildikleri görülmektedir: Çayıroba ve Sicanoba gibi. Yörede
oba, yayla evi anlamında da kullanıldığı belirtilmektedir (Bakkaloğlu, 1984a, 8: 6;
Niyazoğlu, 2005: 128; Saran, 2009: 30; Albayrak, 2013: 54).
Tirebolu yöresinde (bugünkü Eynesil, Güce, Yağlıdere, Tirebolu, Doğankent/Harşit,
Kürtün, Görele, Beşikdüzü ve Şalpazarı ilçeleri) ise yaylalar, oba adıyla da anıldığı
kaydedilmektedir (Alp Arslan, 1331, VIII/7: 125). Nitekim Karagöl, Komanyurt, Barak,
Tuzlak, Türkmen, İlit, Domaçlı, Adabük, Yılanlı, Mavluca, Erikderesi, Apsa(l)a, Şıhyurdu,
Melikli (Dere), Sarıyar, Kırımsat, Kulpar, Eski, Ağasar yaylaları oba olarak da adlandırıldığı
görülmektedir (Korkmaz, 2016: 4, 51, 56, 58, 59, 65, 118, 119-120, 121, 126, 134, 147, 148;
Yüksel, 2019: 283, 286, 288, 289, 290). Ancak oba teriminin Giresun bölgesinde aynı
yaylada yaylacılık yapan farklı köyler ahalisini birbirinden ayırmak için de kullanılmaktadır.
Nitekim Kadırga Yaylası Obaları: Abdallı, Akkese, Aktaş, Baş, Beypınar, Boğaç, Çağmanlı,
Çelike, Çeşmeler, Davunlu, Derin, Eskala, Güdün, Karakaya, Kazmadere, Kefli, Kızılağaç,
Mandagöz, Oğuz, Simenli, Şahmelik, Şarlı, Üzümözü ve Yediharman köylerinden
oluşmaktadır. Sisdağı Yaylası Obaları da Ağlartamı, Alan, Anbarlı, Bakıralan, Çadırdüzü,
Çağmanlı, Çamuralanı, Çayır, Çevge, Çırakman, Dokuzoluk, Edelik, Erkeksu, Eynesil,
Geyikli, İnişdibi, Kabesuyu, Karageliş, Kızılot, Kireçhane, Kurtini, Oğulbey, Örümcek,
Pelitçik, Pelitçukuru, Seyitahmet, Taş ve Tımara obalarından teşekkül etmektedir (Kuruca
ve Kara, 2015: 177, 179).
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
275
Yaylacılık, Türkler’in başlatıp geliştirdiği bir faaliyettir. Bu faaliyet Balkanlar ve
Avrasya’nın büyük bir kısmına Türkler tarafından getirilmiş bir gelenektir. Bugün
Yunanistan ve Gürcistan’da Müslüman Türk nüfus dışında yaylacılık yapılmadığı
belirtilmektedir. Yine yaylacılık faaliyetinin Akdeniz çanağındaki ülkelerde görülen ve
birkaç çobanın organize ettiği tranzümansla bir ilgisi bulunmamaktadır (Pez, 2014: 34, 54-
55, 179). Yaylacılık, göçebe hayvancılığa (nomadism) veya çobanlık yaşantısına bir bakıma
benzemekle birlikte aynı değildir. Nitekim yaylacılık yapanlar, biri yerleşik (köy), diğeri de
geçici olan (yayla) iki yerleşme bölgesi arasında düzenli aralıklarla yaptıkları göç
hareketidir. Yazları geçici yerleşmeler olan yaylalara, güzleri de esas ve devamlı iskân
birimleri olan köylere veya şehir ve kasabalara inilmektedir. Buna mukabil göçebe
hayvancılık yapanlar belli bir yerleşme bölgesine bağlı olmadan devamlı bir otlak arama
(göç) faaliyeti içindedirler (Doğanay ve Çoşkun, 2013, 30: 5-6).
Yaylalar ve yaylacılık yalnız hayvancılık faaliyeti ve üretimi değil, aynı zamanda
dinlenme, gezip-görme, sağlığa kavuşma, psikolojik rahatlığa erişme, yayla şenlikleri ve
çeşitli kültürel etkinliklerin gerçekleşmesine katkı sağlamaktadır (Zaman, 2007: 262).
Yaylacılık ve yayla hayatı, Türkler için Orta Asya’dan günümüze kadar sürdürülen bir hayat
tarzı yanında, Türk kültürünün oluşmasında ve şekillenmesinde önemli bir etkisi
bulunmaktadır (Haberal, 2013: 55).
Giresun, Espiye, Tirebolu, Doğankent, Kürtün, Görele, Şalpazarı, Çaykara,
Dernekpazarı ve çevre ilçelerde yaylacılık vazgeçilmez bir hayat tarzıdır. Bölge insanı,
hayatını sürdürebilmesi için nasıl gıda ve suya ihtiyacı varsa yayla hayatına da aynı derecede
ihtiyaç duymaktadır (Yiğit, 1981: 14, 118; Karaca, 2000: 134). Nitekim Çaykara ve
Dernekpazarı ile Tirebolu yöresinde yaşayan halk iktisadi ve sosyal sebepler nedeniyle bütün
hesaplarını ilkbaharda çıkacağı ve sonbaharda geri döneceği yaylasına göre yapmaktadır. Bu
yüzdendir ki, yörede en çok söz söylenen ve türkü yakılan husus yayla, yayla yolları ve
yaylacılıktır. İhtiyarlar düşüncelerini, gençler de düşlerini yayla üzerinde kurmaktadır
(Kurşun, 1993, 5: 7-8; Tuncel, 2015: 300-301).
Yaylalar, insan sıhhatine uygun alanlar olmaları yanında hayvanlar ve hayvancılık
için de hem ürün ve hem de hayvan sağlığı açısından önemli yerlerdir. Nitekim yayladaki
bitkilerin çoğu yararlı maddeler ihtiva ettiğinden süt, tereyağı, peynir ve etin değerini
yükseltmektedirler. Yaylada yaşayanlar bu ürünlerle beslendiğinden daha çevik ve daha
güçlü olmaktadırlar. Aynı şekilde yayladaki hayvanlar da temiz hava, soğuk su, taze ve
çeşitli otlarla beslendiklerinden köylerdeki hayvanlardan daha sağlıklıdırlar (Zaman, 2007:
261). Çaykara ve Dernekpazarı yöresinde hayvancılık yapmayan halkın da sağlığa çok
elverişli yayla havası ve yayla suyundan istifade etmek için yaylaya göç ettiği
belirtilmektedir. Bu şekilde yaylaya çıkışa; halk arasında, “yaylalanmak” denilmektedir
(Yiğit, 1981: 118).
276
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
Do'stlaringiz bilan baham: |