Kendisinden sonra, hanliğm yaşayamıyacağını hisseden halk şairi:
Baytaqdın seni bolar mı? -f Adıl Khanıın ölgen son -f Alalı cılqr. ;jtı qoy -f- *Aqdıgan böri kirmes pi -\- îyesi uyuqtap catqon son.
Yani: Âdil Cihangirin ölümünden sonra Kazak halkının itibarı olabilir oj Sahibi uyuduktan sonra çoktan fırsat bekliyen kurt (yani Rus) güzelim al? nt yılkısı ve bereketli koyun sürülerine saldırmaz mı? demiştir.
:î) Garbı Kazak hanları tarihine ait malûmat L. M ey er Kirgızskay<ı lU:p Orenburgskago V edomostva, Petersburg, 1865 te hülâsa edilmiştir.
Hakikaten Cihangir Handan sonra oğlu Sahibkirey, 1849 da ölümüne kadar «han» unvanım fcakmdıysa da, resmen hanlık ilga edilmişti. İdare, iki âzası rus olan beş kişilik bir heyete havale edildi. Bununla beraber, Cihangir Hanın ölümünden sonra söylenen mersiyelere ve maarif sahasındaki hizmetlerine rağmen, idare hususunda kendisini halka sevdiremedi. Bükey Ordada babasına verilmiş olan topraktan
desatine kadarını kendisine hususî mülk edip, oradaki Kazakları da, rus usulünde köle (Kripostnoy) yerinde kullanmak istedi. Ahaliye şeriat ve zakon (rus kanunu) namına müteaddit Vergiler tarhecjip, bunları kendi şahsî hesabına sarfetti. Ahali Bükey Odasında UraC Kozaklarının mezaliminden kaçıp, Yayık ırmağının doğuluna geçmek istiyordu. Cihangir Han ise, bilakis Yayık doğusundaki ekeri de kendi idaresine celbetmeğe çalıştı. Ve n^bayet 1829 da, İşini Sultanının yukarıda adı geçen torunu Kaybeli Sultan ve 1836 yılında Tâyman oğlu îsetey Batır idaresinde, ahali kendisine karşı ayaklandı. 1638 de ancak Rus eliyle tenkil edilen bu isyan esnasında, Cihangir Han Örenburg valisi Perovskf nin yanma sığınıp yakasını kurtardı. Gereç bu hareketlilerde de anlatılacağı üzere, Cihangir Handan daha çok, Rus mezalimine karşı idi; fakat han bu vak’alarda ahaliyi değil, Rus- i&rc temsil etti.
Başlangıçta çok yumuşaklık gösteren Rusların siyaseti, gittikçe hainane bir şekil alıyordu. Bunu aniıyan ahali, artık her yerde Abulkhayır oğullarına yüklenmeğe, 14-13.inci asırlarda Coçı ve Çağatay uluslarında olduğu * gibi, «bey»ler ve «batır»lar etrafına toplanmağa başladı 4) «Bey» kabile eşra
fı, «batır»lar muharebelerde yararlık göstererek hanlar ve halk nezdin- cie mevki kazananlardır. Ekseriya bu batırlar (Nurali Han zamanında STrîmBatır, Arslan ’Cantüre; ve Cihangir Hanlar zamanında İşet Batır ve îsetey Batır) bir taraftan halk içindeki .demokratizm cereyanının, diğer taraftan yabancı istilâsı aleyhtarlığının başında bulunuyorlardı; Faka.: Ruslar, bir taraftan bu hareketleri yalnız hanlar le 'hine müteveccih bir halk hareketi şekline sokmağa, diğer taraftan «batır» veya «bey»e karşı başka bir «batır» veyahut «bey»i ortaya çıkararak, hareketlerin demokratik şeklini de çürütmeğe çalıştılar. Bu cihetten 134 yıl süren bu devir, memleketin Rus entrikaları dolayısıyla düştüğü muh-.
cSultan»iara Karşı «Batır» lar, Uruğa Karşı Uruk Siyaseti
') Kazaklarda sınıflar, «bey»/? «batır», «tarkhan» vesaire arasındaki münasebet meselesi için bk. A. Çuloşnikov, K istotiyi jeodalmkh otnosenyi v Ka- zay-stane v. 17.-18. v.v. in Bulletin de VAcademie de Russie, 1936, p. 497-524.
• telif fitne Ve kargaşalıklarla dolu bulunuyor. Hanlığı tamamen ortadan ...kaldırmak fikriyle Ruslar bu mansabı çok defa istidatsız ve ahlâksız olanına veriyor, anaiiyı yağmaya sevkediyor; sonra onu azledip güya kendi «adalet»lerini ahaliye gösterijmr; bir uruğu başka uruğa saldır- tıyorlardı. Ç^nburgvâlisi Niployev, Kazaklara para dağıtıp ve bazı •mollalar vasıtası ile sahte mektuplar gönderip, Kazaklar arasında bulunan Başkurt mültecilerini kestirdi. Aynı zamanda Orta .Yüzde Argınlarla Kıpçaklarm arasını bozdu. Bunun neticesinde Kıpçak ve Cagal- baylı urukları, Doğu Başkurdüstana göçtüler. Fakat Başkurtlardan mu- Fabele görerek geri döndüler. Bu gibi, provokasyonlarla Ruslar, Baş- kurtlarla .Kazakların arasını açıp, birine diğerinin malını bastırıp kendi- .lerı hakem kesildiler. Bu zamanıara ait olup, halk arasında yasıyan destanlar ve şiirleıde bir taraftan Rus entrikalarından şikâyet edilmekte; diğer taraftan 18.inci .asrın ortalarında ve son yarısında devam eden bu çapuvullar sırasında da, Batı Kazakları ve. Doğu Başkurtları arasında eski şövalye ananelerinin kuvvetle yaşadığı anlaşılmaktadır. 1750 .yılında Kazaklardan Kıpçak, Başkurtlardan Tamyan urukları arasında vâki olan bir «barımta (hayvan sürülerini rehine olarak kaçırmak için yapılan çapuvul)da müşaere ile devam eden savaş esnasında maktul -düşen meşhur Kıpçak Akça Batır, kendisini öldüren Tamyan Karas Kaska tarafından saygı ile gömülüyor ve üzerine kahramanın şerefine (şimdiki «Navruz» köyü yakınında) bir türbe ve kurgan yapılıyor.
Bu münasebetle Karas Kaşka'nm söylediği şu parça, çok dikkate değer:
Köp tartış' zamanında körgenhifı hen -f- Dunyala köp batırdı hürgenhin ben + Başqurttufı mergenderin tenge almay + Tarpandap Altı Alasqa yürgenhin hen . d- Havıttı yırta atqan er ikenhin -}- Batırdın aşıp tuvgan biri ikenhin -f Iİ) hütıp ödhıne., ten tabaalmay + Sıdamay yüreğine yür ikenhin -f Munan hon henen batır örmeth ködhim -- Urındı maqtanhanda aytqan hödhin -f- Ot yürek arıstanday Aqsa Batır -f Q<»yayım terbiyelep heni ödhim -f Taş minen qorgan etip qadhdhım or m + Atıdır ismin minen yatqan omıiî -f- Bir hadaq baş üthüne qadap qoydım ,-p- Tehir,der batır otken bidhdhen burun -f.
Yanı: Hayatında çok savaşlar görmüşsün. Bir çok bahadırları ülkelerinden surmuşsun sen. Başkurt silahşorlarını kendine denk görmiyerek «Altı Alaska (yanı butun Kırgız. Kazak elleri arasında) mağrur dolaşmışsın, sen. Sen okuyla zırhı delerek atan bir kahramansın. Sen, bir kahramandan akranına faik olarak doğan bir er idin. Kahramanları geride bırakarak doğmuş birisi idin. Sen kenemle boy ölçüşecek birisini bulamadan ve kabına sığamayıp, el arasında yürürmüşsün. Sen öldükten; sonra, artık senin gibi bir kahramanı gözlerim görmiyecek. Hakikaten ne kadar övünerek söz söylemişsen yerinde imiş. Yüreği ateş, arslan ç!o Akça Batır! Seni artık ben kendim terbiyeliyerek gömeceğim. Mezarın üstüne taftan, kurgan yapıp çevresine hendek kazdım. Burası artık senin isminle adlana- eaktır. Başının üstüne bir ok diktim. Bunu görenler, burada eskiden bir bahadır o’muşmuş desinler*’).
Ruslar bu geçimsizlikleri alevlendirmek için bütün çarelere başvururlar; kendileri de şu veya bu uruğun elbisesini giyerek geceleyin hücum ederlerdi. Bu vak’alar, Yayık havzasında oturan birçok ellerin kısa ve yahut uzun bir zaman için Batı Başkurdüstana («Ak Edil» ve Dini nehirleri boylarına) göçmesini ve bir çok hasarları mucip olmuştur. Bu asrın sonuna doğru, Bukhara ve Taşkentlilerin Kazaklar arasında İslâm propagandasında bulunmalarını ve bunun Rus hâkimiyeti için ciddî bir tehlike teşkil ettiğini anlıyan imparatoriçe ikinci Katerina, kendisinden önce müslümanlarm dinî duygularına tecavüz edilmiş, de, şimdi onu anlayıp düzeltiyor ve İslâm dinini himayesine alıyormuş gibi bir tavır takınarak, Başkurtlarla Kazakların temas ettiği bölgelerde (Pe- tropavl =r Kızılcar, Troyski, Verkhnıural ve Orenburgda) 1 772-1773 yıllarında camiler, Ufa şehrinde de şer’iye mahkemesi yaptırdı ve Kazaklar arasında bu müesseseye tâbi ve kendi hükümeti nazarında emniyetli mollalar sınıfı vücude getirdi. Bu mollalar Rusyada din hürriyeti olduğunu söyliyerek, ahaliyi Rusyaya itaate davet ediyorlardı. Ruslar, müslümanlarm idare işlerini kendilerine verir gibi görünmek maksadıyla, 1 804 te mahallî müslüman işlerini idare etmek için, tanassur etmiş general Zenbulatov idaresinde Kazaklardan Elimoîı, Bayolı, Yetiru; Başkurtlardan Şuan Kıpçak uruğu reisi, Başkurt ve Mişer ordularının «starşina»ları yani «bey»leri ve bir de Kargalı tüccarı olmak üzere bir hudut mahkemesi tesis ettiler. 1823 yılında hanlığın lağvı dolayısıyla Şirgazi Han reis, iki sultan, Kargalı ve Orenburgdan üç imam olmak üzere, diğer bir İdarî komisyon kurulduysa da bunların hepsi göz boyamadan ibaretti. Kazaklar içinde âsayiş temin edilemedi. 1820 yılında Kazaklar yine Başkurdüstana hicret edip 4., 6. ve 9.uncu kantonluklar- da yerleştiler. Han ve sultan-pravitellerin zaten hiçbir nüfuz ve iktidarları yoktu. Yanlarında bir kısım rus müfrezeleri bulunuyor idiyse dev, kendi hükümlerini infaz için bunlardan istifade edemezlerdi. Aralarından en muteber olan Cihangir Han bile, ceza işlerine karışmayıp, yalnız mülkî işlere bakar ve ancak 30 rus rublesi değerindeki işlere karışabilirdi
•”') Bk. Raşaurt Aymağı.. I Ufa 1925. s. 84.
Do'stlaringiz bilan baham: |