Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları Öğr. Gör. Ali YAYLA
Sayfa 20 / 174
sin eşit haklara sahip ve ayrıcalığı olmayan Osmanlı Toplumu’nu
ortaya çıkaracaktır. Osmanlıcılık görüşü, Fransız İhtilali’nin ardın-
dan ortaya çıkan milliyetçilik akımının gereklerine zıt
ilkeleri sa-
vunduğu ve gereklere cevap veremediği için başarısızlığa uğramış-
tır. Ancak bu akımın savunucuları, ön şart olarak meşrutî yöneti-
me geçmeyi ve bütün azınlıklara mecliste temsil hakkı verilmesini
de savunduklarından, Abdülaziz’in tahttan
indirilerek yerine kendi-
lerine Meşrutiyet sözü veren II. Abdülhamit’in çıkmasını sağlamış-
lardır.
İslâmcılık
Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasal bütünlüğünü korumak için
ortaya çıkmış, Tanzimat Dönemi’nde müslüman
olmayan ahaliye
verilen haklar karşısında daha da güçlenmiş, I. ve II. Meşrutiyet
Dönemi’nde -ve hatta bugün bile- çok sayıda taraftar bulmuş olan
akımdır. Memlekette islâmiyete büyük önem veren ve bütün müs-
lümanlar arasında birliğin sağlanmasını temel alan görüştür. Bu
görüşü savunanlara göre devlet işlerinin kötüye gitmesinin tek ne-
deni din kurallarının bütünüyle uygulanmamasıdır. İslâmcılara
göre, İslâmiyet gelip geçmiş devlet ve toplum düzenlerinin en ge-
lişmişi, en iyisi ve en yararlısıdır. Bu sebeple İslâmiyet’in bütün
kuralları hiç ödün verilmeden tam anlamıyla uygulanırsa bütün
İslâm ülkeleri arasında birlik kurulabilirdi. Osmanlı Padişahı da
“halife-i rûy-i zemîn” (yeryüzünün halifesi) olduğuna göre, kurula-
cak böylesi bir birlik Osmanlı Devleti’ni yeniden eski güçlü ve say-
gın günlerine kavuşturabilirdi. “Genç Osmanlılar”ın desteğini de
alarak meşrutiyet kurmak vaadiyle iktidara gelen II. Abdülhamid
de, bu akıma destek verenlerin başında yer almış, kendini başa
getirmek için çaba gösteren Genç Osmanlılar’ı ülke dışına göndere-
rek, koyu bir “İslâmcı” olmuştur. Abdülhamid iktidarda bulunduğu
süre zarfında Osmanlı Devleti’nin siyasetini bu akımın gerekleri
doğrultusunda yönlendirmiş, bir Türk-Arap İmparatorluğu oluş-
turmayı düşünecek kadar da Araplara büyük yakınlık ve ilgi gös-
termiştir. Bunun sonucundadır ki; Abdülhamid hakkında “Ulu
Hakan-Kızıl Sultan” polemiği ortaya çıkmıştır. Abdülhamid’in
İslâmcı politika izlemesini savunanlar “Ulu Hakan” ünvanını kulla-
nırken, karşı düşüncede olup Abdülhamid’i “müstebid” (istibdâd
yanlısı, baskıcı) görenler ise “Kızıl Sultan” demişlerdir. “Pa-
nislâmizm” (İslâm Birliği) de denilen bu düşünce başarılı bir sonuç
getirmemiştir.