Aşk Güzel Şey Ama Yetmez
A
şk güzel şeydir, sevmek ve sevilmek de öyle ama en güzeli bir ilişkiyi
yürütebilmektir. Herkeste yoktur bu yetenek, kimi kırıcıdır, batırır bir anda en
güzel anı, kimi kırmadığını düşünür ama bir lafla yerden yere geçirir sevdiğini.
Ne kadar az kırarsak ve ne kadar çok sahiplenirsek, o kadar uzun ve o kadar
huzurlu yürütürüz tüm birlikteliklerimizi. Bir durumun bir sürü dillendirilişi olabi-
lir, neden en kırıcı olanını seçelim ki? Neden karşımızdakini üzelim ki…
Birlikte olduğum kız arkadaşımın dudağının üstünde tüyler çıkıyordu ve bu
beni rahatsız ederken, onun zerre kadar umurunda olmuyordu. Hatta bazen yüz-
süzleşip sende de var deyip, gülmekten yerlere yatıyordu. Ben onunla mutluydum
ama bıyıklarıyla çok da mutlu olamıyordum. Kırmadan nasıl söylenir ki bu diye
düşünürken, birden aklıma bir şarkı geldi.
‘’Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda…’’
Bıyıkları ormana dönmemeliydi, benimle yarışmamalıydı. Yüzümü kızartıp
biraz da şakayla karışık söyledim.
- aşkım benim kadar bıyıkların olacak neredeyse
- nasıl aşkım ya
- ya bildiğin bıyıktayız yarışması gibi
- tüy onlar bir kere, sen sibel’in dudağını gördün mü hem
- ben sibel’in dudağıyla ilgilenmiyorum hayatım
- olsun onda daha çok var
- iyi o zaman biraz daha uzat onu geç aşkım
- off çok kötüsün
Konuşma böyle devam ederken birden düşündüm. Gerçekten kötü olan ben
miydim? Yoksa bıyıkları olan bir kız benden daha mı kötüydü? Evet, evet öyle bir
kız daha kötüydü. Özellikle Sibel ile bıyık konusunda yarışması beni daha da çok
düşündürmüştü. Konuşmaya devam ettim.
- aşkım bizim şarkımız niye yok, bir şarkımız olmalı bence…
- evet ama sen seç şarkımızı
- tamam şey olsun; ‘’tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli
yurdumda…’’
- bu nasıl bir romantizm ya seçtiğin şarkıya bak.
- üçümüz için seçtim, sen, ben, Sibel.
- hiç komik değil
Bence de hiç komik değildi ama bıyıklarıyla vedalaşmalıydı…
Aradan geçen birkaç günde çok değişmişti. Şimdilerde bakımlı bir kız
olmuştu, artık bıyıkları yoktu ve bana Yeşilçam’ın yakışıklı jönleri gibi gülüm-
seyemiyordu. O artık yedi cüceleri eksik bir prensesti…
Sibel ile yarışmaktan vazgeçmesi hoşuma gitmişti. En hoşuma giden şey ise
karanlık sinema salonlarında, bir erkekle öpüşüyor hissi vermeyen dudaklarıydı.
Artık o benim bıyıklarımdan rahatsız oluyordu ve kesmemi istiyordu. Ben kestim,
sen de keseceksin demesi ise beni güldürüyordu.
115/272
Şimdilerde beraber değiliz ve ortak birkaç arkadaşımızdan duyduğum
kadarıyla yine uzatıyormuş bıyıklarını, o kadar da söylemiştim halbuki yakışmıy-
or diye.
Bu yaşanmışlığın bana öğrettiği cümle:Kız arkadaşınızın bıyıkları çıkmaya
başladığında ona “Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli
yurdumda” şarkısını söyleyin, o sizi anlayacaktır.
116/272
Do'stlaringiz bilan baham: |